Son dönemde yaşanan Türkiye – Irak ilişkilerindeki yükselen ivme, 14 Mart'ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu'nun Irak ziyareti ile yeni bir dönemin kapılarını açmış görünüyor. Özellikle görüşmeden sonra yapılan ortak açıklamada PKK'nın Türkiye ve Irak için ortak güvenlik tehdidi teşkil ettiğinin altının çizilmesi ve PKK'nın Irak tarafından yasaklı örgüt olarak kabul edildiğinin ilan edilmesi, Türkiye – Irak ilişkilerindeki pek çok kilidi açacak gibi. Nitekim iki ülke yetkililerinin eşgüdümlü şekilde, düzenli aralıklarla ve sonuç odaklı bir yaklaşımla çalışmak üzerinde mutabık kalınmakla birlikte, bu kapsamda terörle mücadele, ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma alanlarında münhasıran çalışacak Ortak Daimi Komitelerin ihdası da kararlaştırıldı. Bu noktada önümüzdeki Nisan ayı içerisinde Bağdat'ı ziyareti etmesi beklenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 12 yıl sonra gerçekleşecek bu ziyaretiyle iki ülkenin de yakından ilgilendiği Kalkınma Yolu Projesi kapsamında yeni, somut ve hızlı adımların atılması mümkün olabilir. Zira Ortadoğu'daki son gelişmeler, Kalkınma Yolu Projesi'ni daha da önemli hale getirmiş durumda.
Irak'ın Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Hindistan'da gerçekleştirilen G-20 zirvesi esnasında duyurulan Hindistan – Ortadoğu – Avrupa Ekonomik Koridoru'na (IMEC) yanıt olarak, Ortadoğu'yu Avrupa'ya bağlayacak olan Kalkınma Yolu Projesi'ni, bu güzergahın "en verimli, en direkt ve en ekonomik" yol olduğunu belirtmişti. IMEC projesi, zaten pratiklik ve maliyet açısından soru işaretleri taşırken, İsrail'in Gazze'ye müdahalesinin ardından, projenin yapılmasının mümkün olmadığına dair izlenimler güçlendi. Ayrıca Aden Körfezi ve Kızıldeniz'deki güvenlik sorunları da dahil olmak üzere bölgedeki mevcut durum, uluslararası ticareti olumsuz yönde etkiledi. Bu bağlamda Kalkınma Yolu Projesi daha da önem kazandı.
Irak Başbakanı Sudani'nin 2023 Mart'ında Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı ortak basın toplantısında Kalkınma Yolu Projesi tanıtılmıştı. Ancak bu, tamamen yeni bir girişim olmayıp, daha önce Irak tarafından "Kuru Kanal" olarak adlandırılan projenin ismi bu ziyarette "Kalkınma Yolu" olarak değiştirildi. Proje temelde iki aşamadan oluşuyor. İlk olarak, Irak'ın Basra Vilayetinde bulunan Büyük Fav Limanı'nın tamamlanması ve bu limandan Türkiye'ye uzanacak bir demiryolu ile karayolu hattının inşası hedefleniyor. Uzun yıllardır planlanan ve birçok olumsuz koşula rağmen, 2021'de dönemin Başbakanı Mustafa el-Kazımi'nin liderliğinde temeli atılan "Büyük Fav Limanı" projesinin 2028'e kadar tamamlanması bekleniyor. Bu liman, 54 kilometrekarelik bir alana yayılarak Ortadoğu'nun en büyük limanı olmayı hedeflemekte ve aynı zamanda Irak'ın açık denizlere doğrudan erişim sağlayan ilk limanı olma özelliğine sahip olacak. Irak'ta mevcut olan diğer limanlar, daha sığ sular üzerine kurulu.
Fav Limanı'nın inşası ile paralel olarak geliştirilmesi planlanan Basra'dan başlayıp Türkiye sınırına kadar uzanacak 1200 km'lik demiryolu ve karayolu projeleri, Irak'ın Nasıriye, Divaniye, Necef, Hille, Kerbela, Bağdat, Selahaddin (Tikrit), Beyci ve Musul gibi önemli şehirlerinden geçerek bölgesel bağlantıyı güçlendirmeyi amaçlıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın belirttiği üzere, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülkeler de bu projeye desteklerini sunuyor. Bu ülkelerin aynı zamanda kendi demiryolu hattı projeleri üzerinde çalışmaları bulunmakta ve bu projelerin Kalkınma Yolu Projesi ile entegrasyonu, Avrupa'ya olan ulaşımı daha da kolaylaştırabilir.
Kalkınma Yolu Projesi'nin karşılaştığı engellere gelince, Irak'ta güvenlik durumunun iyileşmiş olmasına rağmen, IŞİD gibi terör örgütlerinin hücre yapılanmaları ve lokal düzeydeki faaliyetleri sürmekte. Ayrıca milis grupların varlığı ve PKK gibi terör örgütlerinin Musul, Kerkük, Sincar, Mahmur gibi bölgelerdeki faaliyetleri güvenlik riskleri oluşturuyor. Son ziyarette PKK'nın Irak'ta "yasaklı örgüt" olarak tanımlanması ve Irak'ın bu konuda Türkiye ile işbirliği yapma ihtimali, olumlu bir adım olarak değerlendirilebilir.
Irak'taki devlet yapısının henüz tam olarak oturmamış olması, hükümet içindeki grupların dış bağlantıları ve Erbil ile Bağdat arasındaki uzlaşmazlıklar, özellikle bütçe ve petrol gelirlerinin paylaşımı gibi konular, projenin ilerlemesine engel teşkil edebilir. Bu durum, projenin hayata geçirilmesi için üstesinden gelinmesi gereken önemli zorluklara işaret ediyor.
Türkiye'nin, Irak'ın karşı karşıya olduğu sorunların bilincinde hareket ettiği ve bu duruma uygun stratejiler geliştirdiği açık. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kalkınma Yolu Projesi'ni Türkiye ve Irak'ın ötesinde bir bölgesel işbirliği çabası olarak konumlandırması, projenin çok taraflı bir yaklaşım ile ele alındığını gösteriyor. Bu proje, sadece Ortadoğu'dan Avrupa'ya bir geçiş köprüsü oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda Türkiye'nin Körfez ülkeleri ile olan bağlantısını da güçlendirmeyi amaçlanıyor. Türkiye'nin son dönemlerde izlediği bu vizyon, Körfez ülkelerinin benimsediği çok bağlantılı ve çok taraflı politikalarla uyum içinde. Özellikle, geçmişte ilişkileri gerilimli olan Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan gibi ülkelerle ilişkilerini yeniden yapılandırma çabaları, bu uyumu daha da pekiştiriyor. Kalkınma Yolu Projesi'nin çok taraflı faydalar sağlaması hedeflenmekte. Böylece proje dahilindeki ülkeler arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesi söz konusu olabilir. Bu strateji, bölgesel istikrar ve ekonomik kalkınma için önemli bir adım olarak görülebilir.