"Hadi çıkarın, nasıl çıkarıyorsunuz? 12 mile çıkardığınızda, Meclisimizin çıkardığı bir yetki var, savaş sebebidir."
Türkiye; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın, 29 Ağustos 2020'de yaptığı bu açıklamadan 22 ay sonra Yunanistan'a bu kez en yetkili ağızdan şu mesajı verdi:
"Gayri askeri statüdeki adaları çeşitli tatbikatlara dâhil etmek, sonu felaketle bitecek bir çabanın ötesinde anlam taşımaz. Aklınızı başınıza alın, şaka yapmıyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Atina'ya bu kadar net ve sert bir mesaj vermesinin arka planı var. Bu arka plana ilişkin ilk yazıyı 6 Eylül 2020'de Yunan istihbaratının kısa tarihi başlıklı yazıda yazdım. Türkiye; Efes 2022 Tatbikatı ile dosta güven, düşmana korku vermeden önce de daha geçen hafta bu köşede NATO'nun iyi ve kötü polisi başlıklı yazıda artan gerilime dikkat çektim. Bu yazının yazıldığı gün itibarıyla söylersem dün (yani perşembe günü) Erdoğan'ın Efes 2022 Tatbikatı'nda söyledikleri neredeyse tüm gazetelerin manşetindeydi.
Peki, Ege'de neler oluyor, yüz yıl öncesinin filmini birileri dünyaya, daha doğrusu bölgemize yeniden izletmeye, hatta yaşatmaya mı çalışıyor? Neredeyse hemen her ülke, post-pandemi sürecinin ekonomik zorlukları ile boğuşurken, deyim yerindeyse burnundan solurken bölgesel, hatta küresel savaş senaryoları mı hazırlanıyor? Yunanistan'ın niyeti ve bizim tutumumuz ne? Ve hepsinden önemlisi 12 mil, bizim için neden 'Savaş Nedeni', Yunanların daha kolay anlayacağı Latince deyimle söylersek 'Casus Belli'. Okunduğu şekilde yazayım, 'Kasus Belli'yi kaşıyan provokatör casus ülkeler kim… Bugünkü yazıda işte bu soruların yanıtını arayacağız.
Casus Belli, Soğuk Savaş döneminde Türk gizli servis çevrelerinde Yunanistan'la gerginlik hallerinde Türkçe düşünülerek 'casus belli' şeklinde ifade edilirdi. Biz de Latince-Türkçe arası sık sık cinas yapacağız bu yazıda.
BIRAKSANIZ EGE'Yİ 'YUNAN GÖLÜ' YAPARLAR!
Öncelikle şu savaş nedeni restinin üzerinde biraz duralım. Bu, bizim için niye bu kadar önemli. Sebebi çok açık: Hali hazırdaki 6 mil uygulaması çerçevesinde Ege Denizi'ndeki Yunan karasuları yüzde 43.6'ya tekabül ediyor. Bizimki ise sadece yüzde 7.4. Eğer korsan 12 mil kararını uygulayabilseler bu oran onların lehine neredeyse iki kat değişecek. Hadi rakam da vereyim: Karasularının 12 mile çıkması durumunda Yunanistan, Ege karasularının yüzde 71.5'ine, Türkiye ise yüzde 8.7'ine sahip olacak. Yok, Yağma Hasan'ın Böreği! Bıraksanız Ege'yi 'Yunan Gölü' yaparlar. Mitolojilerindeki Amazon kadınlarının kraliçesi Ege'ye (Aegea) hâlâ iman ediyormuşçasına hülyalar kuruyorlar. Komşu! Uyan, vazgeç 3 bin yıllık saçmalıklardan.
MİÇOTAKİS'İN BABASINI TÜRKİYE KURTARDI
Yunanistan'ın mevcut başbakanı Kiryakos Miçotakis, 1990-93 yılları arasında başbakanlık yapan babası Konstandinos Miçotakis kadar da bu işi beceremiyor. Babası 1918 doğumlu. 1990-93 yılları arasında Yunanistan başbakanlığı yaptı. En azından Türkiye ile ilişkileri iyi tutmak gerektiğini bilecek kadar feraset ve tecrübe sahibiydi. Öyle ya, baba Miçotakis, 1967'de Yunan albaylar cuntası tarafından tutuklandığında, dönemin Türk Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in yardımıyla kaçabildi. Miçotakis, Türkiye sayesinde hayatta kalabildi, Paris'te sürgünde yaşadı. 1974'te cunta gidene kadar…
Kısa adı EYP olan Yunan Gizli Servisi Ethniki Ypiresia Pliroforion'un (Açılımı, Ulusal İstihbarat Teşkilatı. Ama biz bunu da Türkçe düşünüp El Yapımı Patlayıcı diyelim. El Yapımı Patlayıcı gibi bir gizli servis mübarek.)
Teşkilatın başındaki Panagiotis Kontoleon'la ilgili bilgileri 6 Eylül 2020'de bu köşede ayrıntılı biçimde yazmıştım. Kontoleon, istihbarat teşkilatı kökenli biri değil. EYP'nin başına getirilene kadar Yunanistan'ın en büyük özel güvenlik şirketi olan G4S'yi yönetiyordu.
Kontoleon, belli ki, başbakanı Kiryakos Miçotakis'i adamakıllı bilgilendirmiyor. İstihbaratın tek görevi; bizim Türkçe'deki okunuşu ile 'casus belli' sloganıyla ajan yakalamak değil, Latince'deki anlamıyla 'Kasus Belli'yi, yani savaş nedenini ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Öyle ya, bize kulaç mesafesindeki adaları silahlandırmanın bir 'Casus Belli' olduğunu tespit edemeyeceksiniz ne demeye 'casus yöneticisi' oldunuz. Son iki gizli servis başkanının da meslek dışından seçildiği bir ülkede nepotizm/liyakat problemleri varken diplomasi ve istihbarat işleri rayında gider mi! Gitmez.
Kiryakos Miçotakis'in yakın geçmişte yaptığı belki de ne alaka dedirtmeyecek tek atama Ulusal Güvenlik (SEA) Danışmanını değiştirmesiydi. Bu göreve atanan Aleksandros Diakopulos bir tümamiral. Bir dönem Yunanistan'ın Ankara Büyükelçiliği'nde Deniz Kuvvetleri Ataşesi olarak görev yaptı.
Bu Diakopulos, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Doğu Akdeniz'deki faaliyetleriyle ilgili tartışmalı açıklamaları nedeniyle istifa etti. Diakopulos, Yunan hükümetinin "Oruç Reis denize sismik kablo indirdi, ancak bölgedeki savaş gemilerinin gürültüsü nedeniyle araştırma yapamıyor" iddiası üzerine, "Bir kadın ya hamiledir ya değildir. Az hamile olmaz. Kendimizi kandırmayalım. Oruç Reis sismik araştırmalar yaptı" ifadelerini kullanmıştı. Bu sözleri tepki geçen Diakopulos, Ağustos 2020'de hükümete istifası sundu.
EYP, ciddi ödenek yokluğu çeken gizli servislerden. Servisin 2008'deki başkanı İoannis Korandis, "Türk gizli servisinin 498 milyon euro fonu var. Bizim gibi yılda 1.5 milyon euroyla casusluk olmaz" diye açıklama yapmıştı.
Doğru söylüyor, parasız istihbarat olmaz. Ama hayatta olduğu gibi istihbaratta da her şey 'para' değil. Biraz da feraset lazım. Ege ve Akdeniz'de gerilimin tırmanmasının bir sebebi de Yunan istihbarat yöneticilerinin ferasetsizliği ve Türkofobisi.
OLAĞAN ŞÜPHELİ: ABD VE FRANSA
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yunanistan'a bir 'one minute', onların diliyle 'ena lepto' çekmesinin zamanı gelmişti. Bu konuda sonuna kadar haklıyız. Ve bu işin iki casus, daha doğrusu ajan provokatör ülkesi var: ABD ve Fransa. Yunanistan'ın, ABD'nin haricinde Fransa ile de yeni savunma anlaşmaları imzaladığını sağır sultan bile biliyor.
Kraliçe'nin İngilteresi, yüz yıl öncesinin stratejik hafızasıyla bu süreçte geri duruyor. Bundan yüz yıl önce Yunanistan'ı Vekâlet Savaşı'nın ilk örneğini sergileyip üzerimize salan onlardı. İngilizler, ABD ve Fransa'yı Yunanistan'ı Türkiye'ye karşı kışkırtmaktan geri durmaları konusunda uyaracaktır. Çünkü Türkiye'nin, tepesinin tası attığında neler yapabileceğini en iyi onlar biliyor. Babası Türkiye sayesinde Yunan darbe cuntasından canını kurtarabilmiş olan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in ABD Kongresi'nde bizi yuhalatırcasına kendini alkışlatırken, komşuluk hukukunu hiçe sayması bardağı taşıran son damla oldu.
Komşumuzla Rusya-Ukrayna benzeri bir savaş öngörmüyorum. Rusya, Ukrayna'yı işgale girişti. Yunanistan 12 mil kararı alırsa, silahlandırmaya çalıştıkları bize kulaç mesafesindeki adalara çıkarma yapmak yeterli olur. Bunun üzerine Yunanistan ve ağababası ABD ile Fransa savaşı büyütmek isterse işler değişir. O zaman işin ucu NATO içi bir savaşa kadar gider. Ben bu son senaryoyu çok düşük ihtimal olarak görüyorum. Umarım yanılmam. Ama yine de geçen hafta yazdığım gibi müteyakkız olmalıyız. Zira bu işin provokatör casusları, 'Casus Belli'yi kaşımak için ne gerekiyorsa yapıyor.