Öyle bir durumum var bugünlerde, erkek seçiyorum daha doğrusu seçemiyorum. Delirmek üzereyim.
Onun kaşı, bunun burnu, şunun bakışları derken bildiğiniz seçemiyorum.
Fotoğraflarına bakıp erkek beğenmek kulağa pek hoş gelmeyebilir ama mecburum, tamamen iş icabı.
"Bu nasıl iş Ayşe?" sorusuna "Paniğe gerek yok" derim ve anlatırım.
Yarın üçüncü albümümün ilk şarkısı "Nefis" için klip çekeceğiz. Haftalardır bu klip için çalışıyoruz.
Toplantı yapmaktan beynimi yakmış durumdayım.
Kim çekecek, ekipte kimler olacak, nasıl bir klip çekilecek, klipte neler kullanılacak, olay nerede cereyan edecek...
Moda editörümüz kim olacak, hangi modacılarla çalışılacak, ne giyilecek, kuaför kim, makyöz kim, fotoğrafçı kim... PR ajansı ne yapacak, ilk röportaj kime nasıl verilecek, radyo planlaması ne olacak vesaire vesaire.
Ve yönetmenim Gülşen Aybaba bu kadar işin içinde bir de bana "Klibin erkek oyuncusunu seç bakalım" görevini dayayınca tümden serseme döndüm.
Tip kontenjanından erkek seçimleri bugüne kadar pek takdir toplamamış bir insana bu yapılır mı yani.
Sürekli e-mail kutuma erkek model fotoğrafları geliyor ve ben işin içinden çıkamıyorum. Çünkü bugüne kadar fiziksel özellikler üzerinden erkek beğenmişliğim yok.
Bak bak bak fotoğraflara, birinin ağzı ince geliyor, diğerinin bakışları sahte, öbürü maşallah benden havalı. Kimi çok sarışın, kimi Ken gibi fazla kusursuz.
Kadınların çoğu kendinden güzel ve bakımlı erkeklerin yanında huzursuz olur.
Yok mu şöyle yüzü gözü yamuk ama karizmatik bir model? Hepsi bebek gibi, elle çizilmiş misali.
Profesyonel gibi değil de kadınsal bir bakış açısıyla erkek seçmeye kalkarsan hiç seçemiyorsun yani.
Acaba bu adamla çekimde anlaşır mıyım? Ya soğuk nevalenin tekiyse, ya fotoşop güzeliyse ('ya başka şarkıcının klibine gidip beni aldatırsa' seviyesine henüz gelmedim çok şükür)... gibi gibi deli kaygılarla boğuşuyorum.
Bu iş biraz daha sürerse dinlediği müziklerden, yaptığı spora, sevdiği filmlere, burcuna, pin koduna kadar inmek suretiyle klipte tek başıma oynayacağım.
Esasen konu seçmeye gelince ben ille de kararsız kalıyorum.
Neyse ki şu satırları yazarken yanıma gelip dertli halimi gören arkadaşımın "Kızım evlenecek değilsin ya seç kurtul" cümlesiyle kendime geldim.
Evet! Seç kurtul!
Hani neydi o cümle; en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir. Peki sizce gerçekten öyle midir? Klip için erkek seçmekten bahsetmiyorum, oradan kalktım yürüdüm hayata dair soruyorum.
Kötü karar kararsızlıktan iyi midir?
Arada duracağına hata yapmak alkışlanacak bir şey midir?
Yoksa bazen hiçbir şey yapmamak serin ruhlara ait şık bir hareket midir?
Hadi bakalım, karar verelim.