Dünyanın dört bir yanında milyonlar sokakta ve iki ayı aşkın bir süredir İsrail'in Gazze'de yürüttüğü vahşeti durdurmaya çalışıyor. Siyonist katliamcılar ve destekçileri bu tepkileri ciddiye almıyor görünseler de öyle olmadığını son BM toplantısında gördük.
BM Güvenlik Konseyi üyeleri İngiltere, Fransa ve Çin dâhil dünyanın 150 ülkesinin ateşkes istemesi, halkların sokaklardaki tepkisinin durmaması ABD ve İsrail'i öyle sıkıştırdı ki, ABD Başkanı Biden çark etmek zorunda kaldı. Ahlaki kayıptan, Netanyahu hükümetinin değiştirilmesinden söz ediyor ve İsrail'in yaşadığı açmaza dikkat çekiyor:
"Ancak (İsrail) ayrım gözetmeden uygulanmakta olan bombalama yüzünden (dünyanın) desteği kaybediyor."
Aslında bu söyledikleri kendisi için de geçerli. BM toplantısında ateşkese itiraz eden tek "demokratik" ülke ABD'ydi ve tüm dünya ABD'nin Netanyahu'nun canavarlaşmasının arkasındaki esas güç olduğunu görüyor. Bu yüzden de tepkiler sadece İsrail'e değil ABD'ye yönelik. Dünya, Netanyahu'nun katliam yapması için onlarca uçak dolusu bomba gönderen, milyar dolarlık destek veren ülkenin ABD olduğunu ve ABD'nin isterse bir dakikada bu katliamları durdurabileceğini de biliyor.
Ama durdurmuyor ve tam tersine kendisini "kurtarıcı" göstermek için suçu "söz dinlemez" Netanyahu'ya atıyor. Ne yazık ki, koca bir dünya da derin bir çaresizlik içinde aynı ABD ve Biden'a "kurtarıcı" gözüyle bakıyor.
Bu klasik ABD yöntemidir. Biden'ı konuşturan, "Netanyahu gitmeli" dedirten sır tam da bu. Bu gerçek de artık gizlenmiyor. En son Başkan Erdoğan da Biden'la yaptığı telefon görüşmesinde bu gerçeği açık açık dile getirdi ve Gazze'de yaşanan insanlık dramına bir an önce "dur" denilmesi gerektiğini, ABD'nin İsrail'e yönelik kayıtsız şartsız desteğini çekmesinin ateşkesi hızlandıracağını söyledi.
Bu yüzden içinde bulunduğumuz günler Gazze için, hatta bölge için kritik günler... Biden dünyaya verdiği sözü, suç ortağı Netanyahu'yu durdurarak yerine getirebilir mi göreceğiz. Ama durdursa bile yaşanan vahşetin gerçek sorumlusunun ABD olduğu gerçeği değişmez. Dünya halkları sorunun esas kaynağına yönelmedikçe de ne "Gazze Kasabı" Netanyahu'lar, ne Zelenski'ler ne de aparat olarak kullanılan terör örgütleri biter.
***
FİLİSTİN DÜŞÜ
Gazze'de Filistinlilerin yaşadığı soykırım, dünyanın vicdanını sızlattı ve milyonlar sokaklara döküldü. Batı başkentlerinde, bizzat ABD'de Yahudi halkı dâhil, Gazze vahşetine tepki göstermeyen kalmadı. İnsanlık bir yanıyla çaresizlik yaşarken, bir yanıyla da umut verdi. Bu konuda Başkan Erdoğan ve Türkiye'nin çok ciddi bir rolü olduğu da tartışılmaz. Milyonlar sokağa döküldüğü gibi, protestolar, kınama etkinlikleri de birbirini izledi. Her konuda sesini duyduğumuz birçok ünlü sanatçı ne yazık ki sussa da susmayan sanatçılarımız da var. Onlardan biri de Yavuz Bingöl'dü. Bingöl ve Sanat Hayattır Derneği, yarın akşam İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde Gazzeliler için bir etkinlik düzenliyor.
Etkinliğe çağrı metinde aynen şöyle deniyor:
"Gazzeli ölen çocukların ve annelerin yanında olmak için Gazzeli olmaya gerek var mıdır? Sadece insan olmak yeterli değil midir? Yaser Arafat; 'Benim gömülecek toprağım yoktur' demişti. Bugün Gazze'de ölen çocukların ve annelerin toprağı olması düşüyle... Kişisel katılımınızı çok önemsiyoruz. 'Ben de oradayım' demenizi bekliyoruz."
***
AK PARTİ'NİN İSTANBUL ADAYI 'ÇOK KONUŞMAYAN, İŞ YAPAN' BİRİ OLACAK
Yerel seçimlere gidilirken Türkiye'de herkesin gözü kulağı İstanbul'da. AK Parti ve Cumhur İttifakı "Yeniden İstanbul"u kazanmak motivasyonuyla, eşbaşkanlı CHP "İstanbul'u kaptırmamak" hesabıyla, ittifaktan ağzı yandığı için işbirliğine üfleyerek yaklaşan Akşener ise "hür ve müstakil" parti olma hayaliyle İstanbul'a asılacak.
Nasıl tavır alacağı merak edilen parti ise yeni adıyla DEM yani HDP... Pazarlık mı yapacaklar yoksa düşüş yaşadıkları genel seçim açığını kapatma yolunu mu seçecekler belli değil. Ama şu artık belli: AK Parti ve Cumhur İttifak partileri, İstanbul seçimlerine büyük bir motivasyonla giriyor. Dün de İstanbul'da Başkan Erdoğan başkanlığında bütün teşkilatın katıldığı geniş bir toplantı yapıldı. Büyük ihtimalle AK Parti'nin İstanbul adayıyla ilgili son toplantısıydı bu. Çok sayıda isimden söz ediliyor. Nasıl bir profil olacağını AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, nasıl olmayacağını A Haber'e anlatarak tarif etti:
"Çok konuşmayan ama çok iş yapan ve bütün odağı da İstanbul olan bir aktör olacak. Büyük projelerin altına imza atan bir aktör."
***
MARDİN, AK PARTİ İÇİN SÜRPRİZ OLMAZ
Mardin'e gelmişken yerel seçimlerin nabzını tutmamak olmaz. Nereye gitsek öyle veya böyle yerel seçim konuşuluyor. Doğu ve Güneydoğu'daki tablo burada da değişmiyor. AK Parti ve DEM (HDP) dışında diğer partilerden söz eden yok. Bırakın diğer partileri ülkenin ana muhalefet partisi CHP'nin bile esamisi okunmuyor. Mardin Büyükşehir Belediyesi'ni geçen seçimlerde HDP kazanmış. Ama arada çok ciddi fark yok. İlçelerinde de durum farklı değil. Artuklu, Midyat, Ömerli, Dargeçit ve Yeşilli'de AK Parti; Nusaybin, Derik, Kızıltepe, Mazıdağı ve Savur'da HDP etkili.
Ancak bu seçimlerde AK Partililer bir hayli iddialı. Tek şartları ise merkezde ve ilçelerde sevilen isimlerin aday yapılması. Bu gerçekleşirse hem büyükşehrin hem de Savur, Mazıdağı ve Derik gibi yeni ilçelerin kazanılması sürpriz olmaz. AK Parti'nin Mardin Büyükşehir adayı olarak Abdullah Erin ismi şu anda ön planda ve kazanma ihtimali de yüksek.
Düşünür mü bilemem ama Mardin ve Midyat'ta en çok konuşulan isimlerden biri de eski Mardin Milletvekili yazar dostum Orhan Miroğlu. Miroğlu'na farklı renkleri buluşturacak ortak aday gözüyle bakılıyor.