Terörün birinci ve şüphesiz en yakıcı sonucu ölümler, kan ve gözyaşı. Ancak terörün ortaya çıkardıkları bunlarla sınırlı değil. Terör siyasi ve toplumsal alanda yeni ihtiyaçları da ortaya çıkartıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 'terör tanımı yeniden yapılmalı' diyerek bu ihtiyaçlardan birisini tartışmaya açtı. Mademki terör mahiyet değiştirdi, kırdan kente taşındı, PKK ve DAİŞ örneğinde olduğu gibi uluslararası boyut kazandı; terörün hukuki tanımı da bu yeni durumu karşılık gelecek şekilde gözden geçirilmeli. Ve tabii medya terör ilişkisi de...
Türkiye'de terör artık barışı kendine paravan yapıyor, toplumun ezilmiş ve ötelenmiş fertlerinden değil siyasi parti temsilcilerinden ve akademisyenlerden militan devşiriyor, propagandasını bol orak çekiçli yasa dışı bildirilerle değil, kitlesel gazetelerle, prime-time'da çok izlenen tartışma programlarında saz çalarak yapıyor. Sosyal medyayı kullanıyor; dünyanın başka bir köşesinde olmuş bir olayın vahşet fotoğrafını Türkiye'de olmuş gibi paylaşarak halkı galeyana getiriyor. Mevsimi geçmiş devrimciler kendi gençliklerinde gerçekleştiremedikleri devrim belasını Kürtlerin kanı üzerinden gerçekleştirmek için gazetecilik platformu kuruyorlar.
Hal böyle olunca medya etiğini bu duruma uyarlamak gerekiyor. Medyanın bilerek veya bilmeyerek teröre doğrudan veya dolaylı destek vermesini engelleyecek yeni bir medya etiği, meslek kuralları ve medya düzeni gerekiyor.
Bu yeni düzende habercilik değerinden dolayı örgüt elebaşı ile röportaj yapmak kamuflajı altında terör propagandası yapmak mümkün olmamalı. Paris saldırılarının hemen ertesinde 'Paris çocuklarına ağlıyor' manşeti atıp, Ankara saldırısından sonra 'kanlı Pazar' manşeti atıp topluma kaos ve korku aşılayan gazeteler itibar görmemeli. Terör örgütünün ülkenin istihbarat teşkilatına kurduğu komplonun görüntüsünü yayın yasağına rağmen yayınlayan gazeteciler Anayasa Mahkemesi tarafından yetki aşımı ile tahliye edilseler de meslektaşlarının vicdanında mahkum olmalı. Teröristin beyanatını tırnak içerisinde verip manşete çekiyormuş gibi yaparak slogan atan yazı işlerinin, gazetenin kurumsal hesabından terör destekçisi partiye oy çağrısı yapıp cumhurbaşkanını idamla tehdit eden sosyal medya sorumlusunun artık içerisinde barınamadığı yeni bir medya düzeninin kurulması gerekiyor.
Bu düzenin sağlıklı kurulabilmesi için birincil görev medya mensuplarına düşüyor. Bu konuda medyanın dönüşümü içeriden başlatması, sorumluluklarının farkına vararak yenilenen terör formları karşısında yeni medya ahlak ilkeleri belirlemesi gerekiyor. Bu değişimi medya sektörü kendi dinamikleri ile içeriden başlatmazsa, toplum ve siyaset dışarıdan başlatacak ve medyanın yeni terör tehdidi karşısında uyması gereken kuralları hukuki ve idari yaptırımlarla belirleyecek.