Bu bir özgüven meselesi olabilir. Ya da sadece kendimizi daha dişi hissetme arzusu.
Bilemiyorum belki de bedenimizle barış imzalama çabasıdır.
Topuklu ayakkabılar ve kadınlar baştan aşağı bir nefret-aşk ilişkisi.
Hepimiz kendimizi daha güzel, daha kadın, daha seksi hissederiz topuklu ayakkabıyla.
Öyledir ki kısa boyumuz uzar, düz ayakkabıyla kocaman durduğuna inandığımız kalçamız yuvarlaklaşır, yürüyüşümüz podyumdaki salınan mankenlerinkine yakın bir hal alır. Gerçi çoğumuz topuklu ayakkabılarla yürüyemeyiz ama olsun, duygusu yeter duygusu.
Zaten tek olayı da bu. O kadar ayakkabı peşinde koşmamız ve paralar harcamamızın sebebi bu. Çünkü hiçbirimiz kendimize göre yeterince uzun bacaklı, yeterince ince, yeterince seksi değiliz. Olsak da değiliz. Biz böyleyiz, hep sahip olmadığımızı ister, başkasınınkine özeniriz.
Çünkü hep eksiğiz, hep tamamlanmak isteriz. Ah bir bedenimizle barışsak nasıl da rahat edeceğiz.