Türk toplumu en son örneğini Ankara'da yaşadığımız ve halen her gün yaşamaya devam ettiğimiz teröre karşı olabilecek en üst düzey metanetli bir tavır göstermektedir. Bu tavrı anlayamayan entelektüeller halen neden isyan etmediğimizi sorgulamaktadır. Sorgulamak entelektüelin en önemli işlevidir ama yargılamak bu kapsamda değerlendirilemez. Entelektüeli "toplumun vicdanı" yerine koymak aydınlanmacı bir saflıktır. Entelektüelin marifeti "hinlik"tir. Yani kimsenin sormadığını soran, kimsenin düşünemediğini düşünen adamdır. Değeri de verdiği yanıtlardan ziyade sorduğu sorulardan kaynaklanmaktadır. Yargılamak ve vicdanı temsil etmek toplumun kendisine ait bir haslettir.
Entelektüeller yargılamaya kalktıklarında bir düzen iddiasında bulunurlar. Yani entelektüel yargılamaya başladığında ya var olan düzeni korumaya çalışmaktadır ya da yeni bir düzen iddiası içindedir. Her ikisinde de amacı bizim vicdanımız olmak değil, bizi bir yere doğru sürüklemektir. Eğer sürüklenen yere gelmekte inat edersek bizim yerimize kendi kendini vasi tayin etmektedir. Oysa bizim ondan beklentimiz bize göremediklerimizi göstermesi, soramadıklarımızı sormasıdır. Karar halkındır. Demokrasi de kararı halkın verdiği bir politik sistemdir. Entelektüel halkın yerine geçerek karar verdiğinde halkın vicdanını ezip geçmektedir.
Halkın seçtiği ve üzerinde karar kıldığı bir iktidarı gayri meşru saymak ancak vicdanı hiçe sayan entelektüellerin işi olabilirdi. İşin garip tarafı entelektüeller kendi rasyonelleştirilmiş öfkeleri olarak hınçlarını halkı vicdansız sayarak almaya çalışmaktadır. Dahası eski elitlere dair kaybetmişliğin hıncından beslenen düşüncelerini evrensel kılmak için bütün dünyadan destek aramaktadırlar. Destek verenlerin oluşturdukları imza cemaatinin bireysel özgürlükler dünyasında faşizme karşı bir duruş değil, bizatihi söze katılma çağrısı anlamında faşistçe olduğunu göremiyoruz. Faşizm artık sadece siyasal iktidarın değil, kültürel ve sembolik iktidarların da ürettiği bir olgudur.
Dünyadan gelen desteğin önemli kısmı burada olanı anlayamamaktan kaynaklanmaktadır. Bir diğer kısmı ise anladıkları halde kabullenememekten zuhur etmektedir. Artık kabullenmemiz gerekiyor; bu toplumun kahir ekseriyeti bizim zihinlerimizdeki fantasmalardan daha ahlaki bir yerde duruyor.