Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BÜLENT TİMURLENK

13. kupanın uğursuzluğu

Geçen aralık ayında Barcelona, Real Madrid'in evinde güle oynaya üç golle kazanmış son iki sezonun Şampiyonlar Ligi Kupası'nı müzesine götürmüş, takım ligin bitimine beş ay kala şampiyonluk yarışına havlu atmıştı. Zidane'nın geldiğinden bu yana kazandığı kupalar olmasa o gün Başkan Florentino Perez, Fransız efsanenin biletini keserdi. Barcelona sezonu şampiyon kapatırken bu başarı Real Madrid'in Kiev'de kazandığı 13. Şampiyonlar Ligi kupasının gölgesinde kaldı. Zidane ve öğrencileri inanılmazı başarmış kimsenin iki kez arka arkaya kazanamadığı kupayı üç yıl müzeye getirmişti. Herkes mutluydu ya da mutsuzluğunu yastığının altında saklıyordu.
Önce Zinedine Zidane gemiyi terk etti. Kiev'deki finalden sadece beş gün sonra peşinde onlarca muhabirin olduğu, çıt çıksa haber olan Madrid'de herkesi atlatıp ayrılık kararını açıkladı. Başkan Perez ile çalışan hiçbir teknik adam kontratının sonunu getirememişti ve Zidane da bir gün gönderileceğini biliyordu, kendi göbeğini kendi kesti. Teknik direktörsüz kalan Real Madrid kaosa son verebilmek için en son ihtimalin kapısını çaldı. İspanya Milli Takımı'nı yenilgisiz Rusya'daki Dünya Kupası'na götüren Lopetegui'ye teklif yapıp, "evet" cevabını alınca federasyona telefon açtılar.
Lopetegui finaller sonrasında Real Madrid'in başına geçecek, 2 milyon euro tazminatı da Başkan Perez karşılayacaktı. Federasyon başkanı, finallere iki gün kala Real'e "evet" diyen Lopetegui'nin biletini o gün kesti ve ilk uçakla Madrid'e gönderdi. İspanyollar, Rusya'da hüsran yaşarken, hedefteki adam milli takımın huzurunu kaçıran Real başkanıydı.

YOKUŞ AŞAĞI GİTTİLER
13. kupanın uğursuzluğu mudur artık, asıl büyük şok Cristiano Ronaldo'dan geldi. 9 yıllık Real Madrid kariyerine son veren Portekizli, kontratında yazan 100 milyonu ödeyen Juventus'un yolunu tuttu. Real Madrid, 3 Şampiyonlar Ligi'ni kazandıran hocasını ve sezonda 50 gol atan tüm zamanlarının en iyi santrforunu kaybetmişti... Bir kez yokuş aşağı gittin mi durdurabilene aşk olsun... Avrupa Süper Kupa finalinde rakipleri, Madrid'in bir diğer büyüğü, ezeli rakipleri Atletico Madrid'di. Talinn'deki derbide Atletico Madrid, Real Madrid'in üzerinden silindir gibi geçti. Kovacic, takımdan ayrılmış, Modric ve Marcelo gibi kilit isimler de İtalya'da oynamak istedikleri manşetlerden düşmez olmuştu.
Yıllardır yıldız transferi yapmayan Başkan Perez köşeye sıkışmıştı. Tek çare lige iyi başlamaktı, o da olmadı. Madrid, freni patlayan kamyon gibiydi, inanılmazı başardılar, oynadıkları maçlarda 8 saat boyunca gol atamadılar. Birilerinin kellesini almak gerekiyordu. 25 futbolcunun bir anda gönderilmesi mümkün değil elbette bu oyunda, hedefteki isim milli takımı da Madrid'i de yakan Lopetegui idi. 90'lı yıllarda sadece 11 kez Barça kalesini koruyan Bask kökenli teknik adam için olmak ya da olmamak 90 dakikası geçen hafta Camp Nou'da oynandı.
İspanyollar beş çiçekli bir çiçeğe "manita" derler ve futbol sözlüklerinde "manita", bir takımın diğerine 5 gol atmasıdır ve El Clasico tarihinde 4 ile 5 gol arasında emin olun sadece bir gol fark yoktur! Real ya batacak ya da çıkacaktı. Camp Nou'da "Manita"lık oldular. 5-1 kaybeden Lopetegui, 158 gün süren bir kabusun ardından şimdi alacağı tazminatın hesabını yapıyor. Başkan Perez ise çalışacağı 14. teknik direktörü arıyor...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA