Birkaç gündür başını CHP'nin çektiği ve laik kesimin dört elle sarıldığı yeni bir tartışmamız var: "Harp okullarına girişte irtica şartı neden kaldırıldı?"
Gerekçe olarak da şu söyleniyor: "Harp okulları, tarikatlara teslim edilecek."
Örnek olarak da FETÖ gösteriliyor. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay şöyle diyor:
"Bu, irticai faaliyetlere yeniden yeşil ışık yakmaktır, FETÖ'nün devlette ve TSK'da boşalttığı alanı, yeni tarikat ve cemaatlere terktir."
Bu yaklaşımın şaşırtıcı bir yanı yok, son 60-70 yıldır bu bakış açısı hiç değişmedi.
CHP ve sol, 60'lı yıllardan bu yana toptancı ve soyut "irtica" yaklaşımıyla namaz kılan, eşi başörtülü her Müslüman'ı, tarikat mensubunu "irticacı-şeriatçı" ya da "takunyalı" ilan etti.
Bu toptancı ve ötekileştirici yaklaşımdan da en çok FETÖ yararlandı. İslam'ı içeriden tahrip eden, son derece modern araçlar kullanan ve emperyalizmin aparatı FETÖ, bu ucube irticacı yaklaşımın arkasına saklanarak "takiye" yaptı ve kimi zaman "Kemalist", kimi zaman "dindar" görünerek ordudan yargıya kadar her tarafı ele geçirdi. Kimse de engel olmadı. Oysa bu örgüt yeni Gladyo'ydu ve irticacı heyulası onun saklanması için iyi bir araçtı.
Daha vahim olanı, bu yaklaşımı sergileyen CHP ve solun FETÖ ile ilişkisiydi... Ecevit'in veya diğer CHP'lilerin desteğini bir yana bırakıyorum, irticadan bu kadar şikâyet eden CHP ve sol, ne hikmetse 2012'den sonra o örgütle iç içe olmaktan hiç çekinmedi. Açık açık ittifak yaptı.
CHP'li Engin Altay bu gerçeğe rağmen şöyle diyebiliyor:
"Biz FETÖ ile ilgili çekincelerimizi söylerken FETÖ'ye methiyeler düzüyordunuz. Sonra darbeyi görünce, terörist yaptınız."
Altay farkında mı bilmiyorum ama FETÖ'nün "terörist" olmadığını, tam aksine darbe sonrası "terörist" yapıldığını söylüyor. Tuhaf bir yaklaşım. Ama daha tuhaf olanı; AK Partililerin "methiyeler düzdüğü" FETÖ ile bizzat Altay ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun "yakın" ilişki kurmuş olması... Buna ne diyeceğiz? Şu fotoğrafa bakın, CHP heyeti ABD gezisinde, FETÖ'cü Faruk Taban ve o dönem CHP Milletvekili yapılan Aykan Erdemir'le özel görüşmeler yaptı, boy boy fotoğraf verdi. Bu ilişki 17-25 Aralık darbesiyle daha da gelişti ve 15 Temmuz sonrası da sürdü.
Şimdi Engin Altay'a soralım, yıllar yılı "irticacı" dediğiniz FETÖ ile neden ilişki kurdunuz ve CHP olarak başkalarını uyarırken kendinizi neden "uyar"madınız?
***
ERGENEKON'UN 1 NUMARALI MAĞDURU FETÖ'YÜ ANLATTI
Ergenekon sürecinde FETÖ'nün hedefe koyduğu ve 1 numara diye sunduğu eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, yıllar sonra ilk kez Sabah'tan Tuba Kalçık'a konuştu. O ilginç söyleşide Dalan, FETÖ için şu tespiti yapıyor:
"FETÖ emperyalist devletlerin maşasıdır. Emperyalist devletler, FETÖ üzerinden ülkemizi dönüştürmek istedi. Esas amaç ise İslamiyet'i ve Türklüğü yok etmekti. Geçmişte birçok siyasetçi ile ilişki içindeydi FETÖ. Bugün çıkmış bir örgüt değil yani."
FETÖ'ye karşı verilen mücadeleyi de şöyle yorumluyor:
"Cumhurbaşkanımızın FETÖ ile mücadelesini samimi ve çok haklı buluyorum. 'Allah Erdoğan'a güç ve kuvvet versin' demiştim ülkeme ilk döndüğümde. Yine aynı şeyi söylüyorum. Erdoğan, FETÖ ile mücadelede bana göre maalesef yalnız bırakıldı."
Peki Başkan Erdoğan'ı sadece çevresi mi yalnız bıraktı? Bu nedenle merak ediyorum, "Bunlarla kim işbirliği yaparsa bana göre haindir" diyen Dalan, bu mücadelede CHP ve İYİ Parti'yi nereye koyuyor?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
