25 Nisan günü Yemen'de, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekli Güney Geçiş Konseyi (GGK) Aden'de ve çevre güney vilayetlerinde olağanüstü hal ilan edildiğini belirtti. GGK'nın bu manevrasını, kontrol ettiği bölgelerde öz-yönetim ilan etmesi takip etti. Gelişmenin akabinde Yemen Dışişleri Bakanı Muhammed el-Hadrami, Riyad Anlaşması'nın garantörü olarak Suudi Arabistan'ı, GGK'nın silahlı isyanını durdurmaya çağırdı. Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon ise yaptığı açıklamada GGK'yı "çatışmaları tırmandırıcı" eylemlerden uzak durmaya davet etmekteydi. Aynı minvalde bir açıklama da BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths tarafından yapılırken, AB Dış Eylem Servisi Sözcüsü Pierre Vimont da, GGK'nın kararının BM'nin barış çabalarına ket vuracağını belirtmiştir.
Öz yönetim kararının arka planı
GGK, Kasım 2019 tarihinde Riyad Anlaşması ile tekrardan Husi-karşıtı mücadele içerisine alınmış, bu anlaşmanın uygulanması konusunda da henüz 20 Nisan'da Hadi hükümeti ve GGK arasında uzlaşıya varılmıştı. Fakat gerek Ağustos 2019 tarihinden bu yana uyuşmazlıkların odak noktası Aden'de gerekse çevresindeki güney vilayetler Şebve'de, Ebyen'de ve jeopolitik konumu itibariyle kritik önemi haiz Sokotra adasında GGK'ye bağlı güçler Hadi hükümetini tanımamakta ısrar ettiler. BAE'nin desteğiyle Sokotra'da güvensizlik hat safhaya ulaşırken, Sokotra valisi Ramzi Mahrous'un GGK tarafından öldürüldüğü dahi iddia edildi.
Bir süredir öz yönetim kararı hazırlığında olan GGK aslında bununla beklediği sonuçları elde edemedi. Kararın duyurulmasının ardından Hadramavt, Şebve, el-Mahra, Ebyen ve Sokotra valiliklerinden yapılan açıklama GGK'yı kınanmakta ve valiler Hadi hükümeti ile birlikte saf tutmaktaydı. Bununla birlikte, söz konusu kararın sahada karşılığını güçlendirmek adına askeri manevralarına devam eden GGK silahlı milisleri Aden'de çeşitli resmi kuruluş binalarına, bankalara ve havaalanına baskınlar düzenledi. GGK milisleri ile Suudi Arabistan destekli Islah güçlerinin Lahiç'ten Aden'e doğru harekatlar düzenlemesi de Aden'i tamamen çatışmaların ortasında kırılgan bir şekilde bıraktı.
GGK'nın söz konusu öz yönetim kararını almasında, bölge ülkelerinde küresel salgın koronavirüsün birincil gündem maddesi olmaya devam etmesinin yanında, Yemen'de son günlerde meydana gelen sel felaketleri de etkilidir. Nitekim, sel felaketi sonrasında oluşan görüntülerin temel belediye hizmetlerindeki yetersizliği ortaya koyması, GGK'nın Washington'da yaşayan bir sözcüsünün de belirttiği gibi söz konusu öz yönetim kararının alınmasında hizmet eksikliğinin bahane edildiğini ortaya koymaktadır.
Öz yönetim kararı ekonomik şartları ağırlaştırıyor
Öz yönetim kararı Husi-karşıtı blok içerisindeki uyuşmazlıkları tekrar açığa çıkartmıştır. BAE destekli GGK'nın, önümüzdeki dönemde karşısında Hadi hükümeti, Islah partisi ile birlikte hareket eden gruplar ve güney vilayetlerinde ayrılıkçı olmayan kesimleri bulması büyük olasılıktır. Nitekim, kuzey bölgelerinde de gerek Arap Yarımadası El-Kaide'sine ve gerekse Hadi hükümetine karşı Husi milisleri alan kazanmaya devam etmektedir. Güneydeki mücadelenin yanında Husiler de Sana'nın doğusu ve geçen ay kontrol altına aldıkları el-Cevf vilayetinin güneydoğusunda doğal kaynaklar bakımından zengin Marib vilayetinin sınırlarına askeri yığınak yapmaktadırlar. Güneyde siyasi uyuşmazlıkların ve kuzeyde de askeri çatışmaların tek taraflı ilan edilen Suud ateşkesine rağmen artması ile birlikte hali hazırda beş yıldır dramatik insani koşullar altında hayatlarını sürdürmeye çalışan Yemen halkının daha kötü duruma düşmesi kuvvetle muhtemeldir. Henüz görece az sayıda vakanın bulunduğu Yemen, koronavirüs salgını açısından ciddi kırılganlıklara gebeyken, başta Aden ve Sana'yı olmak üzere diğer vilayetleri de vuran sel felaketi Yemen halkının yaşam koşullarını iyiden iyi de kritik düzeye indirmiştir. Bunun yanında, 1 Yemen riyalinin ülke içerisinde 655 dolar kadar yüksek seviyelere çıkması, ekonomik durumun vahametini göstermektedir. Sana'daki Merkez Bankası'nda 1 Yemen riyalinin 250 dolara eşitlendiği görülse de, ülke içerisinde 440 dolardan 655 dolara kadar görülen eşitlemeler sebebiyle kritik eşiklerin aşıldığı görülmektedir. Bütün bunlar Sana'da Husi milislerinin yerel halka Ramazan ayı dolayısıyla zekatlarını kendilerine vermelerini cebren mümkün kılmaktadır. Zekatlarını Husi milislerine göndermeyen tüccarların ise Husiler tarafından cezalandırılacağının da yerel halka bildirilmesi, Yemen halkının üzerindeki yükü daha da ağırlaştırmaktadır.
BAE'nin GGK üzerinden azınlık siyaseti
Öz yönetim kararı alan GGK, gerek Yemen'in güneyindeki çeşitli valilikler, gerek merkezi hükümet ve Suudi Arabistan koalisyonu ve gerekse BM gibi Yemen'de barış odaklı çözümler geliştirmeye çalışan uluslararası platformların kınaması ve eleştirileri ile karşı karşıya kaldı. Fakat, bütün bunların yanında GGK'nın ve askeri güçleri Hizam el-Emni'nin lojistik tedarikçisi ve en büyük destekçisi Birleşik Arap Emirlikleri de, GGK'nın öz yönetim kararının istenmediğini açıkladı. 2015 yılından beri devam eden ve 2019 Haziran'dan sonra daha da artan BAE desteği ile siyasi manevralar yapan GGK'nın, BAE'nin açıklaması sonrası en büyük müttefiki ile güven problemleri yaşamaya başladığı savunulabilecektir.
Fakat Yemen'deki askeri angajmanının yoğun olduğu dönemlerde Bab'ul Mendep ve Aden Körfezi'nde jeopolitik kazanımların peşinde koşan BAE'nin GGK'nın hamlesini resmi yollardan onaylaması da beklenmeyecek bir gelişme olurdu. Nitekim BAE, 8 Haziran 2019'da Yemen'deki askeri varlığını azaltacağını açıklamış ve 10 Şubat 2020 tarihinde de bütün askerlerinin yurda döndüğünü belirtmişti. Fakat buna rağmen, GGK-ilintili milislerin en kritiklerinden olan Hizam el-Emni ve Şebve, Mahra ve Hadramavt Elit Kuvvetleri'ne desteğini kesmemişti.
GGK'nın içeriden ve dışarıdan Yemen'e müdahil neredeyse bütün aktörler tarafından eleştirilmesine rağmen çeşitli kanallar aracılığıyla öz yönetim kararının geri döndürülemez olduğunu açıklaması, akıllara BAE ile GGK arasındaki ilişkilerin halen kuvvetli olduğunu getirecektir. Böylesine bir ilişkinin önemli hedeflerinin arasında Hadi hükümetinin içerisinde yer alan Islah partisinin ve Islah-ilintili güçlerin sahadaki varlığının minimuma indirilmesi gayesinin de merkezi bir konumda olduğu söylenebilecektir. BAE'nin Yemen'deki en kritik hedefinin Islah olduğu hatırlandığında, GGK'nın öz yönetim talebi BAE'nin olumlamak istediği bir gelişmedir. Kaldı ki GGK'nın Yemen'in güney vilayetlerinde yapılan anketlerde sadece yüzde 30 desteğinin olması, BAE'nin yine azınlıklar üzerinden bir siyaset izleyerek, Mısır'da Sisi ile, Libya'da Hafter ile yürüttüğü siyaseti, Yemen'de GGK üzerinden izlemeye çalıştığı savunulabilir.