Kız kıza düştük yollara. Kaş, Kalkan, Patara oradan ver elini Bodrum. Üç kız aramızda en çok kurduğumuz cümleler şu şekildeydi;
"Nejat kimde?"
"Nejat nerede?"
"Nejat'ı gördün mü?"
"Hadi Nejat'ı bana ver."
"Nejat'ı almayı unutma."
Kim bu vazgeçemediğimiz, paylaşamadığımız Nejat. 'Gerçek Hesap Bu' kitabıyla kendi dünyasını anlatan Nejat İşler tabii ki.
Yanımıza aldığımız tüm kitaplar bir anda gözden düştü. Üçümüz de sıramızı bekledik Nejat'ı almak için (gidin iki tane daha alın değil mi? Yoook, ille de paylaşacağız).
Peki neden bu kadar sevdik Nejat'ı?
Kendi gibi olduğu için. Su gibi akan bir dille samimiyeti bir an bile bırakmadan, ajitasyon semalarında dolanmadan, sahici sahici yazdığı için.
Sonra geldik Bodrum'a, baktım herkesin elinde Nejat. Sol açıktan usul usul gelerek kitap dünyasını ele geçirmiş sanki. O zaman biz de Nejat'tan başka kitaplar bekliyoruz. Onun bakış açısı, onun 'ben buyum, halimden de memnunum ne yapalım' tavrı, onun 'olduğu kadar, olmadığı kader' rahatlığı, vıcık vıcık olmamış duygusallığı bize iyi geldi.
Daha çok yaz Nejat.