1999'da oluşturulmuş ve 2049 yılında bilgisayarda açılmış bir dijital belge hayal edin. Zaten böyle bir şey ancak -Geleceğe Dönüş filmindeki gibi- hayal edilir.
FETÖ, bilim-kurgu filmlerinde görülebilecek bu hayali, komplo maksatlı olarak sahte dijital belge üretirken tarihlendirmede hata yapınca gerçekleştirdi.(!)
Dahası var: 17. yüzyılın hemen başında, 1601 yılında, yani Orta Çağ'ın bitiminden 148 yıl sonra çıktısı alınmış (!) bir dijital belge de söz konusu. Bu sahtecilik, FETÖ'nün Mart 2011'de Ergenekon Davası'na dâhil ettiği Zirve Yayınevi Cinayetleri Davası'ndaki kumpasın da zirve noktası.
HSYK, işte bu kumpasla ilgili olarak uzun bir idari tahkikat yürüttü ve kapsamlı bir rapor hazırladı. Üzerinde kısıtlama kararı bulunan ve henüz ilgili savcılığa bile gönderilmeyen bu raporun ayrıntılarına giremiyoruz. Ama sahte dijital deliller de dâhil pek çok kumpas belgesinin bu soruşturma kapsamında incelendiğini ve Zirve Soruşturması savcıları başta olmak üzere kumpasta zor alan FETÖ hâkim ve savcılarının dosyada olağan şüpheli olduğunu biliyoruz.
Edindiğim bilgilere göre raporda kumpas soruşturmasına karışan yaklaşık 30 FETÖ'cünün adı geçiyor.
Bu isimler arasında İçişleri Bakanlığı'nın başına ödül koyarak aradığı FETÖ savcılarından Zekeriya Öz de var.
Hazırlanan idari soruşturma raporunda yer alan diğer önemli isimler ise Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin eski Başkanı Hayrettin Kısa ve Zirve iddianamesini hazırlayan savcı İsmail Aksoy. Bu iki FETÖ'cü de 15 Temmuz sonrası meslekten ihraç edildiler ve şu an cezaevindeler.
Ayrıca Zirve Davası'nın görüldüğü Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin eski Başkanı Hayrettin Kısa, hâkim Mahmut Mavi, davanın duruşma savcısı Zafer Hazar ve savcı Şeref Gürkan da yine idari soruşturma listesinde yer alan isimler.
Halen cezaevinde olan İstanbul eski Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün de Zirve kumpasının içindeki isim olarak listede yer alıyor.
FETÖ'nün medya ayağında Zirve kumpasıyla ilgili en büyük rolü üstlenen örgüt kalemşörü Adem Yavuz Arslan da listede.
ZİRVEDEKİ MİSYONER
Davayı; FETÖ'nün yönlendirmesiyle manipüle eden gizli tanık İlker Çınar, daha sonra tavrını değiştirmeye başlayınca Arslan'ın yönlendirdiği iki silahlı adam vasıtasıyla ölümle tehdit edilmişti. (Zirve Yayınevi cinayetleri davası ve İlker Çınar'la ilgili ayrıntılı bilgi için 12 Nisan 2015'te bu köşede yayınlanan Komplonun Zirvesi'nde Define Avcılığı başlıklı yazıya bakabilirsiniz.)
Malatya'daki ikisi Türk vatandaşı üç misyoner 18 Nisan 2007'de öldürülmüş ve FETÖ bu cinayetlerle ilgili soruşturmayı bir kumpasa dönüştürmüştü.
Zirve Yayınevi cinayetleri ile ilgili kumpas davası aslında Ergenekon operasyonlarının finali niteliğindeydi.
FETÖ, rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve cinayetleri üçgeninde bütün Hıristiyan âlemini Türkiye'nin karşısına dikmeyi hedefleyen sinsi bir plan kurgulamıştı. Zira rahip Santoro Katolik, Hrant Dink Ortodoks, Malatya'da öldürülen üç misyoner ise Protestan'dı. FETÖ, perde arkasında yer aldığı bütün bu cinayetlerle Türkiye'yi tüm Hıristiyan dünyası nezdinde zor duruma düşürmeyi amaçlamıştı.
Bu süreçte FETÖ'nün, kara propaganda makinesinin dişlileri çalışırken arada zamana aykırı fahiş hatalar da yapıldı. Yeni Çağ'da, 1601 yılında çıktısı alınmış dijital belge bu fahiş hataların zirvesidir. Okuduğunuz da Zirve kumpasının kısa bir portresi...