Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

‘Ekrem benim oğlum gibidir’

Gündemi hızla değişen bir Türkiye'de önümüzdeki iki yılda da çok şeyin değişeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu nedenle muhalefetin erken seçim çağrısının veya aday aramasının gündemi meşgul etmekten başka bir anlamı yok.
Buna mecburlar, çünkü muhalefet hâlâ "güven" veremiyor ve sokakta hâlâ iktidarı değiştirecek bir rüzgârı esmiyor.
Tam tersine, zaman geçtikçe muhalefet partilerini, içeride yaşanacak derin sancılar korkutuyor.
Alın CHP'yi... Parti içinde yeni "dip dalgaları"nın oluşmaması için sürekli gerilim siyaseti izleniyor.
Muharrem İnce'den sonra bile parti içindeki kavga bitmiş değil. İş öyle bir noktaya vardı ki, toplumda dip dalga bekleyen CHP, kendi içinde yeni bir "dip dalga hareketi"yle karşılaştı.
Aceleleri biraz da bundan... Tabii sadece acele eden CHP veya İP yönetimi de değil, başta ABD olmak üzere "küresel dostları"nın da çok acelesi var. Onlar da Türkiye'yi Suriye'de, Libya'da, Doğu Akdeniz'de sıkıştırmak için içeride siyasetin gerilmesini, kaosa sürüklenmesini istiyor
İşte bu zeminde Millet İttifakı'nın 2023 seçimlerine nasıl gireceği meselesi tartışılıyor. Doğrusu bu tartışma da tamamen gündemi elde tutma çabasından başka bir şey değil. Daha vahimi, sokaktaki insan, muhalefet partilerinin ABD'li analizciler kadar bile Türkiye'nin dünyadaki yeriyle ilgilenmediğinin farkında.
Bu koşullarda ister mutfak sohbetleriyle Kılıçdaroğlu güzellemeleri yapılsın, ister "yan cebime koy" havasında Akşener öne çıkarılsın ya da "HDP ayrı aday çıkarmalı" densin sonuç değişmez. Hele HDP'lilerin buna öfkelenmelerinin hiçbir anlamı yok. Çünkü herkes biliyor, Kandil'in feryatlarının ayyuka çıktığı bir dönemde, HDP'nin aday dayatması ya da siyaset belirlemesi mümkün değil.

KANDİL VEYA ABD NE DERSE O OLUR
Ortada tam bir takiye siyaseti var ve bütün partiler de bunun farkında. Hazırlandığını bildikleri halde CHP'liler bile "Kılıçdaroğlu'nun adaylığını" inandırıcı bulmuyor. Akşener için de aynı şey geçerli. Dahası onun bir tecrübesi de var; bir önceki seçime girip kendi partisinden az oy alarak boyunun ölçüsünü aldığı için susuyor.
Ama bunların arasında bir isim var ki, o hiç gündemden inmiyor: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu.
Zaman zaman Başkan Erdoğan üzerinden devreye girip kendisini hatırlatması da boşuna değil. O makama başından beri hazırlanıyor. Daha İstanbul'a başkan seçilmeden önce yakınındaki bir CHP'liye, "Merak etme, CHP'nin bu kronik yapısını değiştireceğim" diyen bir isim.
Aslında Akşener-İmamoğlu ilişkisine yakından bakıldığında o da bu projeye sıcak bakıyor. Aralarında çok özel ve siyasi bir ilişki olduğu gizli saklı değil. Akşener'in yakın çevresine, zaman zaman "Ekrem benim oğlum gibidir" dediği, hatta engel olma ihtimali nedeniyle Mansur Yavaş'ı sevmediği ve öne çıkarılmaması gerektiği kulislerde hep konuşuluyor.
Buna İstanbul sermayesi ve küresel dostları da eklediğimizde 2023'te kimin Millet İttifakı'nın adayı olacağı çok net ortaya çıkıyor. Buna Kılıçdaroğlu veya CHP yönetimi de itiraz edemez.
Anlayacağınız siyasetçiler, araştırmacılar kim aday olacak tartışmasını sürdüredursun, İstanbul Büyükşehir'de 120 kişiden oluşan bir ekip, "o makam" için çalışıyor ve günü geldiğinde de ortaya çıkacak. Bu noktada İmamoğlu aday olursa, İstanbul AK Parti'ye geçer diyenlere de şu cevap veriliyor:
"İstanbul, Ekrem'in umurunda değil."
Ne dersiniz, yapraklar bunu da alkışlar mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA