Şu sıralarda sinemalarda gösterilen Aşk Sarhoşu (Love & Other Drugs) isimli film, Viagra konusunu gündeme getiriyor. Ben de epeydir bu konulardaki ilk film hangisi olacak diye bekliyordum. Tam onu düşünürken Woody Allen'ın son filmlerinden Uzun Boylu, Esmer Birisiyle Tanışacaksın'ı (You Will Meet a Tall Dark Stranger) gördüm. Üstadın bilinen temaları etrafında bazen güldürerek, bazen bir hayli sıkıcı olarak devam ediyor. Deconstructing Harry'den beri onun beraber olduğu fahişeleri yakın çevresine önemli biri olarak tanıtan kahramanları beni en çok güldüren şeylerden. Hele Harry'deki, buraya yazmaktan tahaccüp edeceğim espriyi, hatırladıkça gülerim. Bu defa da benzeri bir ilişki var. Adam 40 yıllık karısından ayrılıp beraber olduğu fahişeyle evleniyor, onu da çevresine 'oyuncu' diye tanıtıyor. Filmin bir sahnesi çok 'anlamlı'. Yakın çekimle bir kutu Viagra gösteriyor Allen. Adam hapını alıyor ve kadının bütün tekliflerini, ilacın etkisini göstereceği süreye kadar bin bir bahane uydurup, yalan söyleyerek geçiştiriyor. O hap ilk kez icat edildiğinde bir yazı yazmıştım. Viagra ile birlikte dünya değişiyordu. Nasıl doğum kontrol hapı, bir devrim başlatmış ve feminizmi dünya sahnesine taşımışsa Viagra, feminizmi sona erdiriyor ve 'maşist', yani eril bir dönemin kapısını aralıyordu. Clinton'ın, Monica Lewinsky ile yaşadığı rezaletin bana göre başka türlü o şekilde geçiştirilmesi olanaksızdı.
ERKEKLER, SPOR SALONUNDAN ÇIKMIYOR
Bizde sanıldığının ve yaşandığının tersine 1968 olayları, sadece sol açılımlar değildi. Bir özgürleşme hareketiydi. Özgürleşme cinsellikle başlıyordu. Doğum kontrol hapı bulunmuştu. Başlangıçta, Philip Roth'un Indignation (Öfke) adlı romanında anlattığı gibi kampuslarda dekanlar tarafından veriliyordu öğrencilere ve dekan, hapı verdiği kızın ailesine mektup yazarak durumu bildiriyordu. Sonradan yaygınlaştı. Böylece cinsellik püritenliğin sınırlarını aştı. Tek bir amaca dönük olmaktan çıktı. Cinsellik artık bedenin tanınmasında ve özgürleşiminde bir araçtı. Arzu ve haz kavramları, yeni anlamlar kazanıyordu. Ardından feminizm geldi. Özgürleşmiş bir bedenin bilinci de özgür olmalıydı. Erilliğin geriye itildiği bu dönem artık kapandı. Dünya bir kez daha erkeklerin eline geçti. Viagra, insanlara sonsuz gençliğin kapısını aralıyor. Onunla birlikte erkek dünyasının nasıl değiştiğine bakmak bu gençliğin anlamını bize veriyor. Dünya, tam bir erkek oyunu olan futbolla yatıp kalkıyor. Erkekler spor salonlarından çıkmıyor. Vücutlarına kadınlardan çok daha fazla düşkünler artık. 'Vücut yapmak' en önemli amaçları arasında. Erkekler arasındaki dostluk, arkadaşlık, hele 40 yaşından sonra, bambaşka boyutlar kazanıyor. Birlikte oturuluyor, geziliyor, yeniyor, içiliyor. Neredeyse kadınların olmadığı bir hayat. Artık 'bakımlı erkek' diye bir olgu var. 'Metroseksüel' denen 'tip' etrafta. Havaalanlarında erkekleri hem alışveriş yaparken hem de tuvaletlerde 'süslenirken' görüyorum. Cilt bakım ürünlerinin haddi hesabı yok. El kreminden, 'akşamdan kalmalar için' satılan kremlere, göz etrafı kırışıklıklarını giderecek ürünlere kadar envai çeşit şey uçuşuyor çevremizde.
40'INDAN SONRA İKİNCİ HAYAT BAŞLIYOR
Fakat hepsinden önemlisi yaşlı adamgenç kız aşkının kazandığı yeni boyutlar. Eskiden çekinilen, korkulan, kaçınılan ve efsanelere konu olan bu kısıtlama, artık hayatın sıradan bir parçası. İnsanlar neredeyse yaşı yaşına, başı başına denk kadınlarla gezen erkeklere şaşıyor. 'Viagra cesareti' erkek cüretine yeni anlamlar kattı, katıyor. Televizyon dizileri ortada. Bizdeki Çocuklar Duymasın, 'taş fırın erkeği' diye bir kavram üretti. Sertlik, erilliğin en önemli parçası. Çok fazla değil, 10 yıl önce böyle bir dizinin yapılması, yayınlanması, o 'sert' erkek nedeniyle pek o kadar kolay olmayacaktı. Şimdi dizi uzun bir aradan sonra 'umumi istek' üzerine yeniden yayınlanıyor. Kısacası erkekliğin, erilliğin yapısı, niteliği değişiyor. Reklamlar başka bir yol, başka bir ortam. Bakın etrafınıza, bütün resimlerde, filmlerde, dev gibi, Apollon kadar yakışıklı ama burnundan kıl aldırmayan insanlar göreceksiniz. Viagra ile birlikte, ebedi erkeklik geri döndü. Hayatın belli bir noktada geri çekilmesi, içine dönmesi, dışına kapanması artık söz konusu değil. Tersine insanlar ikinci hayatlarına başlıyor, 'o' yaştan sonra, neyse artık o yaş. Bütün bunlar iyi hoş ama sözünü ettiğimiz erilliğin Türkiye gibi zaten 'patriarkal', erkek egemen ve şiddetle bu derecede iç içe geçmiş bir toplumda ifade ettiği başka anlamlar yok mudur derseniz, sorulacak sorudur ama cevabı başka bir yazının konusudur derim.