Afrika tarihi, kültürü ve doğal kaynaklarıyla dünyanın önemli bölgelerinden biri. Geçmişte kötü tecrübelerle hafızalara kazınan kıta günümüzde kendine biçilen rolü değiştirmeye çalışıyor. Sahip olduğu doğal kaynaklar, büyüme performansı, zengin tarım toprakları ve gelişen ekonomik altyapısıyla Afrika dünya ekonomisinden daha fazla pay almaya hazırlanıyor. Küresel ekonominin yüzde 2,7'sini, dünya dış ticaretinin yüzde 2,4'ünü ve toplam yatırımların yüzde 2,74'ünü oluşturan kıta birçok aktörü kendine çekiyor. Rusya askeri, Çin ekonomik ve siyasi, Fransa ekonomik ve güvenlik temelli bölgeye yaklaşırken Türkiye insani diplomasiden yana tavır alıyor. Afrika'da en fazla temsilciliği bulunan ülkeler arasında üst sırada yer alan Türkiye kıtanın kalkınması için çaba gösteriyor. Karşılıklı ortak kazanca odaklanan Türkiye kıtanın sahip olduğu reel olgular üzerinden politika gerçekleştiriyor.
Türkiye'nin Yatırımları
Türkiye'nin yurt dışı yatırımları 65 milyar dolara ulaşarak önemli bir seviyeye ulaştı. Afrika kıtasına yapılan yatırımlar da 7 milyar doları aştı. Türkiye'nin toplam yurtdışı yatırımları içinde yüzde 10'dan fazla paya sahip kıta insani yardımlarında merkezinde bulunuyor. Afrika yatırımlarına sektörlere göre bakıldığında enerji, emlak ve tarım gibi alanlar öne çıkıyor. Türk yatırımlarının ülkelere göre dağılımında ise Kuzey ve Güney Afrika bölgeleri önemli paya sahipler. Cezayir, Mısır, Libya ve Güney Afrika Türk yatırımlarının yoğunlaştığı ülkeler. Kıta genelinde en fazla yatırım stokuna sahip ülkeler ise Hollanda (79 milyar dolar), İngiltere (67 milyar dolar), Fransa (53 milyar dolar) ve Çin (380 milyar dolar) olarak öne çıkıyor. Yatırımlar altyapı, imalat, enerji ve emlak gibi sektörlerde toplanıyor.
Dış Ticaret ve Türk Firmaları
2021'de 30 milyar doları aşan Türkiye-Afrika dış ticareti makineler, demir ve çelik, otomotiv, mineral yakıtlar, kıymetli metaller ve gıda gibi ürünlerden oluşuyor. Türkiye imalat sanayi ağırlıklı olarak ihracat yaparken doğal kaynak, maden ve gıda ürünlerini ithal ediyor. Yıllara göre dış ticaretin seyrine bakıldığında 2000-2021 arasında 4 milyar dolardan 30 milyar dolara çıktığı görülüyor. Dış ticaretin sektörlere göre de fazla değişmediği anlaşılıyor. Kıta'nın toplam dış ticaretinden yüzde 3'ten fazla pay alan Türkiye Çin, Fransa ve İngiltere gibi aktörlere kıyasla dış ticareti henüz istenilen başarı düzeyine taşıyabilmiş değil. Örneğin Çin-Afrika dış ticareti 200 milyar dolarlık bir hacme sahip. Kıtanın toplam dış ticaretinin yaklaşık yüzde 25'i Çin ile yapılıyor.
Türkiye'nin kıta ülkelerine göre dış ticaretine bakıldığından Cezayir, Mısır, Fas, Güney Afrika, Libya ve Tunus gibi aktörler öne çıkıyor. Toplam Afrika dış ticaretinin yüzde 75'ini bu altı ülke ile yapan Türkiye diğer bölgelere daha fazla ağırlık verebilir. Ancak coğrafi uzaklık, altyapı eksikliği ve ulaşım zorluğu gibi nedenler Türkiye-Afrika dış ticaretinin gelişmesini yavaşlatıyor. Fakat 2018'de 21,5 milyar dolar olan toplam dış ticaretin 2021'de 30 milyar doları aşması önemli bir potansiyele işaret ediyor. Diplomatik olarak atılan adımların ekonomik sahaya ciddi yansımaları olduğunu görülüyor. Diğer ülkelerin Afrika ile dış ticareti gerileme gösterirken Türkiye'nin dış ticaret hacmini artırması bunun en önemli göstergeleri arasında. Türkiye'nin toplam dış ticaretinin yüzde 6'sını oluşturan Afrika kıtası eski yıllara kıyasla daha fazla paya sahip. Örneğin 2000'de Türkiye'nin toplam dış ticarinden yüzde 4,9'luk pay alan kıtanın günümüzde payının arttığı görülüyor.
Türk firmaları kıta genelinde 70 milyar dolarlık projeyi tamamladılar. Etiyopya, Kenya, Senegal, Mozambik ve Kongo'da birçok altyapı projesi üstlenen Türk firmalar kıtanın inşasında önemli bir işlev görüyor. Demir ve kara yolları, limanlar, kamu binaları, santraller ve enerji tedarik hatları yapan Türk firmalar dış ticaret ve yatırımlara kıyasla daha iyi bir performans gösteriyorlar. Yakalanan başarının altında ise Türk Hava Yollarının (THY) kritik etkisi bulunuyor. Pandemi öncesi kıta genelinde 40 ülke ve 60 merkeze uçuş gerçekleştiren THY rakiplerine kıyasla kıtanın dünyaya ve Türkiye'ye bağlantısına katkı sağlıyor. Ancak Türk firmaları açısından bölgede önemli rakipler bulunuyor. Örneğin, Çinli firmalar kıtada 500 milyar dolarlık projeyi tamamladı. Fransız ve İngiliz şirketler de Türk firmaların faaliyet gösterdiği alanlarda ihalelere giriyorlar. Eski dönemden itibaren sömürgeci güçler olarak kıtada yer alan ve günümüzde ülkeleri etkileme kapasiteleri güçlü olan Batılı ülkeler siyasi, ekonomik ve askeri olarak kıtayı etkileri altında tutmak istiyorlar.
Cumhurbaşkanı'nın Afrika Ziyareti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Senegal'e resmi ziyaretlerde bulundu. Özel sektör temsilcileriyle birlikte iki Afrika ülkesine giden Cumhurbaşkanı, bölgenin yatırım fırsatlarına dikkat çekti. Türkiye-Afrika dış ticareti açısından potansiyel taşıyan bu ülkeler, aynı zamanda altyapı yatırımları için de çok bakir coğrafyalar. 2003'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ortaya koyduğu Stratejik Afrika Politikasının bir parçası olan ziyaretler Türk firmaların tamamladığı projelerinin açılışıyla ivme kazandı. Maden, enerji ve altyapı yatırımları, tarımda iş birliği, değerli madenlerin çıkarılması ve işlenmesi gibi birçok alanı kapsayan ikili antlaşmaların imzalandığı resmi ziyaretler "Afrika Ortaklık Zirvesinin" önemli yansımaları arasında bulunuyor. Özellikle dış ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve iki ülkenin kalkınmasına katkı sağlamak amacıyla hareket eden Türkiye'den en üst düzeyde yapılan ziyaretler büyük önem taşıyor.
Ekonomik ilişkilerde Senegal ile yakalanan ivmenin diğer Afrika ülkelerine taşınması için de önem arz eden resmi ziyaretler resmî kurumlar arasındaki iş birliğine katkı sunuyor. Özellikle Batı Afrika ile olan siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi için Senegal ile olan diyalog önem taşıyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti de Türkiye açısından Orta Afrika'nın en kritik aktörler arasında yer alıyor. Ülkenin sahip olduğu potansiyel göz önüne alındığında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti daha iyi anlaşılabilir. Türkiye'nin benimsediği "Afrika Strateji" kıtanın kalkınmasını öncelerken Cumhurbaşkanı Erdoğan siyasi ve diplomatik hamleleri ekonomik sahaya taşıyor.