Toplumsal tavır ve protestolara yakın duran biri oldum. Tipim olsun, yetiştirilme tarzım olsun, tuzu kuru ve konvansiyonel görünsem de ruhum solcu, en azından sosyal demokrattır billahi.
Babam gençliğinde üniversitede öğrenci derneği başkanıymış, belki o genler yoluyla geçmiş. Gizli şeker gibi bir 'gizli isyankarlık'!
Onun kadar aktivist kişiliğim olmasa da, belki son zamanlardaki iklimin ve "Adalet bitti, özgürlük bitti, hayatımız yolsuzluk oldu," genel duygusunun tetiklemesiyle, maddi imkansızlıklarla boğuşmayan, Türkiye'de Türk ve Sünni çoğunluğa mensup bir vatandaş olarak otoriteyi bir kaşık suda boğasım var! Yani "Hadi gel, belediyenin çöp arabalarının sabah erken gürültü yapmasını protesto ediyoruz," deseler, gaza gelip sokağa çıkacak kıvama ulaştım!
Onun için, geçen gün İstiklal Caddesi'nde yürürken, yeni açılan AVM, hiç güzel duygular uyandırmadı en başında bende! Hikaye şu: Tamam, kendi çaplarında genel doku ve mimariye uyumlu bir bina yapmaya çalışmışlar. Art nouveau bir cephe çabası hissediliyor.
Caddeye bakan balkonları kafe yapmışlar, filan. Bir nevi "Biz sizin bildiğiniz o AVM'lerden katiyen değiliz, biz aslen Pera'lıyız, dedemiz ütülü pantolonsuz ve şapkasız bu caddeye çıkmazmış, zaten babaannemizle de Markiz'de tanışmışlar," gibi bir mırıltı!
NEDEN İLLA AVM AÇILIYOR?
Ancak bu hormonlu aşırı yüksek durum ve kaçak katları ne yapacağız, ayıp değil mi kardeşim? Ayrıca neden İstiklal Caddesi'nde de illa bir AVM açılıyor ve neden içindeki marka ve mağazalar yine Türkiye ve hatta Ortadoğu ve Balkanlar'dakilerin aynı? Ben aynı zincir mağazanın logolu tişörtünü, aynı kozmetik markasının ürünlerini Türkiye'nin her köşesinde, her AVM'de görmeye mecbur muyum? Ha Virgin Megastore'u ayrı tutuyorum bakın.
Londra, New York kadar seçenek olmasa da, İstanbul'daki kitap, CD, DVD vesaire mağazalarının garibanlığı yanında Virgin, derdimize bir nebze çare olacak, Beyoğlu'na da cuk oturmuş bir fikir.
Ve zaten bu Virgin yüzünden isyankar Beyoğlu tayfası büyük ikilem içinde!
Gidip plak alası, kitap seçesi, başka yerde bulamadığı CD'leri koleksiyonuna katası var, ama 'siyaseten yanlışçı' (Ki bu da 'politically incorrect'in hiç anlamını vermeyen rezalet bir çeviri ama n'apalım!) AVM'ye girerken tanıdık tarafından görülmek, ölümden beter!
OPERA BİNASI, KÜLTÜR MERKEZİ YOK!
Derinlerdeki isyankar ruhumla, Beyoğlu'nun yeni AVM'sine kılım, peki.
Ama İstiklal Caddesi'nde mantar gibi çirkin mi çirkin fast food'cular, bakımsız büfeler açılırken bu protest güruh neredeydi diye de sormadan geçemiyorum! Şahsen 11 yaşından beri Beyoğlu'nu ister istemez takipteyim.
Ortaokul ve lise yıllarında eğitim, üniversite ve sonrası yıllarda gezi ve eğlence amaçlı İstiklal Caddesi'nde bol vakit geçirmiş bir İstanbullu olarak, 80'lerin mermer muhallebicilerinin zevksiz fast food zincirlerine dönüşmesini seyrettik. Ahşap zeminli, yüksek tavanlı, kartonpiyerli, birer sanat eseri sayılabilecek şıklıkta eski model tabelalı kumaşçıların, kırtasiyelerin, pastanelerin, marley yerli basit kot dükkanlarına, soğan kokulu, fayans duvarlı kebapçılara dönüşmesini seyrettik. Dolayısıyle eğri oturup doğru konuşmak zorundayım, şu anki mimari kakafoni içinde yeni AVM nispeten iyi binalar arasında bile sayılabilir!
Burada esas sorulması gereken soru, o iki kaçak kat dışında, doğru dürüst opera binası, kültür merkezi, tiyatro salonu, hatta meydanı bile olmayan dünyanın en harika şehirlerinden birinde, niye Dubai'den daha fazla AVM olduğudur!
Ha, bir de neden sağlığa zararı kanıtlanmış nükleer santrallerde ısrar edildiği... Bir de niye gösteri yapan öğrencilerin dövüldüğü... Bir de Deniz Feneri'ne ne olduğu? Bir de neden basılmamış kitapların bile yasaklanmaya çalışıldığı?... Bir de...