MAHMUT ÖVÜR

Türkiye’nin ‘inanç ve dindarlık’ fotoğrafı

Seçim olsun veya olmasın muhalefetin kısır çekişmeleri ve kutuplaştırıcı siyaseti nedeniyle sürekli siyaset konuşan bir topluma döndük. Sadece son 6 yılda medyada bir araştırma yapılsa, en çok tartışılan konu CHP içi ve CHP eksenli iktidar kavgaları birinci çıkar.
Adı farklı, söylemleri aynı çok sayıda partinin olması da sonucu değiştirmiyor.
AK Parti dışında hiçbiri bu kısırdöngülü gündemin dışına çıkamıyor. Hiçbiri dünyada neler olup bittiğiyle, yapay zekânın nasıl bir dünyaya yol açacağıyla, siyasi aktöre dönüşen "tekno feodal" baronların dünyaya ilişkin ne planladıklarıyla ya da demokrasinin beşiği ülkelerde neden ırkçı ve göçmen karşıtı partilerin yükseldiğiyle ilgilenmiyor. Daha vahimi, Türkiye'nin ve toplumun nasıl değiştiğiyle de ilgilenmiyorlar.
Bir önceki yazımızda İSAR Araştırma Merkezi'nce yapılan Türkiye saha araştırmasında siyasette sağ-sol ayrımının azaldığı ve "merkezde" yeni bir seçmen kitlesinin oluştuğu öne çıkmıştı.
Bu kez o araştırmada yer alan "yaşam memnuniyeti, inanç ve dindarlık" meselesiyle ilgili verilere dikkat çekeceğiz.
Büyük sermayenin lobi örgütü TÜSİAD'ın sivil siyasete müdahalesinde de görüldüğü gibi Türkiye'de bir kesim, yıllardır ve ısrarla "çöken, biten bir Türkiye" algısı oluşturmaya çalışıyor. Afrika'nın yoksul ülkelerinin bile gerisine düşen bir Türkiye fotoğrafı çiziliyor. O kesimlere, savunma sanayiinde dünyanın konuştuğu hamleleri, uzaya yönelik hazırlıkları, Suriye'deki yeni durumu, Afrika'dan Asya'ya uzanan sıcak ilişkileri veya küresel siyasetteki Türkiye ağırlığını hatırlatmanın da anlamı yok. Umurlarında değil.
Türkiye Genel Sosyal Saha Araştırması (TGSS) bulgularına göre toplumun yarıdan fazlası, yüzde 53 oranında yaşamlarından memnun.
Katılımcıların sadece yüzde 18'i yaşamından memnun olmadığını söylüyor. Yüzde 29'u ise kararsız. Toplumun yüzde 52'si ise gelecek 5 yılda yaşamlarının daha iyi olacağına inanıyor.
Araştırmada Türkiye'de bireylerin inanç düzeyleri, dini pratikleri ve toplumsal yaşamdaki etkileri de ele alınmış ve analiz edilmiş. Rakamlar, ara ara tartışılan ve büyütülen "Deist veya ateist gençler geliyor" gibi siyasete malzeme yapılan analizleri tekzip ediyor.
"Türkiye'de Allah'a inanç oranı oldukça yüksektir; katılımcıların yüzde 94'ü Allah'a inandığını söylüyor. Buna karşın, Allah'a inanmadığını belirtenlerin oranı yüzde 4'te kalmış, kararsız olanlar ise yüzde 2 oranında."


DİN-SİYASET İLİŞKİSİ
Şu veriyi de siyasetin dikkate alması gerekiyor: "Türkiye'de dindarlık seviyeleri de yüksek bir düzeyde olup katılımcıların yüzde 67'si kendini 'dindar' veya 'çok dindar' olarak tanımlıyor."
Peki dini pratikte nasıl bir tablo var?
Araştırmaya göre her zaman ve sıklıkla namaz kılanların orana yüzde 40... Yüzde 24'ü ara sıra, yüzde 36'sı ise nadiren veya hiçbir zaman cevabı veriyor.
Ramazan ayında oruç tutma oranı ise bir hayli yüksek: Yüzde 76. Başörtüsü takma oranı da öyle; Yüzde 54.
Araştırmanın belki de en çarpıcı sonucu din-siyaset ilişkisiyle ilgili. Katılımcılar büyük çoğunlukla din ile siyasetin ayrı tutulması gerektiğini söylüyor: Yüzde 82. Ancak aynı katılımcıların yüzde 56'sı Anayasa'nın ve medeni hukukun İslami referanslarla uyumlu olmasını destekliyor.
Çelişki gibi görünen bu durumu, araştırmayı yapan uzmanlar şöyle yorumluyor:
"Oransal olarak bu iki grubun kesiştiği göz önüne alındığında toplum içinde azımsanmayacak bir kesimin laiklik ve dinin toplumdaki rolü birbirine tamamen zıt olgular olarak değerlendirmediği anlaşılmaktadır."

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Mahmut Övür | Türkiye'nin 'inanç ve dindarlık' fotoğrafı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.