Birkaç gündür başta CHP ve İP olmak üzere siyaset üretemeyen muhalefetin, Türkiye'nin NATO'daki başarısına yönelik hezeyanlarını izliyoruz. Daha da izleyeceğiz. Öfkeliler ve bunu sindirmeleri de hiç kolay olmayacak. Çünkü Türkiye, NATO sistemi içinde kalarak ABD'nin küresel aparatlarını deşifre eden bir hamleye imza attı. PKK/YPG'yi de FETÖ'yü de terör örgütü eksenli yapılar olarak NATO belgelerine soktu.
Bu NATO ve ABD aparatları açısından tarihi bir dönüm noktasıdır.
ABD'nin hâkimi olduğu dünyanın tek "savunma" örgütünde, bu kararı aldırmak da öyle sıradan bir siyasi hamle değil, tarihin yönünü değiştiren bir hamledir.
Bu hamlenin iç ve dış politikaya nasıl yansıyacağını ileride göreceğiz ama bu hamlenin etkilerini esas olarak PKK ve FETÖ derinden hissedecek.
Elbette ABD, kısa sürede bu yapılarla bağını koparmayacak. Ancak bu yapıların NATO kayıtlarına girmesi, onlar için ölümcül bir darbedir. Özellikle de FETÖ için.
Çünkü Marksistlikten emperyalizmin aparatına dönüşen ve kimin aparatı olacağı belli olmayan PKK'dan vazgeçmek belki kolay olabilir, ama bizzat bir Gladyo olarak devreye sokulan FETÖ'den vazgeçmek, bunun işaretini vermek ABD için hiç kolay değil. Ama oldu.
Böyle olduğu için NATO kararı FETÖ içinde derin bir sarsıntıya yol açtı. Bugünlerde sadece içerideki siyasi uzantıları değil, Pensilvanya da karalar bağlamış durumda.
Tesadüf mü bilemem ama yine aynı günlerde FETÖ elebaşı Gülen'le ilgili yoğun bakım haberleri de gelmeye başladı. Pensilvanya'daki çiftlikte hazır bekletilen mobil hastane çevresinde yaşanan hareketlilik, New Jersey ve New York'a yansıyan panik havası bunun işareti olarak yorumlanıyor.
Kimi Gülen'in öldüğünü, kimi de yoğun bakımda olduğunu söylüyor. Bu tür haberler daha önce de çok çıktı. Ama bu kez, ABD'nin NATO'da kendi aparatının varlığını terörle ilişkili kabul etmesi biraz manidar bulunuyor ve haberlerin gerçek olabileceğine işaret ediyor.
Bu arada yapıyı iyi bilenler, böyle bir ölüm gerçekleşse de kolay kolay açıklanmayacağını, "yaşıyor" göstermek için çaba harcanacağını ileri sürüyor.
Son durum tam olarak ne bilinmiyor ama şu gerçek biliniyor: FETÖ elebaşı Gülen fiziken ölmese de siyaseten öldü. NATO kararı bunun tescilidir.
Umut bağlayanlara duyurulur.

***

6'LI MASANIN OBJELERİ

Nihayet 6'lı masa 5'inci yemekte buluştu. Bu son yemek mi bilemiyorum ama bu yemeğin protokol yemeği olmaktan öte hiçbir anlamı da olmadı. Yapılan açıklamada da "güçlendirilmiş parlamenter sistem" vurgusu dışında hiçbir şey yoktu. Herhalde bu yüzden, fondaş medya da masada siyasi bir içerik olmayınca, Meral Akşener'in konsolunda yer alan objelere anlam yükledi.
Allah'ın isimlerinden Orhun Kitabeleri'ne, Kayı boyundan zeytin dalına ne ararsan var. Ama en mesaj dolu olanı kum saati... Neymiş, "az kaldı" iktidar gidiyor. "Çaput" bağlasalar belki daha mı etkili olur bilmiyorum ama son sözü, "Ergen Muhalefet" tespitini yapan Ateş İlyas Başsoy'a bırakalım: "Neyse ki AKP'nin bu konuda fazla endişelenmesine gerek yok. Az kaldı canım, geliyor gelmekte olan."

***

CHP'DE ÖZEL KALEMLER SAVAŞI

Doğrusu bu kadarı da fazla... CHP'de Kemalciler-Ekremciler savaşını anladık, genel başkanlık koltuğuna kim oturacak savaşını da anladık, hatta Kaftancıoğlu'nun koltuğuna kim gelecek kavgası bile anlaşılabilir. Ama artık Kılıçdaroğlu'nun iki özel kalemi, Şükran Kütükçü ve Derya Gödek hanımların koltuk kavgaları anlaşılır gibi değil. Daha önce bu ikilinin Anadolu Kulübü seçimleri nedeniyle kavgalarını yazmıştım. Şimdi de Kılıçdaroğlu'nun eski koruma müdürü Koray Aslan'a makam bulma kavgası içindeler. Denilenlere göre, Şükran Kütükçü, Koray Aslan'ı Kılıçdaroğlu'nun partideki özel kalem müdürü yapmak için müthiş bir kulis yürütüyor.
Herhalde Aslan boş oturup maaş almaktan sıkıldı ki dostları harekete geçti.