Altı yıl önce Barcelona lige yedi gollü galibiyetle başlamış, iki El Clasico'da da Real Madrid'i devirmiş, Bask bölgesinde önce Bilbao'ya ardından Sociedad'a kaybetmişti. Valencia, şubat ayında Camp Nou'ya geldiğinde maçın ertesi günü aralarında bulunduğum gazeteci grubu Messi röportajını maçtan çok daha heyecanla bekliyordu. O gün Barça, Messi'li yıllarda Arjantinli'nin gol attığı bir maçı ilk kez kaybetti. Valencia 3-2 ile evine döndü. Sezonun son haftasında Barça evinde Atletico Madrid'i devirse şampiyondu. Arda'lı Atletico, 1-1 ile 19 yıl sonra şampiyonluk hasretini bitirip Lizbon'da kaybedecekleri Şampiyonlar Ligi finalinin hazırlıklarına başladılar... Ertesi gün Messi'yi bekleyen gazeteciler zamanında kameralar karşısına geçen Arjantinli'ye soru soramayacaklarını öğrendiler. Messi'ye soruları güvendiği bir gazeteci soracaktı... Ne beklersiniz ki böyle bir röportajdan.. İlk kez yakından bir basın toplantısında Messi'yi izliyordum. Utangaç ve çok konuşkan olmadığını biliyordum ama bu kadarı fazlaydı. Messi'nin ağzından kelimeleri kerpetenle alıyordu yakın gazeteci dostu. Göz temasından kaçınıyor, vücut dili bitse de gitsem diyordu...
***
Ertesi yıl Barselona'da Neymar röportajına bir saat önceden gelmiş Brezilyalı yıldızı bekliyorduk. Bizimle beraber bekleyenlerden biri de Barcelona kulübü ikinci başkanıydı. Röportaj saati geldiğinde Neymar ortalıkta yoktu, Barcelona'nın iletişim ekibinin yaşadıkları panik yüzlerinden okunuyordu. Neymar bir gece önce şehrin casinosunda sabahlamış diyen Katalan gazeteciler haklı mıydı bilmiyorum ama röportaj için salona girdiğinde 75 dakika gecikmişti. Messi'den yetenekli olduğu bir alan varsa o da kesin iletişim gücü olabilir. Dakikalar içinde esprileri ve rahat cevaplarıyla salonu avucunun içine aldı, herkes mutlu ayrıldı basın toplantısından.. Sonuçta deli dolu Neymar bu, uyuduğu sıcak yatağından kalkıp gelmeyebilirdi de...
Ne futbolun kendisi ne de futbolcular 40 yıl önceki gibi değil. Futbolcuyla iki kare yan yana fotoğraf çektirip, ağzından iki cümle alıp sonra "altını sen doldursun" devri çoktan tarihe karıştı. Modern futbolda parayı sadece kulübünden kazanmıyorsun, sponsorlar sana ne kadar çok görünür olursan o kadar fazla bütçe ayırıyorlar. İyi futbolculuk kadar iyi aktörlük de önemli. Elinde kramponlar moda fotoğrafçısına poz verdiğinde, röportajlarda ortalığı ayağa kaldıracak manşet ağzından çıktığında, 90'a taktığın frikik golleri kadar güzelsin ve başarılısın...
***
Selçuk İnan ile dokuz yıl boyunca röportaj yapmayı başaramadım, mesleki kariyerimde başarısızlık olarak görür, yapanları da tebrik ederim. Ne zaman denediysem, hep erteledik. Galatasaray kaptanının zirvedeyken de düşüşe geçtiğinde de anlatacak çok şeyi olduğuna inandım, başarılarının gençlere ilham kaynağı olacağını, yedek kulübesine düştüğünde bunun nedenlerini o günlerin sıcaklığında sormak isterdim. Bir gün bir yazının köşesine "Susma Selçuk, sıra sana gelecek" dedim... Geldi de...