Usta oyuncu Erdal Özyağcılar'ı kimi Züğürt Ağa, Kibar Feyzo, Çöpçüler Kralı, Şabaniye gibi sinemada unutulmayan filmlerdeki rollerinden kimisi de Bizimkiler, Şehnaz Tango, Elveda Rumeli gibi dizilerden hatırlıyor. Sinemada ve dizilerde hiç de azımsanmayacak bir kariyere sahip ünlü oyuncu aslında çok güçlü tiyatro geçmişine de sahip. Kenter Tiyatrosu ve Dostlar Tiyatrosu'nda da sahne tozu yutan çok önemli bir isim.
Özyağcılar, 50'li yılı aşkın kariyerine sığdırdığı başarıların arkasına sığınan değil tam tersine daha neler yapabiliriz diye sürekli çalışan biri. Nitekim şu sıralar Üsküp'te çekilecek bir dizi için yeniden Makedonya yolculuğuna hazırlanıyor. Usta oyuncuyla Tolgahan Sayışman'ın yapımcılığında geçtiğimiz hafta gösterime giren Aynasız Haluk adlı film münasebetiyle bir araya geldik. Filmden, kariyerine, babaannesinden kızına kadar geniş yelpazede bir söyleşi yaptık. Ancak unutulmaz rollerle anılan usta oyuncu Erdal Özyağcılar, güzellik sırlarını paylaştı diye yazmak hiç aklıma gelmezdi. Usta oyuncu tam Hollywood starları gibi yaşıyor. İşte bu söyleşi, 74 yaşındaki Özyağcılar'ın güzellik sırlarını, aşka bakış açısını, 54 yıllık eşi Güzin hanımla uzun ilişkilerinin formülünü, gençlere tavsiyelerini öğrenmeyi vaat ediyor...
- Tolgahan Sayışman'ın yapımcılığını üstlendiği Aynasız Haluk filminde rol alma süreciniz nasıl gelişti?
- Tolgahan'la Elveda Rumeli zamanı tanıştık. Bana bu filmde oynamam için teklifte bulunduğunda ilk işine katkı sağlamak istedim.
- Yücel Komiseri oynuyorsunuz değil mi?
- Evet, klasik bir emniyet amiri... Babacan bir adam. Bir de ona ağız koydum, Gaziantepli yaptım amcayı. Öyle birini oynadım, fena da olmadı.
- Son dönemde biyografi filmlerinin çok izlendiğini görüyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Konu çeşitliliği güzel. Yelpaze geniş. Biyografik filmler her dönem kendi cazibesini yaratmıştır.
- Siz ister misiniz hayatınız film olmasını?
- İstemem, benim film olacak bir hayatım yok. Farklı bir hayat çizgisine, alın yazısına sahip kişilerden yapılıyor o filmler. Benim hayatımdan film çıkmaz. Ama belgesel çıkar. Kitap düşünüyorum.
ARTİSTİK EGOLARA GELEMEM
- Kariyeriniz boyunca çok önemli isimlerle çalıştınız, önemli işlerde yer aldınız. Kendinizi şanslı hissediyor musunuz?
- Tabii ki çok şanslıyım. Ben iki konservatuvar bitirdim. Ahmet Kutsi Tecer, Melih Cevdet Anday, Yıldız Kenter gibi isimlerden eğitim aldım. Kent Oyuncuları kadrosuyla Dormen Tiyatrosu'nda oynuyorduk. Bir giriyorduk içeri, Altan Erbulak, Erol Günaydın, Pekcan Koşar, Haldun Dormen, Müşfik Kenter... Düşünebiliyor musunuz? Ben kendimi sirkte yetişmiş trapezci gibi görüyorum. Sirk gibiydi... Orada onlardan ne öğrendiysem onu yaşıyorum - Sizinle çalışanlar da çok şanslı değil mi?
- Hem şanslı hem şanssız. Çok disiplinliyimdir. Sete asla geç kalmam, kalanları da sevmem. Setler ego tatmin yeri değildir... Yaptığın rolde başarılıysan egoyu hak edersin. Artistlik egolara asla gelemem. Hemen tavrımı koyarım. Sektör bilinci diye bir şey var. Yapımcısıyla oyuncusuyla yönetmeniyle kocaman bir sektör. Robert de Niro'ya "Nerede çalışıyorsun?" diye soruyorlar "Ben sanayide çalışıyorum" diyor.
- Peki sizin tabirinizle bu sanayide çalışan gençler için ne tavsiyede bulunursunuz?
- İşine bir saygın olsun önce... Sen işini iyi yaparsan ün de gelir para da... Ama ünle parayı başa koyarsan üç-dört sene sonra kaybolur gidersin. Rolün küçüğü büyüğü olur, önemli olan onu sahiplenmek.
- Zor biri misiniz?
- Ben aslan burcuyum. Bana "Sen en büyüksün, sen şöylesin sen yaparsın" de, Hindistan'a yalın ayak gider gelirim. Bana iltifat et, yücelt beni, gururumu okşa ondan sonra kenara çekil seyret. Benim olayım bu.
- Yaş aldıkça daha karizmatik hal aldığınıza dair yorumlar okudum...
- Evet, öyle diyorlar. İşte bu tamamen düzenli aile yapısıyla ilgili. Ben çok evcimen bir adamım. Allah bana çok güzel bir ev nasip etti. Evde mutlu olan kendi halinde biriyim.
- Peki, bu karizmatik görüntünün belli bir formülü var mı?
- Uykuma çok dikkat ederim. Kendimi bildim bileli sekiz-dokuz saat uyumadan sete veya işe gitmem. Yemekle aram çok iyi, çok da iyi yaparım. Kilo alırsam diyetisyene giderim. Son beş-altı senedir iki öğüne düşürdüm yemeği. Arada bol su içerim. 15 senedir bana babası gibi bakan uzman bir doktorum var. Ayda bir uğrarım tansiyonuma bakar, gerekirse tahlillerimi yapar. Eşi de ortopedi profesörü. Her sene dizlerime iğne yapar.
Altı ayda bir check- up yaptırıyorum. Ben bir profesyonelim, iyi bakmak lazım kendime. Dipçik gibi çıkman lazım sahneye, sete.
- Bu bilinç hep mi vardı yoksa yaşla ilgili gelişen bir durum mu?
- Hep vardı bende bu bilinç, aileden gelen bir durum. Bizim aile alternatif tıp konusuna da çok düşkün.
- Başka neler yapıyorsunuz kendinize bakmak için?
- Beşiktaş hamamının müdavimiyim. Her hafta giderdim, kese yaptırırdım. Şehir tiyatrolarındayken 80'li yıllardan bu yana kendi kremlerimi kendim yaparım. Onların içine koku koyardım. Bol pamuklu vazelinle silerdim makyajımı. Şimdi kolonyalı mendil sürüyorlar yüzlerine, ben asla yapmam.
AŞKTA RUHSAL DOYUM ÖNEMLİ
- Kızınız Zeynep Özyağcılar'ın yazıp yönettiği ve oynadığı En Güzel Parçam adlı oyunda da bir buzdolabını seslendiriyorsunuz...
Nasıl bir deneyimdi?
- En Güzel Parçam Zeynep'in pandemide yazdığı bir oyun. Üstünde çok durduğu, ince eleyip sık dokunarak yazılmış bir oyun metni. 2042'de yapay zeka ile aşk yaşayan bir kadının hikayesini anlatıyor. Oyunda elektronik aletler birbiriyle konuşuyor, bu fikri çok beğendim. Ben buzdolabını seslendiriyorum, Güzin de kahve makinesini. Bizim için de ilginç bir deneyim oldu.
- Sizin teknolojik aletlerle aranız nasıl peki genel olarak?
- Olabildiğince... Akıllı telefondan anlıyorum. Instagrama fotoğraf koyabiliyorum. Yetiyor. Facebook ve Twitter'ım yok. Olanlar sahte hesaplar.
- Oyun yapay aşkı sorguluyor. Sizce günümüzde aşk nasıl yaşanıyor?
- Aşkın geçmişi geleceği yapayı olmaz bence. Aşk çok farklı bir duygu bütünlüğü. Kadın erkek ilişkilerinin boyut değiştirmesi aşkı zedeliyor. Aşk ne kadar naif, ne kadar iki kişi arasında kalırsa ve bedensel değil ruhsal tatmin yaşanırsa o daha sağlıklı olur. Aşk deyince bedensel fiziksel tatmin anlaşılıyor o üzücü, o aşk değil.
- İlişkilerin kısa sürmesinin sebebi bu mu sizce?
- 54'üncü yılımıza geldik biz Güzin'le. Bizim sırrımız saygıdan başlıyor. Evli bile olsan herkesin kendi mahremi, kendi özeli var. O sınırları iyi bilmek iyi çizmek gerekiyor. Birbirimizin sınırlarını biliriz. Dengeli tolerans çok önemli. Yüksek sesli bile olsa onun altında bir sevgi yatmalı, nefret veya öfke değil. Bir de biz artık birbirimizin neye kızıp neye tepki vereceğini tahammül derecelerini biliyoruz. Güzin çok sevecendir, insan canlısıdır. Yay burcudur. Bir şeyi üç defa söylersen tersini yapar. Onu da biliyorum.
BENDEKİ SAÇLAR KİMDE VAR!
- Kozmetiğe de düşkünsünüz...
- Tabii abi, benim bir makyaj silme çantam var aklın durur. Makyaj öncesi kremim, makyaj sonrası kremim var. Sodalı spreylerim... Ben yüzümle bedenimle para kazanıyorum, sermaye bu abicim.
- Bir dönem şampuan ticareti de yapmıştınız değil mi?
- Ticaret değil, beni 80'li dönemlerde tiyatrodan attıklarında çok işsiz kaldım. Baldızım eczacıdır, onun teşvikiyle Mecidiyeköy'de bir dükkân tuttuk, kendim imal ediyordum, arkadaşım da onları satıyordu. Uzun sürmedi o iş ama şunu söylemek istiyorum benim yaşımda böyle saça sahip olan çok az kişi var. Bana bir şampuan reklamı gelmesini bekliyorum. Yakışıklı gençleri koyuyorlar reklamlara, o adamın şampuana ihtiyacı yok. Bendeki saçlar kimde var.
- Varlıklı bir ailede büyüdüğünüzü biliyorum ama parayla ilişkiniz nasıl merak ediyorum?
- Biz Konya Türkmeniyiz, baba tarafından ahilik var. Babaannem Nakşıbendiydi, dayım Bektaşiydi. Bursa'da en iyi arkadaşım Museviler'di.
Dini bağları kuvvetli, ilişkileri iyi olan bir aileydik. Babam dericiydi, durumumuz iyiydi. Siyah Citroen'ler vardı. Annem çok istiyordu ama babam gösteriş olur diye almadı. Çok büyük iki katlı bir evimiz vardı. Bu ev var bir de araba koyarsak laf olur dedi almadı babam. Benim tutumluluğum ondan kaldı...
INSTAGRAM HESABI YÜKSEK OLANLARA FİLM ÇEKTİRİYORLAR
- Hoşgeldin Boyacı oyunuyla tiyatroda sahneye çıkıyorsunuz. Son dönemde TV yıldızlarını tiyatroda da görüyoruz, nasıl karşılıyorsunuz bu durumu?
- Instagram hesabı yüksek olanlara film çektiriyorlar. Beni ilgilendirmez, filmde olur. Dizide de olur ama iki, üç dizide oynayıp da hiçbir tiyatro eğitimi olmadan, diziden aldığı seyirci algısıyla, sahneye çıkmak çok yanlış. Tiyatro bunu kaldırmaz. En az beş yıl eğitim alınması gereken bir sanat dalı. Dizide vücudunun dörtte biriyle oynuyorsun ama sahne öyle değil. Durun bir daha yapayım diyebileceğin bir yer değil. Oyuncu koçuyla çalıştık diyorlar. Oyuncu koçları hap bilgi veriyor. Oyunculuk haplarla olmaz. O hapların sonra yan etkileri oluyor, organik olmuyor.