Türkiye yarın siyasi tarihinin en önemli yerel seçimlerinden birini gerçekleştirecek. Zira bu seçimler Cumhuriyet'in yüzüncü yılına giden süreçte hem Türkiye siyasetinin yönünü tayin edecek hem de şehirlerin idarecilerini belirleyecek. Bunun yanında 31 Mart seçimleri son dönemde Türkiye siyasetinin gündemini meşgul eden meselelerin de nihayete erdirilmesi noktasında anahtar bir rol oynayacak.
Her yerel seçim sürecinde siyasi partiler çeşitli projeler ve aday stratejileri üzerinden bir seçim kampanyası oluşturur ve bu sayede belediye başkanlıklarını kazanmak ister. Ancak seçim süreçleri yalnızca partilerin bu kampanyaları üzerinden şekillenmez. Zira ülkenin genel siyaset gündemi de bu seçimler üzerinde belirleyici rol oynar. Türkiye'de bugüne dek gerçekleştirilen yerel seçimlere bakıldığında da genel siyasete ilişkin meselelerin çoğunlukla yerel siyasetin önüne geçtiği görülüyor.
31 Mart yerel seçimlerine gelinen süreçte de benzeri bir durum söz konusuydu. Seçim süreci boyunca partiler yereli ilgilendiren birtakım vaat ve söylemlerde bulunsa da daha çok genel siyasete ilişkin meseleler seçimlerin gündemini ve gidişatını belirledi. Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin ardından siyasal alanın dönüşümü sonrası ortaya çıkan ittifaklar ile ekonomi ve güvenlik meseleleri üzerinden Türkiye'nin bekasına yönelik tehditler 31 Mart seçim sürecinin ana gündem maddeleriydi.
Genel siyasete ilişkin bu önemli hususlar, 24 Haziran seçimleri öncesinde bir araya gelerek Cumhur İttifakı'nı kuran AK Parti ve MHP'nin bu seçimlerde de ittifak kurmasına zemin oluşturdu. Bu doğrultuda çeşitli stratejiler geliştiren Cumhur İttifakı, 30'u büyükşehir olmak üzere 51 il ve toplamda 544 seçim bölgesinde ortak adayla seçimlere katılacak. Geriye kalan 825 seçim bölgesinde ise her iki parti de kendi adaylarıyla yarışacak.
İttifakın ortak çalışmalarının yanı sıra her parti kendi politikaları doğrultusunda da bir yerel seçim kampanyası yürüttü. Kurulduğu günden itibaren gerçekleştirilen tüm yerel seçimlerin kazananı olan AK Parti, bu seçim döneminde "Gönül Belediyeciliği" isimli yerel yönetim vizyonuyla seçmen karşısına çıktı. "Tevazu, Samimiyet ve Gayret ile Memleket İşi Gönül İşi" sloganıyla seçmene seslenen AK Parti, bugüne kadar ortaya koyduğu eserler ve yerel yönetimler vizyonuna atıfta bulunarak seçmenden destek istedi.
Öte yandan MHP ise yürüttüğü seçim çalışmalarında daha çok beka ve istikrar söylemi üzerinde durdu. Seçimlere yönelik yeni bir vizyon belgesi hazırlamayan MHP, 2014 yerel seçimleri için yayımladığı Üretken Belediyecilik Vizyon Belgesi'ni güncelleyerek "Bütüncül Yaklaşım, Birlikte Yönetim" sloganıyla yeniden kamuoyuna sundu.
Dolayısıyla gerek AK Parti gerekse de MHP kampanya süreçlerinde kapsamlı bir yerel yönetim vizyonu sunmanın yanı sıra genel siyasi meseleler üzerinden de bir söylem oluşturdu.
Siyasi partilerin yerel vizyonlarını şekillendiren hususlarla ilgili daha detaylı bilgiler için SETA tarafından yayımlanan "31 Mart Seçimlerine Doğru: Dünden Bugüne Siyasi Partilerin Yerel Yönetim Vizyonu" başlıklı rapora bakabilirsiniz.