Türkiye destekli Suriyeli muhalifler, Fırat Kalkanı Harekâtı çerçevesinde ciddi bir başarı ortaya koyarak 2 bin km'lik bir alanı terör unsurlarından arındırmıştır. Halihazırda el-Bab kenti içinde operasyonlarını sürdürmektedir ve kısa bir süre içinde el-Bab'ın terörden tamamen arındırılacağı ön görülmektedir. Bu noktada, Fırat Kalkanı'nda elde edilen başarının Rakka'ya taşınabilmesinin mümkün olduğunu söyleyebiliriz.
DEAŞ'ın Suriye'de el-Bab'ı kaybetmek üzere olduğu, Irak'ta Musul'un doğu bölgesini kaybettiği dikkate alındığında, örgüt için Rakka'nın bir hayli önemli olduğu ve Rakka savunmasına ayrı bir önem vereceği yorumunda bulunabiliriz. Bu nedenle Rakka'nın terörden arındırılması için kapsamlı bir operasyon planı gerekmektedir.
Şu ana kadar terörle mücadelede sorumluluk almaktan çekinmeyen ve takip eden süreçte de sorumluluk almaktan çekinmeyeceğin ifade eden Türk yetkililer, Rakka'nın DEAŞ'tan arındırılması için Trump yönetimine somut bir plan sunduklarını belirtmiştir. Yapılan açıklamalarda Fırat Kalkanı operasyonun başarılarına vurgu yapılması, "müşterek zemin", ve "eşgüdüm" gibi kavramların dile getirilmesi muhtemel Rakka operasyonunda Fırat Kalkanı örneğinin daha geniş bir koalisyonla Rakka'da uygulanmak istediğini göstermektedir.
Türk yetkililer tarafından hazırlanan kapsamlı plan, Perşembe günü Ankara'yı ziyaret eden CIA Başkanı Mike Pompeo müzakere edilmiş olmalı.
Müzakere sırasında gündeme gelen en önemli konunun, muhtemel Rakka operasyonun kara unsurlarının kimlerden oluşacağı sorusu olduğu yorumunda bulunabiliriz. Bu noktada Fırat Kalkanı Harekâtı'nın kara unsurlarının sayısının artırılarak, ABD ve uluslararası koalisyonun hava desteği ile bir Rakka operasyonu gerçekleştirilmesi seçeneği bölge gerçekliği açısından en uygun seçenek olacaktır. Hatta Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Suudi seçkin birliklerinin böyle operasyona destek verebileceğini ifade etmiştir ki; bu durum operasyona bölgesel bir derinlik de katacaktır.
Obama yönetimi döneminde Suriye'de terörle mücadele konusunda PYD öncülüğündeki SDG güçlerini desteklenmiştir. Ancak, PYD Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı bölgelerde dahi halk arasında kabul görmemiş, ciddi insan hakları ihlalleri gerçekleştirerek bir terör örgütünden öteye gidemediğini göstermiştir. Bir terör örgütü üzerinden başka bir terör örgütü ile mücadele etmek mümkün değildir. Ayrıca PYD-SDG birliklerinin gerçekleştirileceği kara operasyonları sonucunda Rakka DEAŞ terör örgütünden temizlense dahi başarının kalıcı olmayacağı açıktır. Çünkü PYD-SDG çoğunluğu Arap bölge halkı tarafından kabul görmeyecektir.
Bu çerçevede en uygun seçenek meşru yerel unsurlardan müteşekkil yeterli sayıda kara birliklerinin muhtemel Rakka operasyonunu gerçekleştirmesidir. Fırat Kalkanı operasyonu çerçevesinde elde edilen başarılar bu seçeneğin en uygun seçenek olduğunu göstermiştir. Bunun yanında Libya'da Misrata öncülüğünde teşekkül eden "Celik Gövde" güçlerinin ABD'nin hava desteğiyle, Sirte kentini kısa sürede DEAŞ terör örgütünden temizlediği dikkate alındığında, meşru yerel aktörlerin terörle mücadele etkin bir performans ortaya koyduğu bir kez daha görülecektir.