Bugünlerde herkes şu sorunun cevabını arıyor: CHP'de neler oluyor? Aslında bir değil birkaç şey birden oluyor.
Klasik CHP'liler, Baykalcılar, Atatürkçüler, Ulusalcılar birer birer ya ihraç ediliyor ya da partiden uzaklaşıyor. Bu yüzden birkaç parti kuruluyor, birçok da arayış var.
Peki, geride kimler kalıyor?
İşte asıl cevabı aranması gereken soru da bu. CHP'yi CHP yapan bu siyasi kimlikler birer ikişer partiden elimine edilirken geride "Solcu Alevi ve solcu HDP'li Kürt" siyasi aktörlerin hâkim olduğu bir parti, bir de hipnozlanmış gibi her yere "tıpış tıpış" giden bir sosyoloji kalıyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Klasik CHP'lilerin yeni yeni fark ettikleri bu köklü değişim, CHP tarihini bilenlere 32 yıl önce SHP'de yaşanan ve siyasi tarihe "Garaj Operasyonu" olarak geçen bir operasyonu hatırlatıyor.
O günü yaşayanlar bilir, 1985 yılında CHP'nin yasak olduğu dönemde Halkçı Parti ve SODEP birleşmesiyle kurulan Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) içinde çok sert bir siyasi tartışma vardı. O günlerde bir grup eski CHP'li, SHP'yi "solcu Alevi ve Kürt" siyasi aktörlerin ele geçirdiğini iddia ediyordu.
O isimlerin başında da rahmetli Ali Topuz geliyordu. Topuz, o günün genç milletvekili Mustafa Sarıgül'le birlikte İstanbul Şişli'deki yine Sarıgül'e ait bir garajda sık sık bir araya geliyor ve bu konuyu tartışıyorlardı. Toplantı, Topuz'un siyasi gündeme bomba gibi düşen şu açıklamasıyla açığa çıktı:
"SHP'yi Aleviler ve Kürtler ele geçirdi."
Bugün Kılıçdaroğlu yönetimine desteğiyle bilinen gazeteci İmambakır Ümüş, o olayı yıllar sonra şöyle anlatıyordu:
"Meşhur Garaj toplantısı Ali Topuz'un başkanlığında Mustafa Sarıgül'ün işlettiği Şişli'deki garajda yapıldı. Hedef SHP'den 'sol'cuları, 'Alevi'leri ve 'Kürt'leri tasfiye etmekti. Toplantı belki o zaman bu hedeflere ulaşamadı... Ama zaman içinde gerçekten de hedeflere büyük ölçüde ulaşıldı..."
Bu yaklaşıma göre, adım adım CHP içindeki solcu Alevi ve Kürt siyasi aktörler dışlanmıştı.
Peki, ne zamana kadar?
İçi marjinal solcu, dışı küreselci
Kaset operasyonunun patladığı 2010 yılına kadar... O operasyonla Baykal gidip yerine Kılıçdaroğlu gelince CHP'de tam tersi bir siyaset izlendi. Bu kez Baykalcılar, Atatürkçü ve Ulusalcı aktörler CHP'den birer ikişer uzaklaştırıldı. Kalanlar da etkisiz birer siyasi figürana dönüştürüldü. Bu kesimlere göre, bu bir projeydi ve bu projeye FETÖ'cülerden Sorosçulara kadar bütün küreselciler destek verdi.
Ve öyle bir rüzgâr estirildi ki, bir gecede birçok sol partiden yüzlerce solcu Alevi ve Kürt siyasi aktör istifa ederek soluğu CHP'de aldı. SHP tarih olmuş, Sarıgül de parti kurmaktan vazgeçmek zorunda kalmıştı. Daha ilginci, Önder Sav gibi siyasi aktörler de "Nasılsa siyaset bilmiyor, biz yönetiriz" diyerek Kılıçdaroğlu'na her türlü desteği verdi.
İşte bugünkü CHP, o sürecin bir ürünü... Kılıçdaroğlu bu süreç sonunda CHP'yi, marjinal solla buluşturan, HDP'ye kucak açan, hatta oy veren, PKK şiddetini görmezden gelen, FETÖ'cüleri sahiplenen, dış politikada ABD'ye göz kırpan, içeride sağcı ve muhafazakâr dostlarıyla ittifak yapan, "içi marjinal solcu, dışı küreselci" bir partiye dönüştürdü.
Siyaset üretemiyor gibi görünse de bu bir siyasetti ve hedefine de ulaşmıştı.
Yıllar sonra Kılıçdaroğlu, Topuz ve onun temsil ettiği kesimden rövanşı almış ve yeni bir CHP dizayn etmişti. Hem de küreselcileri memnun eden bir CHP... CHP'de gerçekte olan bu, gerisi boş.