Hangi ülkede olursa olsun derbilerin iki cephesi arasında transfer gerçekleştiğinde kıyamet kopar. Satan başkanı pişman, giden oyuncuyu hain ilan ederler. Futbol tarihinde bunun en bilinen örneği Barcelona'dan Real Madrid'e giden Luis Figo'dur ama bugün konumuz transferde takas modeli. Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim'in iki yıl çalıştığı ve 30 yıldır her sezonunu büyük bir dikkatle izlediği İtalya Serie A'yı örnek göstererek tartışmaya açtığı takas operasyonu...
İki kulüp arasında farklı mevkilerde ihtiyacı karşılamak için teknik direktörlerin fazla bulduğu oyuncuların formayı, armayı değiştirme operasyonu. Çok itiraz eden de oldu, gittikleri kulüplerde benimsenmezler, taraftar soğuk bakar dendi ama söz konusu eğer takım kaptanları ya da çok uzun yıllardır forma giyen oyuncular ise bugün zaten İstanbul'un üç büyüklerinde Volkan Demirel, Selçuk İnan ve Necip Uysal dışında armayla özdeşleşen bir futbolcu yok.
Takasta aslında kimse futbolcunun moralini, psikolojisini düşünmüyor. İlk akla gelen, takasta gönderilen futbolcuların ezeli rakibin forması altında harikalar yaratması ve karşılığında alınan oyuncunun ise hayal kırıklığı yaratması. Bu korku ve endişe takımlarımızı takas formülünden uzak tutuyor. Her sezon yabancı oyuncuların kulüpleri ve menajerlerine milyonlar yağdırmayı, artı iş yapmaz dediğimiz futbolcuları göndermek için bir o kadar rakamı ödemeyi seviyoruz. Kim uğraşacak takasla ki, ara bir menajeri, sportif direktörün varken kulübün adına sorumlu ilan et, transfer olduğunda da üç beş yere komisyon öde. Sonuç, kulüp başına 500 milyon euro'dan fazla borç...
Transferde takası en çok kullanan ülke İtalya. Cristiano Ronaldo'nun Juventus'a transferi sonrasında Torino kulübü eski stoperi Bonucci'yi alabilmek için santrforu Higuain'i Milan'a gönderirken de takas formülünü kullandı. Takas transfer deyince ilk akla gelen isim ise 'Maestro Pirlo'.
2001 yılında iki Milano kulübü arasında Milan'ın yolunu tutan Inter'in genç orta saha oyuncusu, kırmızı-siyah forma altında bir orkestra şefine dönüşürken, karşılığında alınan Guly bir sezonun ardından Inter'de kaybolup gitmişti. Çizme'nin takas tarihinde bir Türk futbolcu da var: Ümit Davala.
MILAN HEP KAZANAN TARAF
Fatih Terim'in öğrencisi, 2002 yılında Milan'dan Simic karşılığında Inter'e geçmişti. Doğrusu takas transferlerde Milan her zaman kazanan taraf olurken Inter ezeli rakibinden kimi alsa hayrını göremedi. 2002 yılında bek arayan Inter, Milan'dan Coco'yu istediğinde, Silvio Berlusconi'nin kulübü yüksekten uçmuş ve ezeli rakibinden Hollanda futbolcunun yetiştirdiği en iyi orta sahalarından biri olan Seedorf'u istemişti.
Zamanında "Olmaz bundan" diye Real Madrid'e bir zaman sonra tarihin en iyi sol beki olacak Roberto Carlos'u yollayan Inter, Seedorf'u göndermeyi kabul edince yine fırtına kopmuştu. Sonuç: Inter'den gelen Seedorf ve Pirlo yıllarca Milan orta sahasının yükünü sırtladılar. Barcelona'nın İbrahimovic'i Inter'den isterken Eto'o artı para teklifi Katalanlar için yıkım oldu. İsveçli star, Barcelona'da bir yılda en büyük problem haline gelirken, Samuel Eto'o bir Şampiyonlar Ligi Kupası'nı da Mourinho yönetimindeki Inter ile kazandı.
İtalyan futbol tarihinin en iyi stoperlerinden biri olan Fabio Cannavaro'yu vasat kaleci Carini ile takas eden Inter, Juventus'a adeta sezon hediyesi vermişti. Örnekler hep İtalya'dan. İngiltere'den de bir örnekle bitirelim haftayı.
Geçen sezon ortasında Arsenal'den ayrılmayı kafasına koyan Alexis Sanchez, Manchester United'ın yolunu tutarken, Londra kulübü de Şilili yıldız karşılığında Henrikh Mkhitaryan'ı kadrosuna katmıştı. Bizim futbolumuzda ses getiren bir takas ne zaman olur bilinmez ama unutulmaz 'Holosko artı bir miktar' klişesine selam vermeden ve "Parayı icat edip takas ticaretine son veren Lidyalılara ayıp olur mu" diye sormadan da bu satırlara son nokta konmaz...