Evinizin ne zamandan beri doğalgazla ısındığını hatırlıyor musunuz?
Hatırlayan sayısı hemen hemen yoktur. Rahatı çabuk içselleştiriyoruz, doğrudur.
Ama her kış geldiğinde yükselen "Rusya gazı mı kısacak? İran ile sıkıntı mı olacak?" seslerini biliriz.
Sizin hatıranızda ne kadar yer tutar bilmem ama ben Ankara'nın, kışları göz gözü görmeyecek şekilde hava kirliliği yaşadığını çok net hatırlıyorum. Doğalgaz şehir içi evsel ve ticari olarak ilk kez 1988'de Ankara'da kullanıldı. O dönemlerde doğalgazın evsel yakıt olarak kullanılması büyük bir gelişmeydi.
Elbette sadece evlerde değil, elektrik üretimini, sanayiyi besleyen en önemli kaynaklardan biri doğalgaz. O yüzden arz güvenliği önemli.
Mesleğe başladığım 1996 yılında Başbakan Mesut Yılmaz, Enerji Bakanı Hüsnü Doğan idi. O yıllarda doğalgaz ve elektrik kesintileri nedeniyle depolama tesisinin öneminden bahsediliyordu. Fakat yer, kaynak ve daha da önemlisi sürekli değişen koalisyon hükümetleri iş yapmak için uygun değildi.
Petrol ve doğalgaz şüphesiz ülkelerin ekonomik göstergelerini etkileyen, fiyatlarındaki artışlar enflasyon, kalkınma hızı, istihdam gibi birçok alanda kendini hissettiren enerji kaynakları... Gelişmiş ülkelerde bu yakıtların yıllık tüketiminin en az yarısı stratejik rezerv olarak stoklanıyor.
Böylece bu ülkeler fiyat artışlarından ve bunlara bağlı krizlerden en az düzeyde etkileniyor. Bakın İskandinavya'da 1950'li yıllardan bu yana askeri, stratejik ve ekonomik açıdan yeraltı depoları kullanılıyor.
Tuz Gölü'ndeki depolama tesisi açılışı sadece enerji sektörü için değil Türkiye için tarihi bir adımdır o yüzden.
Sadece Tuz Gölü değil; bugünlerde çok konuştuğumuz FSRU, Türk Akımı, TANAP da Ankara'daki o gazsız günleri, gelecek nesillerin hiç anmayacağı şekilde tarihe gömecek.
Ama daha da önemlisi petrolü ve doğalgazı olmayan bir ülke olarak yerli kaynakların elektrik üretimindeki payının yüzde 49.3'e kadar çıkarılması...
Türkiye artık "Su akar Türk bakar" denilen günleri hatırlamayan bir nesle emanet. Suyunu, güneşini, rüzgârını yatırıma çeviriyor.
Önemini şöyle anlatalım.
Dünya enerji kaynaklarının yüzde 75'i, yaratılan gelirin yüzde 60'ı Ortadoğu'da.
Uluslararası projeksiyonlara göre, bilinen rezervlerle dünyadaki petrole 46-50 yıl arasında ömür hesaplanıyor. Görünür doğalgaz rezervlerinin tükenme ömrünün de 63 ile 119 yıl arasında olacağı öngörülüyor. Kömürün ise 119 ile 176 yılda tükeneceği hesaplanıyor.
Dünyadaki savaşların, ekonomik saldırıların gerçek nedeninin enerji olduğunu anlarsanız bu atılan adımların, özellikle son yıllarda Türkiye'ye saldıranlara karşı nasıl büyük bir yanıt olduğunu daha iyi anlarsınız.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın "sessiz devrim" dediği bu adımların dünyada çok büyük bir yankı yapacağına emin olabilirsiniz.