Geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye'nin Suriye'de başlattığı Barış Pınarı Harekatı'nı ABD Kongresi üyeleri şiddetle karşı çıktı. Kongrenin alt kanadı olan Temsilciler Meclisi çeşitli lobi ve sivil toplum kuruluşlarının baskısı sonucunda soykırımı tanıyan bir kararı 29 Ekim'de aldı. ABD siyasetinde ivme kazanan Türkiye karşıtlığını fırsat bilen Temsilciler Meclisi üyeleri ABD'nin yıllardır soykırım olarak kabul etmediği 1915 olaylarını soykırım olarak kabul etti. Temsilciler Meclisinin bu kararıyla ABD dış politikasına müdahil oldu. 1915 olayları ABD'nin yürütme organı olan ABD yönetimi tarafından soykırım olarak nitelendirilmiyor. Yönetim, Türkiye ile sürdürülen ittifak ilişkisine zarar gelmemesi için bu konuda dikkatli davranmaya çalışıyor. Fakat Temsilciler Meclisi yıllardır sürdürülen bu politikanın değişmesi için yapılan çağrıları Türkiye'nin Suriye'deki operasyonlarına karşı çıkmak için araç olarak kullandı. Temsilciler Meclisi, sözde Ermeni soykırımını tanıyan kararla Türkiye üzerinde siyasi alanda bir baskı kurmak istedi.
Bu hafta içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Cumhuriyetçi Parti üyesi senatörlerinden biri olan Lindsey Graham, Senatoda benzer bir kararın geçmesini bloke ettiğini duyurdu. Bu hususta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Beyaz Saray ziyaretinin olumlu etkisi yadsınamaz bir gerçek. Senatonun önde gelen üyeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trump ile Oval Ofis'te yaptığı toplantıya katıldılar. Bu toplantıya katılan Senatörlerin amacı diyalog ve diplomasi ile ikili ilişkilerde yaşanan pürüzleri gidermek isteyen Türkiye'ye bu konuda yardımcı olmaktı. Oval Ofis'te yapılan toplantı sonrasında kameraların karşısına geçen diğer senatörler de ikili ilişkilerin daha iyiye gitmesini amaçladıklarının altını çizdi. Bu kısa toplantıda gözlemlendiği gibi Türkiye'yi kaybetmek istemeyen senatörler halen var. Türkiye aleyhine kabul edilecek yeni bir tasarının bloke edildiğini görmek sürpriz değil.
Türk-Amerikan ilişkileri içerisinde çok fazla sorunlu noktalar var. Savunma, yaptırımlar, ticaret ve Suriye gibi birbirinden farklı gündem maddelerinin varlığı iki ülke liderleri arasında Çarşamba günü gerçekleşen toplantının neden uzun geçtiğini açıklıyor. ABD yönetiminin dış politikada Türkiye ile başka bir alanda anlaşmazlık yaşayacak lüksü kalmadı. Senatoda görev yapan Lindsey Graham gibi senatörler, sözde Ermeni soykırımını tanıyarak Türkiye ile ilişkilerde bu sorunlu alanlara bir yenisini eklemekten kaçınmak istiyor.
Kongrenin sözde Ermeni soykırımını tanımaması ikili ilişkiler için iyiye gideceği mesajını vermiyor. Zira Senatoda tartışılan asıl konu Türkiye'ye yönelik ek yaptırımların devreye sokulup sokulmaması. Bu konu ile ilgili Senatoda farklı görüşler savunuluyor. Örneğin Senato Dışişleri Komisyon Başkanı Jim Risch, Türkiye ile yürütülen diplomasinin sonuç vermesini ve iki tarafın S-400 konusunda anlaşana kadar yaptırım uygulanmamasını öngörüyor. Fakat bu görüş Senatoda sıkça eleştiriliyor. Diğer senatörlerin tartıştığı konular arasında yeni yaptırım yasasının çıkartılması veya mevzuata göre öngörülen mevcut yaptırımların uygulanması yer alıyor.
Türkiye'ye yönelik yaptırım uygulama fikrinin Kongrede partiler üstü bir konu olarak görüldüğü sıkça zikrediliyor. Fakat iç politikada azil süreci nedeniyle hemen hemen bütün Kongre üyeleri üzerinde ciddi bir gerginlik var. Senatonun, ABD'nin Türkiye'ye yönelik uyguladığı dış politikada sağlıklı adımları atması için iç politikadaki anlaşmazlıkları bir kenara bırakması gerekli. Aksi takdirde Türkiye konusu Amerikan iç politikasında bir partinin diğerine ya da Kongrenin yönetime üstünlük sağlaması için bir araç haline gelecek.