Evinde en güzel köşeyi televizyona verenlerin sayısı hiç az değil. Ancak bilgisayar, telefon, tablet ekranları derken televizyon ekranından soğuyanların sayısı da az değil. Uzun zamandır yurt dışında otele gittiğimde televizyon kumandasını günlerce elime almadan otel odasından ayrıldığım çok oldu. Alışkanlıklar değişiyor. Ancak bazı şeyler asla değişmiyor. Küçük ve taşınabilir cihazların popülaritesindeki artışa rağmen, televizyonlar daha da büyüyor ve küçüleceklerine dair herhangi bir emare yok. Büyük ekran televizyonların eskisine göre sahip olduğu teknolojiler güncellemelerle artmaya devam ediyor. Sonuçta internete bağlı her cihaz gibi güncelleme şansına sahipler. Üstlerine dantel örtüler örtemediğimiz için şimdi üstü kapatılmayacak kadar büyük ekranlar 40 değil, minimum 55 inçlik boyutla tüketicinin karşısına çıkıyorlar.
OTURMA ODASINDA BAŞKÖŞE
İşte dedik ya büyük ekran televizyonların boyutları artmaya devam etti diye... Televizyonlar incelip hafifledikçe de daha büyük ve esnek modeller karşımıza çıkmaya başladı. Çözünürlüklerin artmasıyla artık 4K yayınlı televizyonlar, sıradan bir istek haline geldi. Sony tarafından hazırlanan Oturma Odasının Evrimi raporu kapsamında Avrupa'nın dört bir yanında gerçekleştirilen araştırmalara göre, insanların üçte birinden fazlası (yüzde 35) bugün 55 inçten büyük bir TV isterken, yüzde 16'sı yeni XG95 TV gibi 65 inçin üzerinde devasa bir set arzu ediyor.
EKRAN BÜYÜK OLSUN
Ekstra büyük bir TV'ye duyulan istek, en çok 65 inçin üzerinde bir TV'yi tercih edeceğini belirtenlerin dörtte biri aştığı (yüzde 26) Fransa'da görülürken, Fransa'yı beşte birlik tercih oranıyla Belçika takip ediyor. Büyük bir TV sahibi olmak o kadar önemli ki, her 10 kişiden 1'i bunu statü sembolü olarak görüyor. Statü sembolü sayılma oranı akıllı telefon ve tabletlerde yüzde 7, tasarım kıyafetlerde yüzde 7, pahalı kol saatlerinde yüzde 6 seviyesinde. Şu anda sahip olduğundan daha büyük bir TV isteyenler ise araştırmaya katılanların neredeyse yarısını (yüzde 48) oluşturuyor. Araştırmanın yapıldığı Avrupa ülkelerinde daha büyük bir TV'ye ihtiyaç duyanların başında yüzde 57 oranıyla bu isteklerini dile getiren İtalyanlar geliyor. Evlerinde sahip oldukları alanı gözlerinde büyütmeye en yatkın olan ve yüzde 18 oranıyla aldıkları TV'nin evlerine büyük geldiğini itiraf edenler de yine İngilizlerle birlikte İtalyanlar. Her ne kadar genellikle erkeklerin televizyonun büyüklüğüne takıntılı olduğu düşünülse de büyük televizyonlar, yüzde 43'ü daha büyük bir TV seti arzulayan kadınlar için de önemli. Buna rağmen, daha büyük bir TV istemeye yüzde 10 daha yatkın olan erkeklerin, 'daha büyüğü daha iyidir' felsefesini benimsediğine hiç şüphe yok.
EN 'BABA' TEKNOLOJİLERE HAZIR OLUN
Herhalde babalar ve çocuklarının yaşadığı kuşak farkı 2019 yılında doğan bebeklerle babaları kadar açılmamıştır. Artık yapay zekanın bulaşmadığı ürün neredeyse yok. İnternet olmayan tanımadıkları bir dünyaya doğdular. İşte en baba teknolojilere doğan bebekleri çağı... Kuşaklar arasındaki fark hiç bu zamanki kadar açılmadı. Yine de babamla konuşulacak ortak şeyler bulabiliyorum. Ancak benim işim daha zor. Babamla aramda yaş farkı makuldü. Peki, bu zamanda benim gibi eskisine göre geç sayılacak bir yaşta baba olanların durumu nasıl olacak? Şüphesiz her dönemin baba teknolojileri farklı olacak. Ben kendimden örnek verirsem sanırım daha iyi anlatabiliriz. MAKİNELER KADAR ÖĞRENELİM
Benim babamın doğduğu evde elektrik yoktu. Dolayısıyla elektrikli hiçbir alet de bulunmuyordu. Bilgisayarla hiç tanışma şansı olmadı. Ben üniversite yıllarımda bilgisayar, ilkokulda ise atari ile tanıştım. Uzaktan kumanda ilk çıktığında babamla birlik olup dedemi uyumaya göndermek için kullanıyorduk. Gerçi anlaması çok uzun zaman almadı. Sanırım her babanın çocuğunun tanıştığı yeni araçları anlaması belli bir zaman alacak. Babaların teknolojiyle çok içli dışlı olduğu düşünülür. Benim şansım biraz mesleğim oldu. Doğduğum evde televizyon yoktu. Hatta çamaşır makinesi de yoktu. Sanırım ışıklandırma ve radyo çok değerliydi. Sonra hayatım boyunca tanıştığım teknolojileri saymaya kalksam zamanım yetmez. Ancak en önemlisi kaç yaşında olduğunuz değil, öğrenmeye devam edip etmeyeceğiniz olabilir. Makinelerin öğrendiği dünyada babalar neden öğrenmesin?
EVLAT KADROSU KİMDEN
Peki, Evlat 52141 neredesin? Evet, uzun bir süre önce cinsiyetine bakmaktan kaçınıp beklediğimiz çocuk sürpriz bir günde geldi. Şimdi 2019 yılında doğan bir bebeğin doğduğunda ortaya çıkan teknolojileri düşünün. Evde elektriği şöyle bir kenara bırakın, güvenlik kameraları ve kameralara bağlı yapay zeka yazılımları ile iş çok farklı yerlere ulaştı. 5G çağında artık kimse analog sistemlerden söz edemiyor. Düşünün telekom altyapısında bile beş kuşak değişimi yaşayan insanlarız. Artırılmış ve sanal gerçeklik kuşağına neleri miras bırakıyoruz? 2019 yılında doğan bebekler internetin uçakta, uyduda, denizde olduğu bir dönemde dünyaya geldi. Peki, bu dönemin kuşak farkı nasıl oluşacak? Ben Evlat 52141 ile aramdaki mesafeyi nasıl kapatacağım? Gerçekten aradaki mesafe korkutmuyor değil. Eğer doğduğu dönemdeki teknolojileri saymaya kalksak başa çıkmamıza imkan yok. Artık onun döneminde akıllı telefonların kameraları değil, işlemcileri ve üstünde çalışan uygulamalarda yapay zeka kullanıyor.
KUŞAK FARKI OLMAZSA ÖĞRENEMEZ
Eğer kuşak farkı olmazsa çocuğunuz yeni şeyler öğrenmemiş demek olacak. Ancak sahip olacağınız ortak değerler onun doğru referans noktalarından geçerek karar vermesini kolaylaştıracak. Evet, o da bocalayacak, o da gerçeküstü zamanlara denk gelen teknoloji çağında doğruyu bulmakta zorlanacak. Bizim dönemimizde önce doğanlar hep bir sonrakine siz şanslısınız derdi Şimdi ben onlara şanslı demeyi isterdim. Ancak onlar Hababam Sınıfı, Kemal Sunal, Şener Şen filmlerini izlerken ne düşünecek? Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Fazıl Hüsnü Dağlarca okurken neler hissedecek? Her gün yeni bir hikayeyi kulağına fısıldadığınız bebeğin doğru referans noktalarına sahip olması kolay değil. Mutluluğu genetik olarak miras bırakmamız olanaksız. Bakıyorum da hikaye kitaplarının bir çoğuna daha Cumhuriyet bile gelmemiş. Örneğin, o yüzden ben Cumhuriyet ilan etmemiş hikayelere mesafeliyim. Prens ya da prenses değil, iyi bir insan olmayı miras bırakmak bu dönem her dönemden daha da zor.
EN İYİ İZLEME DENEYİMİ TV EKRANINDA
Teknoloji TV izlemek için giderek daha fazla yöntem ve ortam yaratırken, izleyiciler programları daha küçük bir cihaz yerine daha büyük bir ekranda izlemenin sağladığı kaliteyi gitgide daha fazla takdir ediyor. Yüzde 80 gibi çok yüksek oranda katılımcı halen en iyi izleme deneyiminin TV'de olacağına inanıyor. Bunun için verilen sebepler arasında yüzde 72 ile daha rahat izleme, yüzde 60 ile daha yüksek görüntüleme kalitesi ve yüzde 18 ile evde etkileyici bir görüntü yaratması yer alıyor