Memleketim Antep'in çok sevdiğim bir lafı vardır: "Hak hak, bunlar da sana müstehak..." Ucu kendisine dokununcaya kadar her şeye seyirci kalanların, geliyorum diyen tehlikeyi duyurmak için yırtınanlara, "Salak mı bu?" diye küçümseyerek bakanların kaçınılmaz kaderidir. Bu kez de değişmedi. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın," dediler, döndü onları da soktu sonunda... Dalaman marinasını içlerinde bir tane bile hidrobiyolog olmayan SİT Kurulu "Kaplumbağa bölgesine yakın," diye engelledi, kimsenin gıkı çıkmadı. Büyük Kulüp'ün marina projesi için aralarında aklı başında yatçıların da bulunduğu bir kitle ortalığı birbirine kattı. İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, "Bu şehre 11 marina lazım. Bunları yapacağım," dediğinde sıradan vatandaş değil entelektüellerimiz hatta yatçılarımız ayaklandı. İki yılı aşkın bir süredir Maliye'nin marinalardan almaya çalıştığı haksız, insafsız ve mesnetsiz paraları yazıyoruz. Kimsenin umuru olmadı. Sözleşmede olmadığı halde hasılatın yüzde birine el koydular, marinacıların bile tamamından ses çıkmadı. Ardından deniz alanı kirası diye bir şey çıkarıp denizden kira istediler, hem de civardaki villa rayicinden, yine ne yatçının ne diğer marinacıların umuru oldu. Şimdi buralara geldik. Marinalar fahiş sayılacak paralarla ihaleye çıkarken olaya "Aman devlet para kazanıyor," diye bakanlar, her şeyin bir maliyeti olduğunu düşünemediler. Yani eninde sonunda ödenen o paraların dönüp dolaşıp kendilerinden tahsil edileceğini hesaplayamadılar.
HER ŞEYİN MALİYETİ VAR
Ekonominin arz-talep diye bir kanunu vardır. İstanbul'un iki marinası var, ikisi de ağzına kadar dolu. İnsanlar sırada, teknelerini koyacak yer bulamıyorlar. Her şey normal gitse bile bu şartlarda dolaylı dolaysız zam yaparlar kardeşim. Kaçış yok. Bugün önce Setur, sonra Ataköy, ardından yine Setur, yine Ataköy... Var mı tekneni götürecek başka alternatifin? Ama bu kez işin altında başka bir etken daha var. Maliye, Ataköy'den 2 trilyon almış deniz kirası olarak. Hem de geriye dönük '18 yılın parasını', yeni kiracıdan aba altından sopa göstererek... Böl bakalım marinadaki tüm teknelere, tekne başına kaç para çıkıyor. Ben böldüm 600 tekneye, tekne başına yaklaşık 2 bin avro çıkıyor, iyi mi? Servet düşmanlığı desem, bu durumda kazığı servet sayılacak teknelerin sahipleri değil, yine orta sınıf tekneciler yiyor. Çünkü parayı çıkarmak için en küçük tekne boyu olarak yaklaşık 13 metreyi baz almışlar. Teknesi 14 metre olana avro bazında zam yüzde 34, küçük tekne sahibine ise zam yüzde 160... Seneye bu 2 trilyonu ödemeyecekler. Fiyat düşer mi? Onu da sanmam... Şimdi işin daha da kötü bir yanı var, asıl tehlike şu: Ataköy'ü gören diğer marinalar da "Bizim marinamız daha bile iyi," diye yükseltecekler fiyatları. Yapmazlar demeyin yaparlar, yapacaklar... Bu durumda seneye yapılacak Kalamış marina ihalesinde bedel, bu fiyatlar göz önüne alınarak tespit edilecek. Devlet "Çok para aldım," diye sevinecek, belki bazı safdil dostlarımız da "Aman ne güzel bedavaya gitmedi," diyecek... Şimdi yatçı dostlarımın aralarında "Para toplayıp kendimiz marina yapalım," diye konuştuklarını, yazıştıklarını duyuyorum. İçimden gülüyorum. Cebinde milyon dolarlarla marina yapacağım diye ortalıkta dolaşan koca koca şirketlere bile bürokrasi geçit vermezken, bu işi sen nasıl becereceksin kardeşim? Bu işin sonu ne olur, söyleyeyim. Bu fiyatlar çok, ama çok yüksektir. Küçük tekneler için iki-üç yıllık kira, bir tekne bedeli demektir, bunu da kimse ödeyemez. Arz talep meselesi, küçükler kendilerine bir yer bulmaya çalışır, eninde sonunda İstanbul'da biraz zor barınırlar. Yani sizin ödediğiniz vergiyle, ödediğiniz KDV, ÖTV vs ile yapılan marinalarda barınamayacaksınız. Güneydeki yatçılar için alternatif biraz daha çok ama yabancıların giderek Yunanistan'a yöneleceği kesin. Nitekim işadamı bir arkadaşım Yunanistan'ın Türk sahillerine bakan adalarda marina yatırımı yapacak firmalara kolaylık sağlayacağını ve yüzde 50 Yunan ortaklıklarına hemen izin verdiklerini anlatıyordu. Bu durumda bizim vatansever bürokratlarımız, şöyle veya böyle marina yapımını engelleyip yatırımı cazip olmaktan çıkartırken parsayı yine Yunanistan toplayacak. Sağlık olsun diyemiyorum. Yazıklar olsun. Gerçekten yazıklar olsun...