Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

Her mevsim ayrı güzel: Londra

Londra... Thames Nehri’nin kıyısında kurulu, tarihin ve modernliğin iç içe geçtiği, kozmopolit bir metropol. Sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir kültürel merkez, bir sanat mabedi, bir edebiyat yuvası. Sayısız müze ve galerisiyle sanatseverleri, West End tiyatrolarıyla tiyatro tutkunlarını, Hyde Park ve Regent’s Park gibi yemyeşil alanlarıyla doğaseverleri kendine çeken bir cazibe merkezi

Londra, kısa ya da uzun her seyahatte hafızalara kazınacak deneyimlerle dolu, dünyanın en kozmopolit şehirlerinden biri. Her mevsimde başka bir keyfi vardır şehri keşfetmenin, Kraliyet ailesi, iki katlı kırmızı otobüsleri, yağmurları ve Thames Nehri'yle ünlü bu şehirde, her adımda yeni bir macera sizi bekliyor. Buckingham Sarayı'nın ihtişamından Tower Bridge'in heybetine, British Museum'un zengin koleksiyonundan Shakespeare'in Globe Tiyatrosu'nun büyülü atmosferine kadar her adımda sizi büyüleyen bir şehir. Peki, Londra'yı bu kadar özel kılan nedir? Neden her mevsim milyonlarca ziyaretçiyi kendine çeker? Çünkü Londra, her mevsim farklı bir güzelliğe bürünür. İlkbaharda parklardaki rengarenk çiçekler ve ağaçlar şehre canlılık getirirken, yaz aylarında güneşli günler şehrin keyfini çıkarmak için idealdir. Sonbaharda parklardaki yapraklar sarı, kırmızı ve turuncu tonlarına bürünerek büyüleyici bir manzara oluşturur. Kışın ise şehrin tarihi binaları karla kaplanarak masalsı bir atmosfere bürünür. Londra aynı zamanda bir kültür ve sanat merkezidir. Dünya çapında üne sahip müzeleri, sanat galerileri, tiyatroları ve müzikalleri ile her zevke hitap eden bir şehir. British Museum, National Gallery, Tate Modern gibi müzelerde tarihin ve sanatın derinliklerine yolculuk yapabilir, West End tiyatrolarında dünyaca ünlü müzikalleri izleyebilirsiniz. Peki, bu eşsiz şehri keşfetmeye nereden başlamalı? Hangi köprüden geçip Thames Nehri'nin büyüsüne kapılmalı? Hangi müzenin kapısından girip tarihin derinliklerine dalmalı? Hangi parkta yürüyüş yapıp şehrin karmaşasından uzaklaşmalı? Karar sizin...




Kraliyet dokunuşları
Buckingham Sarayı ve Değişen Nöbet Londra'ya gelen herkesin aklında ilk sırada yer alan yerlerden biri Buckingham Sarayı'dır. Kraliçe'nin evi olan bu saray, mimarisiyle olduğu kadar önündeki nöbet değişimiyle de meşhur. Sabahın erken saatlerinde giderek, askeri disiplinle yapılan bu töreni izlemek, İngiltere'nin geleneklerini ve ihtişamını yakından görmek için ideal. Saray turuna katılırsanız, altın varaklı salonları, değerli sanat eserlerini ve devasa bahçeleri de gezebilirsiniz.

Leadenhall market
Bu haftanın konusu Londra olunca Londra'daki bir arkadaşım mutlaka Leadenhall Market'i de ekle listene dedi. Tarihi atmosferi ve büyüleyici mimarisiyle sizi zamanda yolculuğa çıkaracak bu kapalı pazar, özellikle Harry Potter hayranları için görülmeye değer. Filmde Diagon Yolu olarak kullanılan bu mekan, sizi büyü dünyasının büyüsüne kapılmaya davet ediyor.

Oxford Street ve Harrods
Londra alışveriş konusunda sınır tanımayan bir şehir. Oxford Street üzerinde dünyanın en ünlü markalarını bulabileceğiniz gibi, Knightsbridge'de yer alan lüks Harrods mağazası da görülmeye değer. Londra'nın moda başkentlerinden biri olduğunu unutmayın; dolayısıyla buraya geldiğinizde alışveriş için bolca zaman ayırmanız gerekecek.




Sanat ve tarih bir arada
British Museum Londra'da kültür ve sanata meraklıysanız, British Museum kesinlikle kaçırılmaması gereken bir durak. Dünyanın en büyük ve en kapsamlı müzelerinden biri olan bu müzede, insanlık tarihine dair önemli eserler sergileniyor. Mısır mumyalarından Yunan heykellerine, Roma İmparatorluğu'ndan Antik Anadolu'ya kadar geniş bir yelpazede sergilenen eserler, tarih severlerin ilgisini çekecektir. Girişin ücretsiz olması da cabası!

Yemek kültürü
İngiliz Mutfağını Keşfet Londra'da dünya mutfağından her türlü lezzeti bulmanız mümkün. Ancak İngiliz kültürünü yakından tanımak isteyenler için bazı klasik tatları denemek bir zorunluluk. Sabah kahvaltısında geleneksel İngiliz kahvaltısı ile güne başlamak, akşamüstü beş çayı eşliğinde scone'ları tatmak oldukça keyifli olabilir. Fish & Chips ise İngiltere'nin ikonik lezzetlerinden biri.

Sokak sanatı turuna katılın
Shoreditch gibi semtler, dünyaca ünlü sokak sanatçılarının eserleriyle dolu açık hava galerileri gibidir. Rehberli bir tura katılarak bu sanat eserlerinin hikayelerini öğrenebilir ve şehrin farklı bir yüzünü keşfedebilirsiniz.




God's Own Junkyard'ı ziyaret edin
Walthamstow'da bulunan bu mekan, neon ışıklar, vintage tabelalar ve film setlerinden kalma objelerle dolu bir "hurdalık cennet"i. Fotoğraf tutkunları için eşsiz kareler yakalama fırsatı sunuyor.

Londra'nın ikonu
Londra'nın simgelerinden biri olan London Eye, şehri kuşbakışı izlemek için ideal bir yer. Thames Nehri kıyısında yükselen bu devasa dönme dolaba binip, 135 metre yükseklikten Londra'nın büyüleyici manzarasını izleyebilirsiniz. Özellikle gün batımında ya da gece ışıkları altında bu deneyim çok daha etkileyici olabilir. Şehrin tüm önemli yapıları ayaklarınızın altında olacak.

Covent Garden ve Soho
Eğlence arayanlar için Londra'nın kalbi Soho ve Covent Garden civarında atıyor. Tiyatro meraklıları için West End'deki sayısız oyun, müzikal ve gösteri ideal bir seçenek. Covent Garden'da dolaşırken sokak sanatçılarına rastlayabilir, şirin kafelerde dinlenebilir ya da bölgenin butik mağazalarını keşfe çıkabilirsiniz. Chinatown ise Asya mutfağı sevenler için harika bir alternatif.

Alternatif bir tiyatro deneyimi yaşayın
West End'in büyük prodüksiyonlarının yanı sıra, Londra'da küçük ve deneysel tiyatrolar da bulunuyor. Bu tiyatrolarda yeni oyun yazarlarını keşfedebilir ve farklı performanslara tanık olabilirsiniz.

Thames Nehri'nde tekne turu
Şehirdeki pek çok önemli yapının nehir kıyısında yer alması nedeniyle bir tekne turu, Londra'nın büyüleyici mimarisini su üzerinden keşfetmek için harika bir yoldur. Tower Bridge, Shakespeare's Globe Tiyatrosu ve Parlamento Binası gibi ikonik yapıları seyrederek keyifli bir gezintiye çıkabilirsiniz. Ayrıca bazı tekneler akşam yemeği ve canlı müzik eşliğinde daha lüks turlar da sunuyor.

Parklarda doğayla buluşun
Hyde Park Londra'nın yeşil alanları arasında bir numaralı seçenek Hyde Park'tır. Şehrin karmaşasından uzaklaşmak, yürüyüş yapmak ya da bisiklete binmek isteyenler için bu devasa park adeta bir vaha. Kensington Gardens'ı ve içinde yer alan Prenses Diana Anı Çeşmesi'ni ziyaret etmeyi unutmayın. Ayrıca Regent's Park ve St. James's Park da Londra'nın doğayla buluşabileceğiniz diğer nefes kesici alanlarından.

Columbia Road Flower Market'te renklere boğulun
Pazar günleri kurulan bu çiçek pazarı, rengarenk çiçekler, bitkiler ve canlı atmosferiyle sizi büyüleyecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA