Tarihin sorusu şuydu: Maveraünnehir nereye dökülür?
200 yılda koca bir imparatorluğu istibdat diye yırtınarak dar bir kapıya hapsedenlerin yüzündeki utanmaz küstahlığa. Oraya akar...
Peki, Askeri Mahkemeler kaldırılıp askeri cumhuriyetin izleri silinince, ordu sivil denetime açılınca, FETÖ şemsiyesine gizlenmiş darbeci geleneğin kuyruğu niye dingilder Çekirge?
Çünkü bazı kuyruklar tutulup şöyle bir çekilecek ve örtünün altından çıkan o çirkinlik havada döndürülüp şehir çöplüğüne sallanacak da ondan!
Sıkıntı orada...
Öte yandan bir güruh var ki, aman diyorum! Ahir ömrümüzde mütemadiyen bunları dinledik.
Halkın, dış düşmanla savaşsın diye delik cebinden satın aldığı silahları halka doğrultan, doğrultulmasına tezahürat yapan, teşvik eden, oralarda yatıp kalkan dandirikten seçkinler güruhuydu bu. Yok ülke batacak, yok Mustafa Kemal yara alacak, yok şu, yok bu.
Hep aynı tatava!
Asıl mesele enflasyonlarla, krizlerle, teşviklerle sülalece göbek şişirmek. Anadolu'dan gelen tüccarların kafasını koparmak, illegal borsalarda malı götürmek.
Hep ama hep dillerinde sözde vatan. Hadi oradan, o da yalan.
Bir bakıyoruz, ne kadar Türkiye düşmanı varsa alayının kankisi bunlar. Her nerede ebelek bir ecnebi kin kusuyorsa, fotoğraflarda kadeh kaldıran, ağız yayık sırıtan gene bunlar.
Topunun dış ülkelerde paraları, villaları, katakullici ortakları, falanları filanları...
Yani? Yanisi gerçekten maskeler fora.
Ne kadar burnundan kıl aldırmaz, gergin nane molla varsa tam kadro iflasta.
Korku, endişe, vesvese basan pompalar kurudu. Uğursuz şatolar zangır, zangır...
***
Biz mikroskopu vesveseye odaklayalım. Vesvese mühim mesele. Bilinç akışı denir, o nam metotla yazarsak şöyle:***
Şimdi bir kere daha soruyorum: Maveraünnehir nereye dökülür?