Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KILIÇ BUĞRA KANAT

ABD- İsrail ilişkilerinde İran meselesi

İsrail ile ABD arasında başta İran olmak üzere Arap Baharı ve Ortadoğu Barış Süreci meselelerinde yaşanan ayrışma ve yer yer açıktan açığa meydana gelen atışmalar, bir yandan tarafların pozisyonlarını yeniden gözden geçirmelerine yol açarken, bir yandan da ABD iç politikasında önemli bir başlık haline gelmeye başladı. Her ne kadar AIPAC toplantısı sırasında yapılan görüşmelerde iki taraf da bu fikir ayrılıklarının iki ülke arasındaki ilişkileri kökten değiştirmeyeceğini vurgulasa da, İsrail'in İran'a yapacağı bir saldırı durumunda ilişkilerde ortaya çıkacak gelişmeler karşısında kimse öngörüde bulunamıyor.
Netanyahu ve Peres'in beraber Washington'a çıkarma yapmasının hemen öncesinde, Obama'nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Tom Donilon, ABD Savunma Bakanı Leon Panetta ve Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey tarafından İsrail'in tek taraflı saldırısının bölgede istikrarsızlığı beraberinde getireceğine dair açıklamalar yapılmasına karşın, Netanyahu hem AIPAC toplantısındaki konuşma da hem de Beyaz Saray'da İsrail'in bağımsız bir ülke olarak kendini savunma hakkını saklı tuttuğunu işaret etti. Yapılan ilk analizlerde basın karşısındaki sıcak atmosfere rağmen ne Obama'nın ne Netanyahu'nun pozisyonunda bir değişiklik olmadığı ifade ediliyor. Bu noktada Amerika açısından bölgede yaşanabilecek bir karışıklığın ötesinde hem güvenlik hem de iç politika açısından İsrail'in İran'a saldırmasının Obama yönetimi için doğuracağı birkaç olumsuz sonuca işaret edilirken, olayın bir başka beklenmeyen yönü olarak İsrail'in nükleer kapasitesi de tartışmaya açıldı.

Seçimler
İran meselesi ABD için bir güvenlik meselesi olmasının yanında önemli bir iç politika sorunu haline dönüşüyor. Kasımda yapılacak başkanlık ve Kongre seçimleri öncesinde meydana gelebilecek bir İsrail saldırısı, Obama'nın yeniden seçilme kampanyasında ciddi sorunlara yol açabilecek. Öncelikle mevcut bir saldırı durumunda özellikle Kongre ve kamuoyunun belirli bir kesimi tarafından açık ve net bir şekilde İsrail'e destek vermesi beklenecek olan Obama yönetimi için böyle bir pozisyon bazı sıkıntıları beraberinde getirecek. Bunların başında Arap Baharı sonrasında bölgede değişen kamuoyu- dış politika denkleminin ilk kez böyle bir krizle test edilecek olması geliyor. Bunun yanında Obama, sergileyeceği tavır ne olursa olsun bunu yetersiz bulacak Cumhuriyetçi başkan adayı ve kongre adaylarının eleştirilerini göğüslemeye çalışacak. Başkanlık yarışında özellikle terörle mücadele konusundaki başarısıyla dış politika ve güvenlik alanında Cumhuriyetçilerin geleneksel olarak güçlü olduğu alanı işgal eden Obama'ya karşı Cumhuriyetçi başkan adaylarının şimdiye kadar istisnasız ve ısrarlı bir biçimde gündemde tuttuğu, Obama yönetiminin İran meselesini çözemediği ve İsrail'i bölgede yalnız bıraktığına dair eleştiriler, olası bir İsrail saldırısı sonrasında daha da şiddetlenecek. Her ne kadar en son PEW anketleri Amerikan kamuoyunun yarısından fazlasının İran'a olası bir İsrail saldırısı durumunda ABD'nin tarafsız kalması gerektiğini ortaya koymuş olsa da başkanlık seçiminin kaderini belirleyen Florida ve Pennsylvania'daki önemli Yahudi nüfusu Obama yönetimi için endişe kaynağı olacak.
Olası bir İsrail saldırısının Beyaz Saray'da yarattığı ikinci önemli kaygı da ekonomiyle ilgili. Buna göre, böyle bir saldırı durumunda yükselecek petrol fiyatları hem seçimlerde önemli bir etken olacak hem de ABD'nin hala oldukça kırılgan durumda olan ekonomisinin istikrara kavuşmasını geciktirecek. Saldırının hemen sonrasında Amerika'da petrol fiyatlarında galon başına 2 dolara varacak bir artış bekleniyor. Amerikalı tüketicinin oldukça hassas olduğu petrol fiyatları İran'ın tehdit ettiği gibi Hürmüz boğazını kapatması durumunda (her ne kadar Amerika donanması boğazın bir haftadan az bir sürede yeniden trafiğe açılabileceği projeksiyonunda bulunsa da) kısa dönemli bir artış daha yaşayacak. Böyle bir dalgalanmanın seçimlerin hemen öncesinde Obama için bir başağrısı yaratabileceği de sıklıkla ifade ediliyor.

Güvenlik ve dış politika
Bunun yanında İran'ın misillemesini Körfez'deki rafinerilere ve petrol boru hatlarına yönlendirmesi durumunda bu etki de katlanarak artacak. Böyle bir durumda orta vadede İsrail'e olan Amerika kamuoyu desteği de yara alabilecek ancak ekonominin belirleyici olduğu seçimlerde Amerika seçmeni kısa vadede faturayı da Obama yönetimine kesecek. Son birkaç haftadır petrol fiyatlarındaki yükselişin Obama'nın popülaritesine yaptığı etki gözönüne alındığında dramatik bir artışın yaratacağı sonuçlar az çok tahmin edilebiliyor.
Tüm bu iç politika sonuçlarının yanında olası bir İsrail saldırısının Beyaz Saray için güvenlik ve dış politika sonuçları da olacak. Washington'da sıklıkla ifade edilen kaygılar arasında her ne kadar saldırı İsrail tarafından gerçekleşmiş olacak olsa da İran tarafında saldırının sorumluları olarak ABD ve İsrail'in birlikte zikredilme ihtimali geliyor. Dolayısıyla olası bir İran misillemesinin ABD çıkarlarına ve güvenliğine de zarar verebileceği tehlikesi sıklıkla gündeme geliyor. Uzmanlar İran'ın bir yandan İsrail'e füze saldırılarında bulunurken ABD'nin bölgedeki çıkar ve güçlerine karşı da asimetrik bir mücadele başlatacağı ihtimali üzerinde duruyor. Bu tip saldırılar, dünyanın farklı bölgelerinde Amerikan asker ve vatandaşlarının can güvenliği için ciddi riskler oluşturabileceği gibi, İran'ın Afganistan'daki Amerikan güçlerine ve Körfez'deki Amerika müttefiklerine karşı yaratacağı tehditler de saldırıyı ABD için riskli kılıyor.
Ayrıca Irak'tan yeni çekilen ve yeni savunma stratejisi ile uzun soluklu ve fazla insan gücü gerektiren Ortadoğu'dan yakasını kurtarıp Çin ve Pasifik bölgesine yoğunlaşmaya çalışan ABD için bu saldırı, yeni problemler ve dikkat dağınıklığı anlamına gelecek. Bunun yanında İsrail'in saldırısı aynı zamanda bölgede Obama yönetiminin üstesinden gelmeye çalıştığı anti-Amerikanizm için de yeni bir beslenme alanı oluşturacak. Başta Irak ve Arap Baharı yaşayan devletlerde toplumsal tepki Amerika'nın bölgede kamu diplomasisi ve sivil inisiyatiflerle dönüştürmeye çalıştığı etkisini de yok edecek.
Bütün bu riskler Beyaz Saray'da, İsrail'in olası İran saldırısı konusunda ciddi kaygılar oluşturmaktadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA