Güldüren adamlar hep üzgün müdür? Komedi, şakalar, etrafa saçılan neşeler hep derindeki hüznü, yalnızlığı, umutsuzluğu gizlemek için midir?
Dün aldık haberi, Robin Williams, çocukluğumuzdan beri bizi güldüren, gülümseten, bir bakışıyla içimize mutluluk salan, bizi kucaklayıp buralardan kopararak masal âlemine taşıyan o müthiş sanatçı, o özel adam evinde ölü bulunmuş.
Yetkililer tarafından henüz kesin ölüm sebebi açıklanmasa da intihar ettiği, hatta kendini astığı söyleniyor.
Ne büyük bir acı. Eşsiz bir sanatçıyı kaybetmenin acısı bir yana acayip bir iç ürpermesi sarıyor bedeni.
Öyle çıkmazlara girilebiliyor ki, önünü o kadar göremiyorsun, her şey anlamını yitiriyor, heyecanın asla dönmemek üzere uçup gidiyor ve yalnızlık duygusu ruhunu öylesine sıkı sarıp nefesini kesiyor ki...
Robin Williams bile olsan.
Belki de tam da onun yerinde olunca, duyarlılığı yükseldikçe dayanamıyor, kendine gitmek istiyor insan.
Şu dünyada sadece umudunu kaybetmemeli insan.