Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET UYSAL

Mubarek döneminde Mısır’ın dış ilişkileri

Geçen hafta 92 yaşında ölen Hüsnü Mubarek, suikasta kurban giden Enver Sedat'ın yerine gelip Arap Baharı diye anılan halk isyanları sonucunda 2011 yılı başında görevden alınmasıyla modern Mısır'ın en uzun süre başta kalan başkanı olmuştur. Göreve gelişi ve gidişi de doğal olmayan Mubarek, Mısır siyasi ve toplumsal yapısında önemli izler bırakmıştır. Ortadoğu'nun merkezi konumu dolayısıyla Mısır'ın Ortadoğu'da son 40 yılda yaşanan gelişmelerde payı olmuştur. Bu yazıda Mubarek döneminin dış politikasını ele alacağız.

Enver Sedat 1970'lerde Cemal Abdunnasır'ın Üçüncü Dünyacı yaklaşımını terk ederek Mısır'ı Batıcı çizgiye taşımıştır. Sedat döneminde başkan yardımcılığı yapan Mubarek bu hat değiştirmeye itiraz etmemiştir. İsrail ile yapılan Camp David anlaşmasına da açık destek vermiştir. Enver Sedat'ın İsrail ile anlaşmasının getirdiği travma altında başa gelmiştir. Bir yandan ABD ve İsrail ile ilişkileri devam ettirmiş diğer yandan da İsrail ile normalleşmenin zayıflattığı dış ilişkileri canlandırmaya çalışmıştır.

Mubarek daha önce Arap dünyasıyla gerilen ilişkilerini hızlıca düzeltmeye çalışmıştır. ABD ve Körfez ülkelerinin isteği doğrultusunda devrim sonrası İran ile ilişkileri gergin tutmuştur. Bu çerçevede bir yandan devrik İran Şahı'nı misafir ederken diğer yandan İran-Irak Savaşı'nda Irak'ı desteklemiştir. Daha önce sıkıntılı ilişkilere sahip olduğu Suudi Arabistan ile bu dönemde ilişkileri geliştirmiştir. Suudi Arabistan'ın desteği ile 1989'da daha önce uzaklaştırıldığı Arap Birliği'ne tekrar üye kabul edilmiş ve Birlik'in merkezi tekrar Kahire'ye taşınmıştır.

Hüsni Mubarek halefinin suikasta kurban gitmesi ve askeri darbelerin bolca rastlandığı Ortadoğu'da rejim güvenliğini, ABD ve İsrail ile yakın ilişki geliştirmeye dayandırmıştır. Başa geçtikten sonra büyük eleştiri alan Camp David Anlaşması'ndan geri çekilmemiş ama İsrail ile güçlü ilişkilerini çok göstermemeye çalışmıştır. İsrail ile normalleşmesi dolayısıyla ABD'nin vaat ettiği askeri ve mali yardımlar devam etmiştir. Ancak ABD'nin İsrail'e yaptığı destek ile karşılaştırılınca Mısır'ın aldığı yardım çok geride kalmıştır. ABD'ye yardımcı olmak ve Körfez ülkelerinin desteğini kazanmak için ABD öncülüğündeki I. Irak Savaşı'nda Saddam karşıtı koalisyona en önde asker gönderen ülkelerden olmuştur. Bu savaş sonunda 20 milyar dolara yakın dış borcu silindiği için hem karlı çıkmış hem de bölge siyasetinde daha aktif bir konuma gelmiştir.

Hüsni Mubarek başkanlığı döneminde Türkiye ile de iyi ilişkiler geliştirmiştir. Genel olarak Türkiye ile sorun yaşamayan Mısır, ikili ilişkilere önem vermiştir. PKK'ya desteği dolayısıyla Türkiye ile savaş durumuna gelen Suriye'deki Baba Esed yönetimi ile arabuluculuk yapmıştır. Bu süreç sonucunda terörist başı Öcalan ülke dışına çıkmış ve bilahare yakalanmıştır. 2000'li yıllarda Türkiye ile ekonomik ilişkileri de geliştirmiş, hatta serbest ticaret anlaşması imzalamıştır. Türk kökenli olan Ahmed Nazif'in başbakanlığı zamanında Mısır ile ilişkiler oldukça gelişmiştir.

Cemal Abdunnasır döneminde Mısır liderliğinin ana eksenlerinden birisi olan Afrika Kıtası Hüsnü Mubarek döneminde büyük ölçüde ihmal edilmiştir. Afrika'da etkili olmaya başlayan Kaddafi Libyası ile aralarında rekabet olmakla beraber rekabetin gereğini de yapmamıştır. Kaddafi'nin Afrika politikaları ve liderliği Abdunnasır dönemi Mısır'ını andırmaktaydı. Yine benzer çizgide ama daha düşük dozda siyaset güden Cezayir ile de arası çok sıcak olmamıştır. Özellikle İsrail yakınlaşması Filistin davasının aktif savunucusu olan Cezayir ile arasında soğukluğa yol açmıştır. Yine Mubarek döneminde Afrika'ya bazı askeri eğitim desteği ve küçük mali yardımlar verse de genel olarak Mısır'ın Afrika'daki etkinliği azalmıştır.

Hüsnü Mubarek Avrupa Birliği ile de yakın ilişkiler geliştirmeye çalışmıştır. Filistin meselesinin çözümünde ABD'ye karşı AB'nin desteğini kazanmaya çabalamıştır. Ayrıca, Avrupa'dan yatırım çekerek Mısır'ın kalkınmasına katkı sağlamayı ummuştur. Avrupa ülkeleri de Mısır serbest piyasa ekonomisine geçişini sağlamak üzere yapısal dönüşüm programını desteklemişlerdir. Bu amaçla AB'nin komşuluk politikasının bir parçası olarak Mısır'la 2004 yılında İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır. 2008'de Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin öncülük ettiği Akdeniz Birliği projesine Mubarek de çok güçlü destek vermişti ama proje özellikle Türkiye'nin protestosu ve Cezayir'in isteksizliği dolayısıyla ölü doğmuştur.

2000'lerde Mısır'ın bölgede bıraktığı liderlik boşluğunu kısmen Suudi Arabistan, kısmen de Arap olmayan İran, Türkiye ve İsrail doldurmaya başlamıştır. Mısır Mübarek döneminde farklı ülkelerle ikili ve çoklu işbirliğini yöntem olarak benimsemiştir. 1967 İsrail yenilgisi ve 1978 Camp David Anlaşması Arap dünyasının liderlik rolünü kaybetmiş ve Arap Ligi'nden bile dışlanmıştır. Hüsnü Mübarek bu dışlanmışlıktan ülkeyi çıkarıp orta düzeyde etkili bir konuma taşımıştır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA