Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Helalleşme sonrası CHP’de konuşulanlar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ömrünün sonbaharında öyle bir hamle yaptı ki, deyim yerindeyse Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir.
İlk videosunda söyledikleri çok sertti:
"Benim liderliğini yaptığım partinin geçmişte derin yaraları vardı. Uzun süredir bu yaraları yaratan o sistemi değiştirmekle uğraştım..."
Gördüğünüz gibi Kılıçdaroğlu, partisi CHP'nin toplumda açtığı yaraları açık açık itiraf ediyordu. Dahası 10 yıl içinde CHP'de hâkim olan ve "o yaraları açan sistemi" de değiştirmişti. Müthiş bir kararlılık... Ancak ortada bir soru vardı; bu büyük hesaplaşmayı göze alan Kılıçdaroğlu, son 10 yılda FETÖ'yle ilişkileri, 15 Temmuz'a "kontrollü darbe" demesini ve ülkeyi geren siyasi yalanları nereye koyacaktı?
Önceki gün bu yakın geçmişindeki şüpheler nedeniyle "çark" edip etmeyeceğini yazmıştım. Uzun sürmedi ve iki gün sonra çark etmek zorunda kaldı. CHP Grubu'nda Varlık Vergisi'nden darbelere, Soma'dan Roboski'ye kadar hedefi CHP'den uzaklaştırıp genele yaymaya çalıştı.
Aynı şeyi bir gün önce İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da yapmıştı. O da Kılıçdaroğlu'nun helalleşmeyle ilgili sözlerinden "Varlık Vergisi" zulmünü "ustaca" çıkarmış, işi hafifletmeye çalışmıştı.
Ancak ok yaydan çıktığı için işe yaramayacaktı. Çünkü bu itiraf, CHP'yi de Kılıçdaroğlu'nu da yaptıklarıyla yüzleşmek zorunda bırakacaktı. Buradan kaçış yoktu.
Şu anda CHP içinde ve çevresinde bu nedenle derin bir çöküş havası var ve Kılıçdaroğlu'nun "yara" itirafı CHP'nin "aydınlanmacı" tarih tezlerini yerle bir etmiş durumda. İş öyle bir noktaya vardı ki, artık kimse Kılıçdaroğlu'nun samimiyetine, kendi dönemine ilişkin helalleşme isteyip istememesine bakmıyor.
İşin özü, yıllardır söylenen ama kabullenilmeyen CHP tarihindeki "yaralar"ın bir CHP genel başkanı tarafından itiraf edilmesiydi.
Bu durum, eski yeni bütün CHP'lileri öfkelendirdi. CHP kadrolarında sessiz bir isyan varken parti dışında kalanlar, Kılıçdaroğlu'nun istifasını istedi.
Eski CHP Meclis Başkanvekili Yılmaz Ateş şöyle diyor:
"Bu nokta ve konum nedir, arkasındaki güçler kimlerdir ki Atatürk'ü, partiyi ve bu devleti sanık sandalyesine oturtuyor. Sözlerine açıklık getirmek durumundadır. Aksi takdirde CHP tarihinden 'özür' dilenecek kadar utanç duyan birinin yapacağı onurlu davranış, getirildiği koltuğu bırakmasıdır."
Helalleşme çıkışına en sert tepki verenlerden biri de eski CHP milletvekili gazeteci Barış Yarkadaş'tı. Yarkadaş, bu çıkışın neye mal olacağını şöyle yazdı:
"Bakın; göreceksiniz, bu söz, sadece Kılıçdaroğlu'nun değil, CHP'nin de peşini bırakmayacaktır!"
Doğru söze ne denir? Sonra da ekliyor:
"Kılıçdaroğlu, bu sözü sarf ederken, 'Tarihsel olaylar, yaşandığı zaman dilimi içinde değerlendirilir' ilkesini göz ardı etmiş ve belki de farkında bile olmadan, toptan bir reddiye içine girmiştir."
Eh, kendi partilerine kurulan kaset komplosunu unutanlar, FETÖ'ye kol kanat gerenler doğal olarak "belki de farkında bile olmadan" diyerek, teselli niyetine bir açık kapı bırakıyor. Oysa CHP ve çevresi bu siyasi operasyonun nasıl planlandığını görüyor olsaydı, ne CHP iç siyasette bu kadar savrulur, ne de emperyalizmden medet umar hale gelirdi?

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA