2012 yılının Temmuz ayından bu yana devam eden ve Suriye'deki savaşın en büyük cephesini oluşturan Halep'te, Esed rejimi ile müttefikleri Rusya ve İran mevcut uluslararası konjonktürden de yararlanarak muhalifleri dar bir alana sıkıştırmayı başardı. Sivilleri de doğrudan hedef alarak kenti tamamen teslim almaya yönelik bir stratejiyi hayata geçirmeye çalışan rejim ve müttefikleri Halep'i ele geçirmenin askeri ve siyasi açıdan öneminin idrakiyle katliam yapmaktan da çekinmiyor. Sadece son bir haftada bine yakın sivil hayatını kaybetti, binlerce kişi ise yaralandı.
2016 yılının Temmuz ayının sonlarına doğru Kastello yolunun rejim tarafından ele geçirilmesi ile Halep'teki muhalif unsurlar tamamen kuşatma altında kaldı, kuşatmayı kırmaya yönelik askeri çabalar ise ardı ardına başarısız oldu. Son olarak Fetih Ordusu ve Özgür Suriye Ordusu'na bağlı muhalif unsurların "Tüm Savaşların Anası" adıyla 28 Ekim'de başlattıkları saldırılar da etkisiz kalınca kuşatmanın kırılmasına yönelik tüm umutlar da tükendi ve Doğu Halep'te çok zor şartlar altında direnmeye çalışan muhaliflerin savunma hatları hızlı bir şekilde düştü. Rejime bağlı askeri güçlerin yanı sıra, İran Devrim Muhafızları, Kudüs güçleri, Şii milisler ve Hizbullah da saldırılara eşlik etti. Yine Rusya'nın havadan ağır bombardımanları muhaliflerin savunma hatlarını çökertti. Şeyh Maksud bölgesinde PKK'ya bağlı YPG güçlerinin de muhaliflere saldırı düzenleyerek rejimle birlikte hareket ettikleri görüldü. Muhalifler ve sivil halk Doğu Halep'in güneyine doğru çekilmeye başladılar ve 30 kilometrekarelik bir alana sıkıştılar.
Ele geçirilen bölgelerde rejim ve müttefiklerinin kitlesel tutuklamalar yaptığına dair bilgiler gelirken, muhaliflerin elinde kalan bölgelere sıkışmış durumda olan 300 bine yakın sivil ise temel gıda ve su ihtiyacını dahi karşılayamaz bir durumda.
Bu insanlık krizinin ardında ise rejim ve müttefiklerinin Halep'i tamamen ele geçirerek muhaliflerin savaşı kazanma iradesini kırabilecekleri düşüncesi yatıyor.
Halep'in kaybedilmesinin ardından adım adım İdlip ve Güney Suriye'de küçük adacıklara sıkışan muhalif unsurları askeri olarak elimine edecekler ya da teslim alacaklar. Muhalifler ise Halep'te tek bir çatı altında birleşerek saldırılara yanıt verme çabasında ancak Halep'te artık askeri anlamda savaşın kaderini değiştirebilmek pek mümkün görünmüyor. Bundan sonra atılacak adımların Türkiye'nin de çabalarında olduğu gibi siyasi zeminde yürütülmesi ve en azından sivillerin içinde bulunduğu insani krizi hafifletmeye yönelik olması daha anlamlı gibi görünüyor.