Yıl:1999...
28 Şubat darbe yönetimi, emrindeki kukla hükümet aracılığıyla yine başörtülü öğrencilere zulmediyor... Başörtülü kızlar yine üniversite kapılarından kovuluyor... Aileleriyle beraber milyonlarca dindar insan sırf inançlarından ötürü aşağılanıyor,dışlanıyor...Eğitim hakları gasp ediliyor...Başörtülü kızların hayatları karartılıyor...Ve bu alçak zulmü kınamak için üniversite önlerinde toplanıyor milyonlarca başörtülü öğrenci...
Zalim generaller ve o darbeci generallerin emrindeki siyasetçiler, akademisyenler, yargı mensupları ve gazeteciler bu milletin çoğunluğunun değerlerine saldırıyor,saldırıyor...
İşte o karanlık darbe günlerinde milletin çoğunluğunun inançlarına saldırmayı ve darbecilerin emirlerine harfiyen uymayı iş edinmiş bir gazeteci müsveddesi Radyo D'de yaptığı Bab-ı Ali Yokuşu isimli programda milyonlarca başörtülü kadınla ilgili şu iğrenç sözleri sarfediyor:
"Üniversite önünde eylem yapanların arasında bakıyorum da aralarında öğrenci yoktur. Belki bir iki tane.
Bunlar kevaşe kevaşe... Bunlar şeytana tapanlar. Satanistler ve şeytanla işbirliği halinde oraya toplanmışlar. Bunları odunla döveceksin... Zaman zaman kimi askerlerin gereksiz çıkışlar yaptıklarını düşünürdüm ama bunlar hiç gereksiz değilmiş. Bu aşağılık köpek sürüsüne az bile yaptıkları... Bunlara daha örgütlü çıkışlar yapmak lazım. Bunlara balans ayarı lazım; balans ayarı. Bunları takacaksınız rot balans makinesine döndüre döndüre balans yapacaksınız; fahişeler, şerefsizler, satanistler."
Milyonlarca başörtülü kadına ağzını doldura doldura "kevaşeler" diyor...
Milyonlarca başörtülü kadına ağzını doldura doldura "fahişeler" diyor...
Milyonlarca başörtülü kadına ağzına doldura doldura "satanistler, şerefsizler" diyor...
Milyonlarca başörtülü kadına ağzını doldura doldura "aşağılık köpek sürüsü" diyor...
Milyonlarca başörtülü kadına ağzını doldura doldura "bunları odunla döveceksin" diyor...
Ve bu iğrenç sözlerini bugün hâlâ hiç utanmadan,hiç sıkılmadan TBMM çatısı altında savunuyor... "Az bile söyledim. Yanımda olsalar döverdim" diyor...Ve hayatına hiçbirşey olmamış gibi devam ediyor...
Darbecilerin emirleriyle yaptığı iğrençliklerden hesap sorulmayacağını düşünüyor çünkü..."Bu sümsük yandaş medya bana hesap soramaz" diyor... "Ben yine o pısırıkları iki lafımla tava getiririm" diyor... "Benden iki övgü duydular mı helva gibi yumuşar bu ezik tipler" diyor...
"Fethullah Gülen'in en önemli medya adamı beni aradı ve "Fatihçiğim senin aleyhine bir ilanı basmadım" dedi" diye açık açık köşesinden yazıyor..."Biz cemaatle anlaştık,bana dokunamazlar. Ertuğrul,Zafer,Çekirge ve Uğur'u alacaklar" demesindeki özgüven herhalde bu tür etkenlerden kaynaklanıyor...O özgüvenle milyonlarca başörtülü kadına küfretmeye, hakaret etmeye devam ediyor...
Eğer Ekrem Dumanlı bu 28 Şubat tetikçisiyle kurduğu garip münasebeti taktiksel sebeplerle kuruyorsa ve bu darbecilerin emrinde çalışan,milyonlarca başörtülü kadına küfreden herifle ilgili hukuken gereken yapılacaksa hiç sözüm olmaz,bilakis bu taktiği takdir ederim... Ama eğer tersi bir durum varsa ve bu küfürbazın "Cemaatle anlaştım" sözü doğruysa,bu garip ilişkilerle paçayı sıyıracaksa bu millet Ekrem Dumanlı'lara da bunun hesabını sorar,affetmez...Milyonlarca başörtülü kadın Hizmet'in çeşitli kurumlarının kapılarına dayanır...
Fakat ben Dumanlı'nın birinci ihtimali hayata geçirdiğine eminim... Nitekim Fethullah Gülen Hocaefendi de 28 Şubat'ın başlarında taktiksel amaçla bazı generallere yakın duran açıklamalar yapmıştı,hatta Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı -eğer kabul etselerdi- 28 Şubat generallerinden birkaçına Mayıs 97'de "Hoşgörü Ödülü" verecekti...O dönem sığ bir bakışla "Hoca,28 Şubat'ı destekliyor" gibi saçmasapan yorumlar yapılmıştı...Oysa Hocaefendi darbecilerin ekmeğine yağ sürmek istemiyordu,lüzumsuz ve zamansız çıkışların darbecilerin Müslümanları daha fazla ezmesine vesile olacağını biliyordu...Hizmet hareketi o dönem bu haklı taktiksel adımı attı,geri çekilir ve boyun eğer gibi yaptı,güç topladı,akıllıca örgütlenmeye devam etti ve zamanı gelince askeri vesayetin tepesine binilmesinde bir numaralı öncü kuvvet olarak sivil iradeyi destekledi...Darbeci generallerin ve bütünüyle Ergenekon'un yargılanabilmesi Fethullah Gülen ve Hizmet sayesinde oldu...Bunu inkar eden alçaktır...
İşte şimdi de 28 Şubat yargılanırken yine tüm gözler Fethullah Gülen Hareketi'ne çevrilmiş durumda... Ergenekon ve Balyoz'daki gibi tavizsiz mi davranılacak,yoksa garip pazarlıklar mı yapacak Hizmet?
Askeriyle,soyguncularıyla,bürokrasis iyle,medyasıyla 28 Şubat çetesi toptan mı yargılanacak? Yoksa Başbakan'ın haklı olarak yakındığı gibi "Sadece askerleri yargılıyorlar...Geleni indir gideni indir... Bu 28 Şubat'ın sivil ayakları yok mu? Medya ayağı yok mu? Niye ona hiç dokunmuyorlar? Sadece askerler mi suçlu?" noktasında mı kalınacak?
Bunun cevabını Fethullah Gülen Hareketi'nin tavrı belirleyecek.