Baba oğula bağ bırakmış, oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş mi? Kız? Baba koruk yerse, oğlunun dişi kamaşır mı? Kızının? Atasözlerinden başka 'anasözleri' de olaymış keşke. Yoksa tarihte, dilde, bu âlemde, rahmetli Duygu Asena'nın dediği/yazdığı gibi tıpkı: Kadının adı yok! Halbuki baba-kız sevgisi, ilişkisi, meselesi; babası olan her kız ve kızı olan her baba bilir: Mühimdir. Baba tatlısı kıvamında şeker-şerbet olmasa da aralar, baba kızına bıraksa o bağı, kız bir salkım üzümü esirgemez bence. Hele 'babatsino' tarlası bıraksa, sık sık böğürtlenli reçel, pasta, dondurma yapma girişiminde bulunabilir! Babatsino, böğürtlen demek çünkü Kıbrıs'ta... 'Babalanmak' gündelik kullanımda bildiğimiz gibi öfkelenmek, sinirlenmek, diklenmek değil sadece. Yiyip içmek de demek (Ardanuç-Artvin). 'Babalık' da yine dile yerleştiği gibi baba olma hali ve görevi ya da 'Git işine babalık'taki gibi küçümser tonda argomsu bir hitap olmakla kalmıyor. İsteksiz, 'zehir olsun' der gibi verilen yemek demek (Ordu, Yozgat). Nilhan Aras'ın binbir emekle hazırladığı, MSA'nın da büyük itinayla bastığı sözlükten öğreniyoruz bunları. 1939'dan Günümüze Yazılı Kaynaklarda Yemek Kültürü Terimleri Sözlüğü'nden... 'Babata'yı bilir misiniz? Peki hangisini? Antalya'ya bakarsak, mısır ununa tahin ve şeker karıştırılarak yapılan ve tepsiyle fırında pişirilen bir tatlı. Selanik, Kavala göçmenleri nezdinde, mısır unu. Trabzon'daysa mısır ekmeği... 'Babagannuş' mu diyorsunuz, 'babagannüç' mü? Meze sınıfına mı sokuyorsunuz, salata mı, ana yemek mi? Kökeninize göre değişebilir. 'Baba hannuş' (Adana), 'babagannuş' (Mersin, Şanlıurfa) ile aynı şey; patlıcan ve sarımsakla yapılan bir çeşit meze. 'Baba kanuş', hünkârbeğendi demek (Diyarbakır). 'Babagannüç' ise yöresel bir tür patlıcan salatası (Adana) kayıtlara göre. 'Babacanı', koltuk akşamı verilen ziyafetin adı. Koltuk akşamı dediysek, koltukta televizyon seyredilen akşam dışarıdan söylenen bol malzemeli pizza/pide yüklemesi değil kastedilen. Eskiden gelin ve damadın birbirini ilk kez gördüğü törenden bahsediyoruz. 'Babiş', 'babişko' diyenlerden misiniz? Bari bayat kısaltmalara prim vermeyin; daha kreatif ve size özgü olsun lakaplar. 'Babîk' denebilir misal. Pekmez, yağ ve ekmekten yapılan bir tür tatlı yemek bu (Zazaca). Hem seslenirken de tınısı hoş. 'Babırık' demeyin, aman sakın! Ekşimiş, bozulmuş yemek demek o. 'Babikko' olabilir ama: Külde pişirildikten sonra elle parçalanıp üstüne yoğurt ve kırmızıbiberli yağ gezdirilen bir tür kömbe bu (Divriği-Sivas). Bitmedi. Tandır ekmeğinin içinden yapılan, yağlı veya tatlılı ekmek bir de (Erzincan). 'Babukko' da denirmiş buna o yörede. Ayrıca yufka, süt ve yağla yapılan yemeğe de bu ismin verildiği yazılı kayıtlarda. İki 'k' fazla mı? Peki. 'Babuko' diyeceksiniz o zaman, o da iyi: Mayasız hamura yağ ve şeker konularak yapılan, tandır veya sacda pişirilen ekmek bu (Gümüşhane, Erzincan). Asıl Sivas'ta: Yağda yumurta! İtalyan edalı, yakışıklı, havalı bir babaysa, 'babillaro' ve 'babillora' denebilir. Sükseli bir sesi var, anlamı da hiç fena değil: Erken olgunlaşan incir (Kıbrıs). Hemen dolaşıma sokulmalı; erkek giyim markası da olur rahatlıkla. Bir de 'babuş gurusu' var. Bakla, taze bakla, taze fasulye manasında (Divriği- Sivas). Önce 'kuru' sanılsa da sonra 'guru'dan kazanıyor. Usta, öğretmen, hoca... İyi baba, doğal hoca değil mi zaten? Günlerini kutlayalım, yemesini içmesini bilen, seven, sevdiren babalarınkini daha bir iştahla ve şükranla kutlayalım. Bugün ailecek, eşle dostla, sevdiklerimizle, hep beraber babalanalım...
ESKİYE VEDA, YENİYE MERHABA!
Nişantaşı'nın en kendine mahsus lokantası, tam 16 yıl 5 ay 3 gün sonunda, bugüne kadar nefes alıp verdiği evinden taşınıyor. 2000 yılının 20 Ocak'ında bir perşembe günü açılmışken, yine bir perşembe, 23 Haziran'da yani bu perşembe, o ilk günkü menüsünü tekrar yorumlayarak, Akkavak sokağa veda ediyor. Evet, Kantin'den bahsediyoruz. Bulunduğu bina kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacak. Sırf lezzetleriyle değil, çizgisi ve tutarlılığıyla da ayrı yere koyduğumuz Kantin'in vedası biraz hüzünlü tabii. Ama çok da değil çünkü elveda değil bu; yakında yeni yeriyle merhaba diyecek. Yine Nişantaşı'nda, yine tanıdık bir noktada: Milli Reasürans'ın içinde, eskiden Zanzibar'ın olduğu yerde... Bu durumda: Hoşçakal Kantin, hoşgeldin Kantin.
?KUP GRİYE'NİN BABASINA...
Bir de sonsuzluğa yolculama vardı hafta içinde; Baylan'ın kurucusu sevgili Bay Harry Lenas'ınki. Memleketteki ilk Tiramisu, ilk Cappuccino, ilk Espresso, ilk 'Kanepe' sandviç, ilk İtalyan dondurması, ilk Milkshake... Ama tabii ki en önemlisi onun icadı, benim canım: İlk ve daima tek Kup Griye. Doğduğundan beri her fırsatta Kadıköy'deki Baylan'a giren biri olarak, çok lafım var ama fazla söze ne hacet... Huzur içinde uyuyunuz Bay Harry, lezzetlerinizle de zarafetinizle de hep zihnimizde, kalbimizdesiniz.