Muhalefetteki çalkantı bitmek bilmiyor. Başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere, bütün muhalefet partilerinde derin bir sancı yaşanıyor. Fikir ayrılıkları, istifalar, yolsuzluk ve taciz iddiaları birbirini izliyor.
CHP'den iki hatta üç parti çıktı. İYİ Parti başından itibaren istifalarla sarsılıyor, HDP içinde sessiz ama derinden şiddet karşıtı sesler yükseliyor, "dostlar"ın en küçüğü Saadet Partisi'nde bile taban ile tavan arasında kopuşlar yaşanıyor. Anlaşılan muhalefet cephesinde yanlış giden bir şeyler var ve sular durulmuyor. İşin ilginç tarafı da muhalefet cephesi, "Neden böyle oluyor?" sorusuna cevap vermek yerine kolayına kaçıp "Saray'ın operasyonu" demekle yetiniyor. Oysa gerçek bunun tam tersi; sorun bizzat muhalefetin ayakları bu topraklara basan siyaset üretememesinde... Bu nedenle muhalefete, muhalefet eden partiler doğuyor.
CHP'den ayrılanların da, İYİ Parti'den kopanların da ortak söylemine bakın. Ya Doğu Akdeniz veya Libya gibi bölgesel ve küresel sorunlarda milli duruş gösterilmemesinden, ya FETÖ ile ilişkiden rahatsızlar ya da HDP'yle aralarına mesafe konulmamasından.
Bunu son olarak İYİ Parti'den istifa eden Ümit Özdağ örneğinde gördük.
FETÖ'cü sızma
Özdağ, istifa ederken partisini de partinin genel başkanı Meral Akşener'i de bu konularda ağır biçimde suçladı. Özellikle de partinin "FETÖ iltisaklı" oluşuna dikkat çekti: "Hiç kimse inkâr edemez. İYİ Parti'deki FETÖ'cü sızma, bugün de yapmış olduğumuz bütün uyarılara rağmen devam etmektedir."
Tabii sızmanın sadece FETÖ'den ibaret olmadığını da söyledi: "Bu partiye FETÖ, PKK ve diğer bölücü unsurlar, küreselleşmeye teslim olmuş gruplar sızamaz. Ben bu sızma ile mücadele ettim. Akşener'i bu rahatsız etmiş. Türk milliyetçileri bu zihniyetten vakti geldiğinde en ağır şekilde hesap soracaktır."
Özdağ, daha önce seslendirdiği İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun FETÖ'cü oluşuna ve İYİ Parti'nin HDP'yle ortak anayasa hazırlığına da özel vurgu yaptı.
Ama daha şaşırtıcı olanı, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın'ın Yüce Divan'da yargılanmasına atıf yapıp, son dönemde belediyelerden gelen "çantalar ve makamlar karşılığı satılan onurdan" söz etmesiydi:
"Bana kızacağınıza CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'na, İYİ Parti'yi aşağılayan CHP Çanakkale Belediye Başkanı'na kızın. Çantalar, makamlar karşılığında İYİ Parti'nin onurunu sattınız. Bunların hepsinin kanıtı var."
İki Ümit, umut olur mu?
Şimdi gelelim asıl soruya: İYİ Parti'den istifa eden Özdağ ne yapacak?
Aslında açıklamasında ne yapacağının ipucunu verdi. Akşener'in kendisiyle ilgili hazırlattığı anketten söz ederek şöyle dedi:
"Meral Akşener bir araştırma yaptırmış. 'Ümit Özdağ parti kurarsa kaç oy alır?' diye. Yüzde 11 olarak görünüyor."
Uçmak için çok iyi bir oran... Acaba Akşener, bunu bilinçli mi yaptı? Bu sorunun cevabını bir yana bırakıp ihtimallerden söz edelim. Görünen o ki, Özdağ yeni bir parti kuracak. Eski ayrılanlardan katılanlar olur mu belli değil ama şimdiden İYİ Parti'den Ayhan Erel gibi 5-6 milletvekilinin katılabileceği söyleniyor. Ama en çok konuşulan ya da yakıştırılan isim ise eski CHP'li, eski İstanbul Baro Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocasakal.
İki "Ümit" yeni bir partiyle umut olur mu doğrusu bilemem ama şu sorunun cevabı merakla izlenecek: Özdağ, "milli merkez" teziyle mi öne çıkacak yoksa "Suriyelileri ötekileştiren" siyasetiyle mi?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz.