İster "2023 oyun planı" deyin, ister "Büyük hamle" fark etmiyor, Kemal Kılıçdaroğlu'nun kafasındaki "koalisyon" fotoğrafı kimseyi şaşırtmadı. Bir yanıyla geçmişin Güneş Motel rezilliğini hatırlattı, bir yanıyla da çok daha vahim olan Biden'ın ve Rand Corporation Raporu'ndaki beklentilere uygun bir fotoğrafın ortaya çıkmasını sağladı.
Önce Kılıçdaroğlu'nun ne dediğine bakalım. Kılıçdaroğlu, önümüzdeki seçimleri kazanmak için toplumun karşısına, cumhurbaşkanı yardımcılarının, bakanların hatta "başbakan"ın(!) CHP'ye destek veren muhalefet partisi liderlerinden oluşan bir "koalisyon hükümeti" önerisiyle çıkmak istiyor. Hayali bu... Birkaçının ismini de veriyor.
Fotoğrafta kendisi başta olmak üzere Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Ali Babacan, Gültekin Uysal, Ahmet Davutoğlu gibi mevcut muhalefet parti başkanları olacak...
HDP BİLEREK SAKLANIYOR VE ARADA KAVGA DA YOK
Peki, bu fotoğrafta muhalefetin "kilit" partisi HDP niye yok? Hani her şey ilkeli ve açık olacak, iktidar hesap verebilir olacaktı?
Anlaşılan Kılıçdaroğlu yine bu ilişkiyi bilerek saklıyor. Ama CHP'den "dışlanmış" Dursun Çiçek ve Gürsel Tekin aracılığıyla HDP'ye mesaj verilmesini de engellemiyor: "HDP'ye bir veya iki bakanlık verilmeli."
Kılıçdaroğlu'nun koalisyon hayali ve ardından gelen açıklamalara bakınca Mithat Sancar'ın "Artık açık ve şeffaf olunmazsa biz yokuz" çıkışı da havada kalıyor; çünkü o kararlar başka mahfillerde alınarak hayata geçiriliyor.
Öyle olmasaydı Kılıçdaroğlu'nun hayalini kurduğu "koalisyon" fotoğrafı ile "küresel dostu" ABD Başkanı Joe Biden'ın Türkiye beklentisi örtüşür müydü?
Biden ne demişti: "Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için muhalefeti güçlendirmeliyiz."
Bunun nasıl olması gerektiğini de Rand Corporation Raporu söyledi:
"Hizaya sokulamayan Erdoğan'ın devrilmesi için muhalefetin birleştirilmesi ve çoğaltılması gerekiyor."
Bugün Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği ve biraz da darbe dönemlerinin topluma dayattığı "mutabakat hükümeti" modelini hatırlatan koalisyon hayali aslında içeriden çok dışarıdakilerin işine yarayacak...
BÜTÜN DERTLERİ TÜRKİYE'Yİ HİZAYA SOKMAK
Bırakın birbirlerine "İt, Faşist" veya "Terörist" demelerini bu partilerin hiçbir milli konuda "ortak" bir tavırları yok. Bu siyasi aktörlerin, küresel güçlere karşı Kıbrıs'ta, Mavi Vatan'da, Libya'da veya Karabağ'da nasıl bir siyaset izleyecekleri bilinmiyor. Konuşmuyorlar da...
ABD, Suriye'de "PKK-YPG koridorunu kabul edin" diye dayattığında ne tepki verilecek, bilen var mı? HDP'yle birlikte PKK'ya operasyon mu yapacaklar yoksa dayatmayı mı kabul edecekler? İşin bamteli tam da burası ve yaşanan siyasi hikâye de bunun üzerine kurulu.
Bu da basit değil, çok kirli bir tezgâh kurulduğunun işareti
Öyle kirli ki, siyaset tarihine kara bir leke olarak geçen Güneş Motel olayı bile bizzat CHP eliyle yeniden hatırlanıyor. CHP her genel başkana, her siyasetçiye "koltuk" tahsis ederek "iktidar" olmak istiyor.
Bunun da sadece iktidara susamış bir sosyolojinin talebi olmadığı çok açık. Çünkü bu talebi siyaset üreterek yerine getirmek varken, Kılıçdaroğlu, bunu değil küresel dostlarının önerdiği yolu seçiyor. Seçtiği yol, Türkiye yeniden zayıf koalisyon hükümetleri dönemine girsin ki, çabuk "hizaya" gelsin yoludur...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz