Zaman zaman gidersin.
Mesela en yakın arkadaşından, canından çok sevdiğinden, sohbetini özleyeceğinden bile gidebilirsin.
Bazen kızar gidersin.
Bazen kırılır gidersin.
Bazen bıkar gidersin.
Bazen soluklanmak için gidersin.
Bazen dönmemek üzere gidersin.
Dönüp geri geldiğim çok yer var, bir daha sokağına bile uğramadığım yerler olduğu gibi... Aynı sizin başınıza gelenler gibi.
Kesip atamadığım çok şey var, bıçak gibi kesip bir daha ardıma bakmadıklarım gibi.
Ama dönmeleri sevdim ben. Hele sıcacık bir "Hoş geldin" eritmeye yetti içimdeki buzdan kaleleri. Zaten buzdan da kumdan da kale olmaz ki...
Özlemeyi sevdim ben. Sonra kavuşmayı.
Koşa koşa dönmeyi istedim ben. Ama koşa koşa döneceğimiz kaç yer var ki?
İşte benim için o yerlerden biri, tam da burası; SABAH gazetesi. Odam, arkadaşlarım, köşem. Gittim ama iyi ki geldim ben.
Arkadaşım Sevilay Yükselir pazar günü "Hoş geldin" yazısı yazınca, bana da şöyle içten bir "Hoş bulduk" düşer değil mi?
Hem küs kalmayı kim ister, "Hoş geldin" denmek çok güzel. Hoş bulduk Sevilaycığım, hoş bulduk.