Türkiye- Amerika hattında büyük bir tarihi eser kaçakcılığı operasyonu düzenlendi. Manhattan Başsavcılığı'nın düğmeye bastığı operasyonun hedefinde Amerika'nın en zengin iş adamı ve koleksiyoneri Michael Steinhardt vardı. 11 ülkeyi ilgilendiren operasyonda, savcılığa en büyük yardımı Türkiye yaptı. Adanmışlıkla eserlerinin peşine düşen Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi ekibi, adeta dedektif gibi çalıştı, belge, bilgi topladı. Köy köy gezdi, kanıtları Amerika savcılığına sundu. Sayemizde 180 çalıntı eser, ait oldukları ülkelere iade edilecek. Eserleri elinde tutan Micheal Steinhardt'ın daha fazla eser elde etmesi ömür boyu yasaklandı. Bu uluslararası operasyonun en önemli aktörlerinden Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi'nin başında Zeynep Boz var. O tam bir idealist. Gözünü yurt dışına kaçırılmış eserlerimize dikmiş, hırslı bir arkeolog. Onunla Amerika'nın en önemli koleksiyonerini pes ettiren operasyonun tüm detaylarını konuştuk.
Ne zamandır peşindesiniz eserlerin?
- 2018 yılında, Amerikan İç Güvenlik Birimi, ellerinde Anadolu kökenli olabileceğini düşündükleri eserler olabileceğini iletti bize. Bunlara ilişkin liste ve fotoğraflar gönderdiler. Biz de araştırmaya başladık. Bir rapor hazırladık.
- Ne kadar sürdü bu raporu hazırlamak?
- Bu eserlerin Anadolu kökenli olduğunun ispatı bilimsel raporlarla ortaya konabilir. Önce bu eserlerin olabileceği ilgili müzelerine fikir sorulur, o müzeye bağla akademisyenlerden, uzmanlardan eserin Anadolu kökenli olduğunu en net şekilde ortaya koyan raporlar hazırlar. Bu sırada yabancı yerli onlarca yayın taranır, benzer eserler araştırılıp bulunur. Bunlar iddiayı kuvvetlendirmek için yapılır. Mesela eserin üzerinde bir tortu görebilirsiniz, bu daha önce kaçak kazı sırasında çıkan eserlerle aynı olabilir. Bu da aynı mikroklimaya maruz kaldığını ispatlar. Eskimesinin aynı olması da bilimsel bir argümandır. Biz ilk etapta bu raporlamaları yaptık ve gönderdik. Bu raporları bilimsel olarak ispatladıktan sonra kaçak yollarla yurt dışına götürüldüğünü kanıtlama aşaması geldi. Bunun için arşiv çalışması yaptık. Bölge bölge, köylerde gezdik. 12 köy dolaştık. Buralarda bilinçlendirme konuşmaları yaptık, diğer yandan da ellerinde çok eskilerden kalmış günlükleri, notları, fotoğrafları, takvim yapraklarını araştırdık. Bunlar bir anda olmuyor. Bilim zaten bizi bu eserlerin nereden çıktığına dair yönlendirmişti ama bunların sosyolojik olarak da ispatını yapmanın derdine düştük. Sürekli gidip geldik o köylere, hep onlarla temasımızı sıcak tuttuk. Ve veriler topladık, fotoğraflar, kaçakçılık yapan kişilere dair günlükler, notlar, tarifler bulduk. Bu arada Manhattan Savcılığı hep iş birliği içindeydi. Son derece şeffaf davrandılar. Biz bunları buldukça yolladık. Soruşturma bitene kadar peşini bırakmadık, delil yollamaya devam ettik.
- Bu ısrarınız ve peşini bırakmayışısınız onları da etkilemiştir...
- Bu alanda uluslararası iş birliği çok önemlidir. Ama her ülke bizimki kadar kolay yardımlaşmaz. Çok uzun süreçler alır bu... Çok ülkeyle yıpratıcı süreçlerimiz sürüyor. Bizim bir daire başkanlığı haline gelmemizin bu konuda avantajı büyük. Biz bir bakanlığa bağlı daire başkanlığı olarak temastaydık Amerika'yla...
- Nasıl çıkmış eserlerimiz yurt dışına, bunu tespit edebildiniz mi?
- Türkiye'nin birçok yerinden ayrı ayrı çıkarılmış eserler. Burdur, Efes, Milas bölgeri öne çıkıyor. Buralarda yapılmış kaçak kazılardan elde edilmiş ve bir şekilde 2000'lerin başında yurt dışına çıkarılmış. Kimin çıkardığı meçhul, Amerika'ya ulaşıyor. Belki daha eski yıllarda çıkarılmış olabilir yurt dışına çünkü kaçak eser piyasasında soğutma evresi diye bir şey vardır. O durumu, ortamı unutturmak için eser depolarda bekletilir. Belki de 1985'te kaçırıldı da, 2000'de ortaya çıkarıldı. Bu götürülen eserler bir takım galeriler ve kişiler eliyle Micheal Steinhardt denen dünyanın sayılı zenginlerinden, koleksiyonerliğiyle de bilinen bir iş adamına satılıyor. Ama koleksiyonculuk konusunda Manhattan Savcılığı bu kişiden şüpheleniyor. Sadece Türkiye'den eserler de değil söz konusu olan, 11 ülkenin eserlerine dair savcılık bu kişiyi güvenilir bulmuyor. Bu operasyonu başlatan Manhattan Savcılığı ama bizim kararlılığımız ve aktif rol oynamamız operasyonun sonunu getirmelerinde büyük katkı sağladı. Onlar da böyle iletti durumu bize. Bizim adanmışlığımız sayesinde diğer ülkeler de eserlerine kavuştu diyebiliriz. Amerika ve Türkiye iş birliği sayesinde, Amerika'nın en önemli koleksiyonerine kaçak eserleri nedeniyle darbe vuruldu. Bu daha önce de sıkıntıda olduğumuz bir adamdı. Manhattan Savcılığı bu kişi hakkında ilk basın açıklamasında şunu dedi; "Bitmek bilmez bir iştahla, hiçbir ahlaki ve hukuki sınır tanımaksızın koleksiyon yapıyor." Bu son operasyonda Micheal Steinhardt'ın elindeki 80 küsur esere el kondu, 14'ü Türkiye'ye aitti ve onlar geri döndü. Bu noktadan sonra elindeki diğer eserler, aldığı galeriler, kişiler tek tek incelenecek. Yani Amerika'da Pandora'nın kutusu açıldı.
EŞİ BENZERİ OLMAYAN ESERLER
- Ne tür eserler bunlar, önemi nedir?
- Hacılar Ana Tanrıçası, neolitik dönemden... Efes kökenli başka bir tanrıça var. Bunun farklı materyalden yapılmış örneği Efes Müzesi'nde var. Geyikbaşı biçimli su kabı var, bu çok önemli. Tören günlerinde kullanılan bir kap bu, dünyada eşi benzeri çok az olan bir eser. Bir elbiseye ait altı aksesuvarlar. Bizim için önemli bir grup. Amerika'daki piyasa değerleri yüksek ama burada bu işi kaçak göçek yapanlar buna aldanmasın, onları eline hiçbir şey geçmiyor ve suça karışıyorlar, kaçak kazı yaparken ölüyorlar. Vatandaşın bunlardan uzak durması gerekiyor.
KOLEKSİYONER YARGILANDI
- Koleksiyonere ne oldu, ceza aldı mı?
- Amerikan hukuk sisteminde anlaşma yaygın biliyorsunuz. Bu kişi 90 yaşında. Amerika savcılığı adama, "Seni hapse atmayacağım ama eserleri ait oldukları ülkelere iade edeceksin ve bir daha asla hiçbir esere el sürmeyeceksin, satın almayacaksın" dedi. Bu karar bizi çok memnun etti çünkü eğer dava aşamasına gelinseydi iş çok uzayacaktı. Eserlerimiz 21 Ocak'ta New york Büyükelçimize teslim edildi. Bu ay sonunda ülkemize girecek. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenecekler, ardından ait oldukları bölgelerin müzesine gidecekler.