Afyonkarahisar'da patlayan bomba İstanbul'u sarsarken, Ankara da nasibini aldı. Hemen fonda medya harekete geçti ve günah keçisi olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedefe koydu. Herhalde "hançer" yetmedi ki, bu kez "Kaleş"le saldırıyorlar.
Onların hedefinde Kılıçdaroğlu'yla birlikte Özgür Özel de var. Şu birkaç günde CHP'de olanlara bakın.
Afyon'da Burcu Köksal bombası patlıyor, Kılıçdaroğlu yeniden hedefe konuluyor, DEM ayağa kalkıyor, korkuya kapılan İmamoğlu, amiri olan Köksal'ın istifasını istiyor, yetmiyor bu kez devreye Tunç Soyer'i sokuyor.
Peki ne oluyor dersiniz CHP'de?
İşin bir ucunda İstanbul'da DEM'sizlik korkusu, öteki ucunda da gözden çıkartılan Özgür Özel var.
İmamoğlu'nun Özel'den rahatsızlığı az çok biliniyor. Köksal bombası patlayınca bu kez DEM'i kaybetme korkusuna kapılan İmamoğlu bir taşla iki kuş vurmak için Soyer'i devreye sokuyor.
Ne kadar ilginç değil mi? Soyer'i aday yapmayan da çağırıp destek isteyen de o... Çünkü DEM'le iyi ilişkisi olan Soyer'e ihtiyacı var. Soyer, İzmir'de belediyeyi DEM'lilerle birlikte yönetti. Onlara ihale verdi, binlerce DEM'liyi işe aldı. Aday belirleme sürecinde de DEM'liler İzmir'de Soyer'in aday olmasını çok istedi.
İzmirli genç bir siyasetçi şöyle diyor:
"Afyon'daki kadın açıklama yapınca İmamoğlu apar topar Soyer'i aradı ve DEM'le ilişki kurmasını istedi. Bu hamle Özel'e karşı bir hamle. İmamoğlu, Özel'i kendi mitinglerine bile sokmuyor. Soyer, önce Kılıçdaroğlu'na gidiyor, 'İmamoğlu'ndan bir talep var, ne diyorsun?' diyor. O da 'Bu konuda aracılık yapabilirsin' diyor."
Bu görüşmenin Ankara versiyonu bunun tam tersi. Önceki akşam Ankara'da karşılaştığım İzmirli bir başka siyasetçi şöyle diyor:
"Görüşme doğru ama Kemal Bey kabul etmedi. Soyer kendi kararını verip İstanbul'a gitti."
Düşünsenize, İzmir'in Büyükşehir Belediye Başkanı kendi şehrini bırakıp İstanbul'da İmamoğlu ile çalışacağını söylüyor.
Neden acaba? İstanbul, Soyer için neden bu kadar önemli?
Çünkü o da siyasi kariyerini İmamoğlu gibi CHP'den daha öne koymuş durumda. O CHP Genel Başkanlığı'nı, İmamoğlu da DEM'in oyunu istiyor. İkilinin bu konuda anlaştıkları söyleniyor.
Aslında ikisi de CHP'yi umursamıyor. Baksanıza Soyer, İzmir'de değil İstanbul'da çalışıyor. Bu çelişkiyi şu anki CHP İzmir adayı Cemil Tugay da fark etmiş ki şöyle diyor:
"Ben burada belediye başkan adayıyım. Kendi adıma değil Cumhuriyet Halk Partisi adına. Ama burada bir dakika yanımda durmayan bir belediye başkanımız, başka şehirde başkaları için çalışıyor."
Açıklamaya bakın; "Başka şehirde başkaları için çalışıyor" dediği de CHP'nin Eşbaşkanı İmamoğlu. İpler kopmuş anlayacağınız.
Hem de ne kopma. CHP yönetimi Soyer'i aday yapmayıp itibarsızlaştırınca o da elindeki bütün olanakları CHP aleyhine kullanıyor. İzmirlilere göre açık açık belediyenin içini boşaltıyor. Büyük ihaleler dağıtıyor. En son Yeni Asır'ın yazdığı ve durdurulan, "İzmir trafiğine elektronik denetleme sistemi" gibi birçok ihaleden söz ediliyor. Durmadan işçi veya park bahçelere ağaç alıyor. İzmir'deki tüm billbordlarda kendi afişleri var. Tugay'a randevu bile vermiyor.
İzmirli genç siyasetçiye son olarak şu soruyu soruyorum: "Kendisini başkan yapmayan İmamoğlu ile neden bir araya geldi?"
Cevabı CHP siyasetinin heli pürmelalini anlatıyor:
"Herkes birbirine ihanet ediyor. Onun da çaresi yok, başka ne yapabilir. Özgür Özel'i düşman ilan ederek kendisine yeni bir alan açmak istiyor. Siyasetin dışında kalmamak için buna mecbur. Dün Özel onu perişan etti, siyasetin dışına itti. Bugün de o önüne gelen fırsatı değerlendiriyor."