Bu hafta Çin'de Komünist Parti'nin kongresi vardı. Devlet Başkanı Xi Jinping, "üç buçuk saatlik" bir konuşma yaparak, yeni dönemde izleyecekleri "Çin karakterinde bir sosyalizmin" temel prensiplerini açıkladı.
Neymiş bu "Çin-işi sosyalizm", diye 14 maddelik programa göz attım. İlkeler önce "insan odaklı", "insanlığın ortak geleceği", "halkın yönetime tam katılması" gibi çıkmaz ayın son çarşambası gerçekleşecek kavramlarla göz boyuyor.
Sonra sadede geliniyor: "Parti liderliğinin ülkedeki tüm işleyişte söz sahibi olması"... "Silahlı kuvvetlerde parti liderliğinin mutlak yönetiminin korunması"... "Parti ekseninde titiz ve tam bir iktidar faaliyeti yürütmek".
Olayın özeti şu: Xi Beyefendi, zaten merkeziyetçi- otoriter olan sistemi, göbeğinde kendisinin yer aldığı, daha da merkeziyetçi, daha da otoriter bir yapıya götürmeye çalışıyor.
***
Yaşlılar ayakta dursun
Uzun yıllar öncesi. Hoşsohbet bir abimiz vardı. Bir gün "Ben bittim çocuklar" diye çıkageldi. Hayrola? "Az önce otobüsteydim... Çok hoş bir kız vardı. Elindeki kitaba bakılırsa üniversiteli..."
Eee? "Arada şöyle göz ucuyla bakıyorum. O da beni fark etti, gülümsedi ve... 'Amca yorulmuşsunuzdur, buyurun oturun' diyerek bana yer verdi..."
Biz tabii işin gırgırındayız. Oturdun mu bari, diye sorduk. "Oturur muyum hiç..." dedi: "Ben zaten inecektim deyip kendimi aşağıya attım. İki duraktır yürüyorum."
On iki yaşımdan beri otobüse binerim. Gençlerin yaşlılara yer vermesi hep bir mesele olmuştur. Yer vermemek için uyuyormuş gibi yapanları, hastayı oynayanları, tek satır okumadan kitaba gömülenleri gördük. Şimdi bir numaralı savunma aracı cep telefonları.
Ama artık bu müsamerelere gerek kalmadı.
İngiliz Oxford Üniversitesi'nden halk sağlığı uzmanı, "Sör" ünvanlı Dr. Muir Gray "Toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer vermeyin" demiş: "Çünkü oturmak onlar için iyi değil. Ayakta durarak egzersiz yapmış olacaklar."
Dikkat edin: Bunları 70'i aşmış bir adam söylüyor. Bu gerçekçi anlayışın bize gelmesi 100 sene alır mı?
***
Layk politikası
Zevcenur Hanımın yüzünde bir gülümseme belirdi. Hayrola? "Nazan layk göndermiş." O laykların, Instagram'a koyduğun fotolar beğenildiği için mi gönderildiğini sanıyorsun? "Ee başka niçin olacak" cevabını alınca saymaya başladım: 1) Sen onunkini layklamıştın, şimdi de o seninkini layklıyor, 2) Eski arkadaşın, kendini hatırlatıyor, 3) Çünkü sen ondan daha ünlüsün, 4) Bizim Ahmet gibi, iyi-kötü bakmadan izlediği herkese layk veriyor, 5) Tek sayıları sevmez, koyduğun foto o sırada 899 layk almıştı, hemen 900'e tamamladı, 6) Ondan bahsetmen için laykladı, 7) Senden de onu layklamanı bekliyor, 8) Amacı, seni layklayan tanınmış kişilerin arasında olmak...
Tam 'dokuz' diye devam edecektim ki "Yeter!" diye söylendi Zevcenur Hanım, "yeter, anladık..." Halbuki daha bitirmemiştim.
***
İsraf etme, insaf et
Evde ilaç dolabımız var ancak küçük. Yara bantlarından kremlere bilumum medikal malzeme kocaman bir kutuda duruyor.
Geçen gün tentürdiyot arıyorum... Baktım bir sürü şeyin son kullanım tarihi geçmiş. Atmaya başladım. Bir, iki derken seyahatlerde kullanmak için üretilmiş, anti-bakteriyel el temizleme jeli çıktı karşıma. Hiç açılmamış. Tarihine baktım. Altı ay geçmiş.
Ee peki şimdi bunu atacak mıyım? İnceledim: Daha yeni alınmış gibi. Sıcağa, güneşe veya aşırı soğuğa maruz kalmamış bu jel, kendi kendine bozulur mu?
Adamlar iki yıllık kullanım süresi koymuşlar. Birinci soru: İki yılı geçince jelimiz hemen özelliğini yitiriyor mu yani? İkinci soru: Söz konusu iki yıl neye göre belirlenmiş? Bilen var mı?
Bazı ilaçlar durduğu yerde bozuluyor. Bunu biliyoruz. İyi de bütün ilaçlar mı böyle? Bu konuda sürüyle deneme yapılmış. Büyük çoğunluğu bozulmuyor.
Hatta testlerin bir komik: Ay'a ayak basılmasından (1969) önce üretilmiş, son kullanım tarihinin üzerinden 40 yıldan fazla geçmiş olsa da bazı ilaçlar özelliğini yitirmemiş.
İsraftan kaçınalım diyorlar ya... Yürekten destekliyorum. Ama yöntem doğru mu? ABD'den esinlenerek "porsiyonları küçültelim" diyorlar. Bu arkadaşlar belli ki bir ABD lokantasına hiç gitmemiş. Bizim porsiyonlar onlarınkinin yanında ekmek kırıntısı kalır.
Ekmek deyince... Bizim esas israfımız ekmekte. "Yetmezse" korkusuyla üçer beşer alıyor, sonra da birkaçını çöpe atıyorlar. Hemen bayatlayan beyaz ekmekten vazgeçmeyi ve ekmeği buzdolabında saklamayı öğrenmek gerekiyor.
Muazzam para tutan bir başka kalem de, yukarıda örneğini verdiğim son kullanma/tüketim tarihleriyle ilgili. Kimse kimseyi kandırmasın: Bu tarihlerin ciddi bölümünü firmalar kafadan uyduruyor. Beş yıl yazabilecekken iki yıl yazıyorlar.
Medikal israfın en büyük merkezi de elbette devlet. Yani asıl tasarruf çalışmasının kamuda yapılması gerekiyor.