Bu hafta sonu Alaçatı Ot Festivali’yle Adana Portakal Çiçeği kapışıyor. 28 Nisan’da üç günlük Urla Enginar Festivali başlayacak. 18- 21 Mayıs’taysa sıra bu yılki gastronomi programı şef Mustafa Otar’a emanet olan Cappadox ile Kapadokya’da...
Normal şartlarda "Erkeklere olan güveniniz artsın diye yazdım" diyen bir okur mektubunu ciddiye alır mıyım? Hayır elbette. Ama referans Şevket'se, işler değişir! Şevket'ten kasıt, şevketi bostan... Geçen hafta Tire pazarında onu göremeyince, erkeklere (ot da olsa) güven olmayacağını yazmıştım. Antalya'nın Serik ilçesinde cumaları pazar kurulduğunu ve illaki şevketi bostan (könger-aladiken) bulunduğunu söyleyen Girit kökenli okurumuz Ahmet bey, "Bu hafta da istemediğiniz kadar vardı" diyor ve davet ediyor sağ olsun.
Şevket'e dair, İzmirli bir arkadaşımdan da iyi haberler ve nispet yapan fotoğraflar aldım. Bakalım bu hafta sonu Alaçatı tezgâhlarındaki hali nice olacak...
Bahar, lezzetiyle, bereketiyle geldi. Alaçatı Ot Festivali'yle Adana Portakal Çiçeği Festivali'nin kapıştığı hafta sonundayız. Alaçatı'nın bu yılki yıldızı ısırgan. Geçen yıl ot açısından zayıf, insan bakımından ölümcül kalabalık geçen üç günden kaçıp Urla'ya sığınmış, zaten erkek soğanla da ora pazarında aşka düşmüştük.
Üst düzey güzellikte enginarlarıyla namlı Urla'nın pazarı her daim davetkâr ama 28 Nisan'da üç gün boyunca festivali de düzenleniyor en makbul sebzelerden ve en dekoratif çiçeklerden enginarın.
Kapadokya'nın akıl uçuran coğrafyasına zihin açan bir festival olarak çok yakışan Cappadox'da da ilginç lezzet sondajları olacak yine. 18-21 Mayıs'taki Dünyadan Çıkış Yolları temalı etkinliğin gastronomi programı bu yıl şef Mustafa Otar'dan soruluyor. Doğada açık ateşte pişirme eylemleri kesin çok ateşli geçecek, vakit yaklaşınca bu sıcak konuya daha bir hararetle girişilecek...
***
Mardin bulgurunun farkı ne?
Hayatın tuhaf bir döngüsü var. Biz, varlıklı insanların filmlerde, karikatürlerde obez resmedildiğini; yoksullarınsa sadece bulgur pilavına kaşık sallayan, zayıf tipler olduğunu görerek büyüdük. Ama 'Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner' derler ya hani; işte aynen öyle oldu. Fazla kilolar cehalet göstergesi, beyaz pirinç tu kaka, başını bulgurun çektiği tahıllar akıllı sofraların kralı artık.
Özellikle doğu, güneydoğu kökenli olanlarımız için şaşırtıcı bir durum değil bu. Oralarda yüzlerce yıldır ana malzemesi bulgur olan sayısız yemek, salata, köfte çeşidi yapılıyor zaten. Buğdayın kaynatılmasıyla elde edilen bulgurun hikayesi, Anadolu'nun tarihinden bile eski. Yine de bu başlık altındaki bilgilerimiz ne kadar sınırlı aslında. Bulgurla ilgili kelamımız toplasan iki kelime; köftelik, pilavlık! İşin derinlerine geçen hafta Mardin'de inme fırsatı bulduk. Dicle Kalkınma Ajansı (DİKA) hayırlı bir işe imza atıp son derece özel bir tür olan Mardin bulgurunu önce Türkiye'de, sonra da yurtdışında 'kalkındırmaya' girişti çünkü. Şehrin ayaklarına serilen bereketli Mezopotamya'ya özgü sert durum buğdayından elde edilen bu bulgur, öncelikle üreticilerinin 'kehribar sarısı' dediği rengiyle göz alıyor.
Bölgenin en büyük üreticilerinden İpek Bulgur'un yöneticisi ve Mardin Bulgur İmalatçıları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Faysal Sun, "Bu bulgur diğerleri gibi pişince beyazlaşmaz. Ayrıca çok özel bir tadı ve aroması vardır" diye anlatıyor. Tereyağında çevrilip et suyunda fokurdamış, yöreye özgü bir lezzet olarak kavrulmuş şehriyeyle pişirilmiş, bildiğimiz pilavlıktan daha ince bulgur pilavını tadınca, ne demek istediğini daha iyi anlıyoruz. Bir kere asla pişince lapalaşmayan, tane tane, tabiri caizse tok duruşunu ve o sarı rengini koruyan bir bulgur bu. Üstelik Mezopotamya'nın o özel toprağının sonucu olarak, protein oranı da yüksek (diğer bulgurlarda yüzde 9 civarıyken Mardin bulgurunda yüzde 13).
Sadece bu fabrikada dokuz ayrı tipte bulgur üretiliyor. Öğreniyoruz ki Mardin, Türkiye'deki bulgur üretiminin yüzde 25'ini, ihracatınsa yüzde 35'ini tek başına üstleniyor. Mardin bulguruna 'coğrafi işaret' almak için hazırlıklar yapılmış, şimdi büyük kentlerdeki market raflarında ikamet için gün sayılıyor. Afili şeflerin mönülerinde fahiş fiyatlarla görüp delirmeyi beklemeyin. Mardin bulguruyla, hele de imkanınız varsa o şahane şehre küçük bir gezi yaparak yerinde tanışmak için bu aylardan daha iyi bir zaman bulamazsınız!