Neredeyse bir ay olacak, Türkiye küçük Narin'in acımasızca katledilmesini konuşuyor. Ülkenin bütün televizyon programları, haber bültenleri, gazeteler bu cinayeti anlatıp duruyor. Cinayet üzerinden siyaset devşirmek isteyenler, reyting peşinde koşanlar, etnik ayrımcılığı körükleyenler birbirleriyle yarış içinde. Bıkmadan aynı bilgiler, aynı ifadeler tekrar tekrar veriliyor.
Siyasetçiler, sosyal medya fenomenleri, tv programcıları işlerini güçlerini bırakmış dedektiflik yapıyor. Masumiyet karinesi yok hükmünde.
Tablo dehşet verici... Öyle bir Türkiye fotoğrafı sunuluyor ki, sanki bu ülke bir çocuk cinayetleri ülkesi... Uzun yıllar İsviçre'de yaşayan Gazeteci Mehmet Çek, bu tabloya isyanını hurhaber.com'da şöyle yazıyor:
"Oturmuş ahkam kesiyor sorumsuzca: 'Son günlerde yaşadığımız bu olaylar, ülkece nereye gittiğimizi bizlere sorgulatıyor' Ulan nereye gidiyoruz?
Bu medyaya bakarsanız şu günlerde Türkiye`de çocuk öldürmek çok moda.
Öyle mi? Asla! Eskiden olmazdı, ilk kez şimdi mi başımıza geliyor bu olaylar? Asla! Yahut bir tek Türkiye`de mi oluyor? Ne alaka?"
İşin bamteli tam da bu sorular...
Piyasada AK Parti karşıtlığıyla bilinen kim varsa, kendini filozof sananından ekonomi profesörüne hepsi bu tespiti öne çıkartıyor ve ısrarla "Türkiye çöküyor, yönetilemiyor" algısını yerleştirmeye çalışıyor. Son on yılda da benzer şeyleri yaptılar ama başaramadılar.
Şimdi hayat pahalılığı, deprem ve küresel ekonomik sıkışma nedeniyle bu algıyı daha ballandıra ballandıra yerleştirmeye çalışıyorlar.
Özellikle 2023 seçimleri sonrası bu algıya hizmet eden çok garip şeyler de oldu, üst üste birçok olay yaşandı.
Hatırlayın, İçişleri Bakanlığı'na bombalı saldırıdan, Kayseri'de Suriyelilere yönelik linç girişimine, "PKK sizi tükürüğüyle boğar" diyen ve ceza alan Abdullah Zeydan'ın Van Belediye başkanı seçilmesi sonrası yaşanan olaylardan, Meclis'teki kışkırtıcı söylemlere hatta genç teğmenlerin "kılıç" çekmesine kadar hangi olaya bakarsanız bakın hepsi "Türkiye yönetilemiyor" algısıyla ilgili.
Normalleşme siyasetinden çark eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "acele" erken seçimi sahiplenmesi de Soykırımcı İsrail ordusunun Filistin'de şehit ettiği Ayşenur Ezgi Eygi'nin cenazesinde, hem de babasının önünde "yaramaz bir çocuk" gibi "Ben de konuşmalıyım" demesi de bu algıyı derinleştirmek için.
Aceleleri var, bırakın dış dünyada yükselen Türkiye imajını ekonomide bile biraz düzelme olması onları korkutuyor. Bu yüzden çıkan problemleri büyütmek için her şey yapılıyor. "Kürt kimliği, Kuran Kursu, Hizbullah" diyerek Küçük Narin cinayeti üzerinde tepinirlerken, ne dün bu ülkede yaşanan çocuk cinayetlerini ne de Tekirdağ'da yaşanan bir başka çocuk vahşetini gördü. Hatta Zülfü Livaneli gibi Norveç'e övgü dizenler bile çıktı.Neymiş o coğrafyalarda çocuklar öldürülmüyormuş. Yalan olduğunu kendisi de biliyor ve saklıyor.
Bu da Türkiye'yi kötü gösterme stratejisinden başka bir şey değil.
Peki bu çabalar size tanıdık gelmiyor mu?
Unutmuş olamayız, CİA ve MOSSAD destekli kirli propaganda dilini, her on yılda bir yapılan darbeler öncesinde sağ-sol çatışmasının desteklenmesinden, laik-antilaik, Alevi-Sünni ya da Kürt-Türk geriliminin körüklenmesinden iyi biliyoruz. O zamanlar da bütün amaç; "Türkiye yönetilemiyor" algısını kafalara sokmaktı. Artık bunları yapamadıkları için ya Narin cinayeti gibi vicdanları sızlatan olaylar üzerinden siyaset devşirmeye çalışıyorlar ya da göçmenler üzerinden toplumu kışkırtmaya...
Farkında olmadıkları tek şey ise Türkiye'nin artık o eski Türkiye olmadığı gerçeği. Bu gerçeği ne yazık ki yıllardır vesayet aklıyla mücadele eden ve AK Partiye destek veren bir kısım medya da görmüyor.
Bu da doğal olarak gazeteci Çek'in isyanını haklı kılıyor:
"Reyting uğruna bu ülke harcanmamalı arkadaşlar."