Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

CHP’de tecavüz skandalı ve sol

Türkiye'de garip bir durum var; kadına yönelik şiddet ve tecavüz gibi insanlık dışı saldırılar kendilerini laik, ilerici, aydınlanmacı ve solcu gören çevrelerde yaşandığında tartışılmıyor, es geçiliyor ama muhafazakar bir kurumda meydana geldiğinde yer gök inliyor. Bir dini cemaat veya tarikat içinde yaşanan cinsel taciz veya tecavüz olayı üzerine dört koldan gidilirken (gidilmesi de gerekiyor) ama söz konusu CHP veya benzeri laik çevre olunca herkes suspus.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Buna işkence, cinayet ve örgüt içi infazları hatta ünlü simaların eşlerine dayak atmalarını da eklemek gerekiyor.
Bu çifte standart hep vardı ve hâlâ da devam ediyor. Şu son birkaç günde CHP içinde yaşanan taciz ve tecavüz olaylarına bakın. İlk defa CHP içinden bir siyasetçinin (Barış Yarkadaş) isyan ettirmesine yol açan İstanbul'daki üç taciz ve tecavüz olayını ne CHP yönetimi gördü ne de CHP yandaşı medya... Hepsinin de haberi vardı.
En iğrenç tavrı sergileyen ise CHP'nin hem de kadın olan İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu... Yardımcısı bile tacizci çıkan bir il başkanı olayın üstüne gideceğine kapatmaya çalışacak hatta olayların üzerine giden eski milletvekilini "şov" yapmakla suçlayacaktı.
Oysa aynı Kaftancıoğlu, kadın cinayetleri üzerinden bile hükümeti suçlayarak siyaset yapmış bir siyasetçiydi ve hızını alamayıp şunu bile söylemişti: "İçki içiliyor diye meyhaneleri kapatmak aklına geliyor da tecavüz olunca vakıfları kapatmak neden aklına gelmiyor."
Acaba şimdi aynı yaklaşımı kendi partisi CHP için de önerecek mi? Onun "CHP vakıf olmalı" diyen bir grupla birlikte CHP'ye geldiğini herkes biliyor ama o bu tür insanlık dışı olayların, kurumlarla bir ilgisi olmayacağını bilmiyor.
İşte ilkesizlik, önyargı insanı buralara sürüklüyor, Allah'ın sopası yok.
CHP ve çevresinde konumlanan solda çifte standart meselesi aslında yeni değil. Dün de bugün de sol cenahın çifte standardı hep var. Bugün nasıl sosyalist geçinen Birgün, Kemalist geçinen Cumhuriyet, CHP'deki tecavüz olaylarını görmüyorsa, geçmişte de sol aydınlar bırakın kadına dayağı veya tecavüzü sol örgütler ve PKK içindeki infazları da görmedi. Halen de görmüyorlar.
Gelin solun en parlak olduğu yıllara gidelim. 68 kuşağının en ateşli günleri. Henüz muhtıra verilmiş değil. Gençler devrim havasında. O kuşağın simge isimlerinden Münir Ramazan Aktolga anlatıyor:
"Devrimciler işkence yapar mı? 'Yapmaz mı' diyorsunuz? Bakın hem de nasıl yapılırmış... Bir gün Siyasal'dayım. Mahir'i sordum, dediler ki bir polis ajan yakalanmış Siyasal'ın bodrum katında. (...) Gittim bir de baktım, bir çocuk duruyor, Dil Tarih'tenmiş. Ağzı burnu kan içinde... " Devamını merak eden Aktolga'nın Anılar kitabından okuyabilir.
Ama daha büyük zalimlikler var... Mesela örgüt içi infazlar hiç konuşulmaz. Bugün PKK'dan ayrılanların verdiği rakamlara göre 15 bini aşkın örgüt içi infaz var.
Yazar Aytekin Yılmaz "Son Diktatör" kitabında bu infazları anlatırken, PKK dışı soldan bir örnek veriyor:
"Şimel Aydın 1994 yılında İstanbul Bayrampaşa Hapishanesi'nde henüz 17 yaşındayken, DHKP-C'li 30 kadın tarafından ajan olduğu gerekçesiyle bir gece koğuşta uyurken, boğdurulmak suretiyle öldürüldü. O gün orada 11 sol örgüt vardı ama hiç kimse engel olamadı."
Son sözü Başkan Erdoğan'a bırakalım: "Senin tecavüzcün kötü benimki iyi, senin tacizcin kötü benimki iyi, senin ahlâksızın kötü benimki iyi kadar iğrenç bir anlayış yoktur.
Zulüm kime yapılırsa, şiddet kime yönelirse yönelsin, cinayetin faili ve maktulü kim olursa olsun mücadele edilmesi gereken bir kötülüktür."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA