Depremin yıktığı şehirleri, ilçeleri dolaşırken insan acıları paylaşmakta bile zorlanıyor. Sözcükler yetersiz kalıyor...
Oralarda acı, hüzün ve dehşet yaşanırken, bu ülkenin muhalif siyasetçileri, aydınları ve medyası akıl almaz bir gündemin; "seçim ertelenemez" gündeminin peşinde. Hem de daha depremin üçüncü gününden itibaren...
Koronun başını da sol, liberal, cumhuriyetçi aydınlar çekiyordu.
Sevinç çığlıkları atarak sosyal ve konvansiyonel medyalarında yalan söyleyen bu aydınlar bas bas bağırıyordu:
"İktidar enkaz altında kaldı, seçimden kaçamaz."
Doğrusu hiçbiri de oralarda ne yaşandığının farkında değildi. Gerçeklikten koptukları için de bir depremzedenin hangi ruh hali içinde olduğunu bilmiyordu. Bu yüzden deprem alanında mikrofon uzattıkları depremzedenin, "Allah devlete zeval vermesin" dediğinde ne yapacaklarını şaşırıyorlardı. Dünyada örneği az olan bir dehşetin ortasında devletin orada olması, el uzatması, bir çadır veya bir battaniye vermesi onlar için inanılmaz değerliydi. Dara düşmeyen bunu bilemezdi.
FELAKETİ FIRSAT GÖRENLER
Üstüne üstlük bilmedikleri gibi bir de yaşanan büyük felaket üzerinden "Bu iş bitti" dercesine siyasi sonuçlar çıkarmaya kalkıyorlardı. Depremin üçüncü gününde bir akademisyen şöyle yazıyordu:
"Deprem, son bir yılın siyasi gündemini sıfırladı. Seçimlere kadar, ekonomik kriz ya da altılı masa kaosunu değil, depremi konuşacağız. Erdoğan'ın son birkaç ayda biriktirdiği artı puanlar bence artık anlamsızlaştı."
Açıkça muhalefete iktidar şansı doğduğunu müjdeliyordu. Herhalde muhalefet de böyle düşündü ki, depremin acısı sürerken gereksiz bir "seçim ertelenmez" kampanyası başlattı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şöyle diyordu:
"Artık 21. yüzyıldayız, seçimleri ertelemenin akılla mantıkla bağdaşır yönü yok."
İyi de iktidar böyle bir tartışma başlatmadı ki... Bülent Arınç'ın 13 Şubat'ta yaptığı açıklama buna gerekçe gösterilse de iktidar buna karşı çıktı. Doğrusunu da yaptı. İktidar ve Cumhur İttifakı partilerine göre, zor zamanlar atlatılmadan seçimi konuşmak ayıptı. Bu doğru yaklaşımın 10 Mart'a kadar da sürdürülmesi gerekiyor. Muhalefet kendi kendine tartışıp dursun...
'SEÇİM GÜNÜ ŞAŞIRACAKLAR'
Deprem 11 şehir ve 15 milyon insanı etkilediği için zor da olsa seçim, açıklandığı gibi 14 Mayıs'ta veya en geç 18 Haziran'da yapılabilir. Altılı Masa'nın daha adayı ortada yok. Böyle bir halde muhalefetin, seçimlerin yapılmayacağına ilişkin gerçek olmayan bir tartışma başlatması en başta acıyı yaşayan o insanların gönüllerini kırdı. Bu gönül kırıklığını Gaziantep'ten Hatay'a uzanan hat boyunca çok sayıda deprem felaketini yaşayan insanla konuşunca gördüm. Onların acılarını paylaşmaya çalışırken, utana sıkıla bazılarına muhalefetin seçimle ilgili tartışmalarını sordum. Her defasında üzüntü içinde sitem dolu bir cevap aldım:
"İnsanlar can derdinde, onlar seçim derdinde. Ne diyeyim Allah bildiği gibi yapsın."
Hatay'da çadır ihtiyacı için AFAD merkezine gelen bir CHP'linin cevabı ise ders niteliğindeydi:
"Bu felaketi gördükten sonra seçim derdine düşenlerin farkındayız. Ama onlar hiçbir şeyin farkında değil ve o seçim günü geldiğinde şaşıracaklar..."