Sanayi toplumu değişimi, bilgi toplumu ise değişimin hızını yönetmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla Türkiye bugün değişimi değil değişimin hızını yönetmek zorundadır. Değişimin hızını arttıran, birbirleriyle ilişkili iç içe geçmiş iki ana faktör bulunmaktadır: bilişim teknolojileri ve mobilizasyon. Geçmişle mukayese edildiğinde bu iki unsur toplumsal değişim hızını çok artırmıştır. Bundan dolayı artık değişim değil değişimin hızı yönetilmeye çalışılıyor. Bu değişim hızı bilişim, teknoloji gibi alanlarda olduğu gibi ülkemizin müfredatlarında da talepte bulunmaktadır.
Bu ülke 15 Temmuz'da bir facia yaşamış, Türk milletinin şuuru, iradesi ve yöneticilerin güçlü liderliğiyle uçurumun kenarından dönmüştür. Eski müfredatın tahayyül ettiği kesin inançlı, dogmatik, ideolojik gözlüklü, farklı düşüncelere kapalı bilgi hamalı insan modelinin zaafları ile eğitim imkânlarının ülkenin her tarafına aynı kalitede ulaştırılamayışı bu neticeye etki etmiştir. Eski müfredat ağırlıklı olarak bilgi yüklemeyi önceleyip bilişsel ve duygusal yetkinlik ile beceri kazandırmayı ihmal ediyordu. Ayrıca öğrenci seçme sistemi de öğrencilerin bu zaaflarını büyütüyordu.
Yeni öğretim programı ise yaşama dair bilgileri, iletişim, sosyalleşme, sebep-sonuç ilişkisi içinde anlama, analiz ve eleştirebilme gibi akli yetkinlikleri; sevgi, adalet ve dostluk gibi değerleri öğrenciye kazandırmayı hedeflemiştir. Bunlar değişimin hızını yönetebilecek insan modeli bakımından hayati önemdedir. Böylece ilkokul ve ortaokulda 17, lisede 24, İmam Hatiplerde 10 ders yenilenmiştir.
Yeni müfredatın oluşumunda; katılımcı demokrasiye uygun olarak komisyon çalışmaları, forum, Facebook, Twitter, mail, toplantı ve çalıştaylar gibi modern katılımın tüm unsurlarından istifade edilmeye çalışılmıştır. Diğer partilerin de seçim beyannameleri ve paydaşların ürettiği dokümanların da incelendiği, bundan sonra da bu katılım mekanizmalarından istifade edileceği anlaşılmaktadır. Aralık 2017'ye kadar da kamuoyundan ve paydaş konumundaki sivil toplum örgütlerinden geri dönüşüm beklenmektedir. Paydaşların katkılarıyla yeni öğretim programı daha da yetkinleşecektir. Bunu takiben yeni müfredat ders kitap ve malzemelerinin revizyonunu da gerektirmektedir.
İhtiyaçlar neler?
Şüphesiz tüm bunlar takdiri ve övgüyü gerektiren çok olumlu adımlardır. Bu adımlar atılırken eğitimin diğer bileşenlerinden talepler vardır:
Bakanlığın yönetim teamülleri merkezidir. Sahanın aktörleri olan okul müdürleri ve öğretmenler ile Ankara arasındaki denge, yeni öğretim programını zorunlu kılan değişim hızı parametresiyle yeniden değerlendirilmelidir. Bir yandan okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin bürokratik yükleri azaltılarak eğitim liderliği çerçevesinde kapasiteleri artırılmalı diğer yandan ise Bakanlığın odağı nitelikli analizlere dayalı planlama, denetleme, sahada işleyen modellerin yaygınlaştırma ve koordinasyon olmalıdır. Çünkü yerel ölçekte değişimin hızının gerektirdiği kararların merkezden zamanında alınabilmesi çok zordur. Bu mesele özel ele alınmalı ve çözümler pilot uygulamalarda denenmelidir. Ayrıca bu konu ile ilgili -yeni öğretim müfredatında olduğu gibi- gelişmiş ülkelerle mukayeseler yapılmalıdır. Bu konuda da katılım mekanizmalarını işletilmesi faydalı olacaktır.
Yeni öğretim programı sahanın gerçek aktörleri olan okul yöneticileri ve öğretmenlere daha fazla yatırım yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Yöneticilerin bürokratik yükleri hafifletilmeli, eğitim liderlikleri daha da güçlendirilmelidir. Öğretmenlerin ise interaktif ve beceri odaklı öğretme kapasiteleri artırılmalıdır. Bu bağlamda okul yönetici ve öğretmenlerine gereken yatırımların finansı ayrıca çalışılmalıdır. Bütçe bu hedefler çerçevesinde analiz edilmeli, harcamalar yeniden yapılandırılmalıdır. Diğer bir ifadeyle yeni hedefler doğrultusunda bütçe verimlilik analizleri yapılmalı ve gerekli politikalar üretilmelidir. Yeni öğretim programı öğretmen adayı yetiştiren kurumlardan da talepte bulunmaktadır. Eğitim, Fen Edebiyat ve İlahiyat Fakültelerinin programları da bu müfredatla uyumlu hale getirilmelidir.
Bu bağlamda okul yönetici ve öğretmenlerine gereken yatırımların finansı ayrıca çalışılmalıdır. Bütçe bu hedefler çerçevesinde analiz edilmeli, harcamalar yeniden yapılandırılmalıdır. Diğer bir ifadeyle yeni hedefler doğrultusunda bütçe verimlilik analizleri yapılmalı ve gerekli politikalar üretilmelidir.
Bu bağlamda Bakanlığın liderliğini yaptığı YÖK, fakülte dekanları, bölüm başkanları ve ilgili sivil toplum örgütlerinin yer aldığı mekanizmalarının işletilmesi çok faydalı olacaktır.
Son olarak öğrenci değerlendirme sistemi yeni öğretim programının hedefleri olan bilişsel ve duygusal becerileri ölçmelidir. Teste dayalı ölçme sisteminin bu hedefleri değerlendirebilmesi çok zordur.
Eğitimcilerin eğitimi, okul yönetimlerindeki yenilik, reformların finansal çözümleri, öğrenci seçme sisteminin geliştirilmesi ve ilgili paydaşların gelecek önerileriyle yeni müfredat çocuklarımızın ihtiyacı olan eğitimi almaları için önemli bir katkı olacaktır.