"Halk bir gün yaşamı arzularsa kader mutlaka cevap verir Gece dağılır, kelepçeler kırılır"
Tunuslu şair Ebul Kasım El-Şabi'nin bu dizeleri yazarken, 80 yıl sonra bölge halklarının ikinci kurtuluşları için ilham olacağını tahmin edip etmediğini bilmek zor. Ama Tunus, Mısır, Libya ve Yemen gibi Suriye insanı da bu şiirden aldığı işaretle özgürlük yoluna doğru cesur adımlarla ilerleyerek devam ediyor. Mart 2011'de Deraa şehrinde çocuklar tarafından dillendirilen, spontane bir şekilde başlayan ve şu ana kadar 50.000'e yakın cana mal olan Suriye halkının özgürlük talepleri, zamanla organize muhalefete doğru yol aldı. Yerel koordinasyonlarla başlayan organize muhalefet çabaları, 40 yıldır siyasi tecrübeden mahrum kalan hem diasporadaki hem de Suriye içindeki baskıcı rejime muhalif tarafların Eylül 2011'de Suriye Ulusal Konseyi zemininde buluşmasıyla ilk meyvesini verdi. Çin, Rusya ve İran gibi aktörleri arkasına alarak vahşetini arttıran Esed rejimi karşısında uluslararası camiadan destek arayışına çıkan SUK, Suriyenin toplumsal mozaiğini ve siyasi yelpazesini yansıtmaya çalışmasına ve Suriye halkı dostu 130 ülke tarafından meşru temsilci olarak tanınmasına rağmen çeşitli nedenlerle yalnız bırakıldı.
Türkiye'nin sağladığı lojistik ve diplomatik destek SUK'un uluslararası mahfillerde yer edinmesine yardımcı olsa da SUK'un hem kurumsallaşma sürecinin ağır gitmesi ve sahada hızlı değişen dinamiklere zor adaptasyon sağlaması hem de uluslararası aktörlerin Suriyede'de akan kana rağmen ABD'deki seçimlere odaklanması sebebiyle Suriye halkına gereken uluslararası destek maalesef çıkmadı. ABD'deki seçimlerin yaklaşmasını göz önünde bulundurarak bu tıkanıklığı fark eden SUK'un yürütme kurulu üyesi Riad Seyf'in "SUK'un şemsiyesi altında bizimle olmak istemeyen diğer muhaliflerle başka zeminde buluşup tek meşruiyet yolunda adım atalım"teklifi daha muhalefetin mutfağında pişerken Hilary Clinton tarafından seçime birkaç gün kala farklı yansıtılması işleri zorlaştırsa da Türkiye ve Katar'ın desteğiyle 3-11 Kasım'da Doha'da toplanan muhalefet tarafından olgun hale getirilerek SUK'un ve kurtarılmış bölgelerin yerel yönetim konseylerinin katılımıyla kısa adı Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) olan Suriye Muhalefeti ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu kuruldu. Yeni SUK, çalışmalarında, belirlediği dört eksende öncelik verecek:
1- İnsan hakları ihlallerini, savaş suçlularını ve rejimin dondurulan mal varlığını takip eden Hukuk kurulu,
2- Silahlı muhalefeti organize hale getirmeyi amaçlayan üst komutanlık kurulu,
3- Acil yardım fonu,
4- Geçici hükümet.
Esed çaresiz
Geçici hükümet konusu yeni SUK'un ulaslararası camia tarafından tanınmasına bağlı olsa da Körfez ülkelerinin ardından Fransa, Türkiye ve İtalya'nın SUK'u Suriye halkının tek temsilcisi olarak tanıması, aralık başında toplanacak olan Suriye halkının dostu ülkeleri benzer adımı atması için cesaretlendirici olacaktır. Arap liginin eksik kalan tanıma kararını gözden geçirmesini ihtimal dahilinde tutarsak, tam tanıma kararı çıkması halinde Güvenlik Konseyi'inin 7'nci madde altında toplanması gündeme getirilecek. Kararların veto yemesi durumunda bile Genel Kurul'da etkin kararlar alınması gündemde. Ne olursa olsun artık sürecin daha hızlı ve dinamik işleyeceği gözüküyor. Karasal mücadeleyi kaybeden ve üç aydır sadece hava gücüne dayanıp kurtarılmış bölgelerdeki sivil yerleşim yerlerini rastgele patlayıcılı varillerle vurup her gün yüzlerce sivili katleden Esed, Suriye topraklarının yüzde 60'ını ele geçiren silahlı muhalefetin sahadaki kazanımları ve siyasi muhalefetin atılımı karşısında çeresiz. Moralleri dibe vuran Esed askerlerinin muhalefetin sürekli kazandığı tecrübe ve imkânlar karşısında halka karşı başlattıkları savaşı sürdürmeleri zor. Muhalefet Doha'da toplanırken Esed'in RT kanalına verdiği röportaj sokakların espiri konusu oldu. Esed'in "ülkemde ölmek istiyorum" arzusunu yerine getirmek için tüm şehirlerde yüzbinlerce gönüllü şimdiden sıraya girmiş durumda.