Günlerdir, hatta aylardır Millet İttifakı'nın adayı kim olacak tartışılıyor. Arada bir "Bizi zorluyorlar" denilse de HDP dahil hiçbir ittifak partisi bu tartışmadan rahatsız değil. Çünkü hiçbirinin toplumda karşılık bulan, güven yaratan siyasi bir programı yok. Boş beleş bir tartışmayla sürekli gündemdeler. Bu konuda asıl siyaset mühendisi de hiç kuşkusuz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu...
Kılıçdaroğlu CHP'nin başına geçtiği günden beri deve dişi gibi rakiplerini elimine ettiği gibi partiyi de Kemalistlere rağmen istediği noktaya getirdi.
Şimdi aynı yöntemle, ittifak aktörlerini saf dışı bırakma hesabı yapıyor. Önce mutfak operasyonuyla kendi adaylığını lanse etmeye başladı ve olası iki rakibini Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ı susturdu. Buna rağmen ikisi de çalışmalarını sürdürüyor ama partiden destek bulmaları çok zor. Üçüncü rakibi İP Genel Başkanı Meral Akşener'e de havlu attırdı. Gerçi o da "Fatih" ilan ettiği İmamoğlu kartıyla "merkez sağ" hamlesi yaptı ama onun ki biraz ipe un sermek gibi.
Bütün bunlara ve bitmeyen kavgaya rağmen aday olarak geriye bir tek isim kaldı: Kemal Kılıçdaroğlu... O da her gittiği yerde adaylığı çok istediğini belirten; "Sorunlarınızı ben çözeceğim, iktidarı gömeceğim..." gibi tekil çıkışlar yapıyor.
Ama en net siyasi çıkışını, arka planda İmamoğlu'yla anlaşan HDP'yi kendisine mahkum eden açıklamasıyla yaptı
"Muhatap HDP'dir, İmralı değil"
Öyle bir noktaya gelindi ki, artık CHP'deki her siyasi aktör ve dışarıdan izleyenler Kılıçdaroğlu'nun adaylığına kesin gözüyle bakmaya başladı.
Ancak Bizans'ta oyun bitmediği gibi Kılıçdaroğlu'nda da oyun bitmez. İstemediği şu üç ismin Akşener, İmamoğlu ve Yavaş'ın aday olmalarını en azından şimdilik engelledi. Kendisini öne çıkartarak, herkesin buna inanmasını sağladı ve sıra son hamlesine geldi. Son hamleye geçmeden şu notu da düşelim. Bir siyasetçi Kılıçdaroğlu için şöyle diyor;
"Aday olursa kazanamayacağını bilecek kadar akıllı biri."
Şu ayrıntı da siyaset kulislerinde hep konuşuldu; Kılıçdaroğlu'nun aday olacağını ısrarla söyleyen isim CHP geleneğinden gelmeyen Bülent Kuşoğlu'ydu. Bu konuda CHP'de en son konuşması gereken Kuşoğlu'na bunu söyleten de Kılıçdaroğlu'ydu.
Şimdi herkes Millet İttifak'ının adayının o olacağına inanmış durumda. Şu da rahatlıkla söyleniyor: "HDP, İP, SP hatta devreye sokulmak istenen Deva ve Gelecek de oy verebilir"
Ancak iş burada bitmiyor. Ortada bir de Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı tarifi var. Kısaca şöyle bir cumhurbaşkanı tarifi yapıyor
"Öyle bir cumhurbaşkanı olmalı ki 83 milyonu kucaklamalı. Ne olmalı? Cumhurun başkanı olmalı. Yani tarafsız olmalı. Yani bir partinin genel başkanı değil bütün vatandaşları kucaklamalı."
Buna tarife Akşener'in, "sembolik olmalı" açıklamasına da uyuyor
Peki bu tanıma Kılıçdaroğlu uyuyor mu?
Uymadığını, uymayacağını kendisi dahil herkes biliyor.
Peki o zaman neden adayım diyor?
Zaman kazanıyor, kamuoyunu oyalıyor. Çünkü aklında yine Abdullah Gül gibi bir isim var; Anayasa Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan...
Arslan'ın adı daha önce de geçti ama şimdi ortaya çıkan tablo, daha çok onu işaret ediyor. Anayasa Mahkemesi'nin özellikle muhalefeti memnun eden son dönem kararları da bu ismin yabana atılmayacağını gösteriyor.
